İşçi sınıfının çıkarı, sermayenin savaşının karşısında durmaktır!

Girişilen bu savaş sermayenin çıkarınadır, sermayenin hizmetindeki AKP iktidarının ayakta kalma savaşıdır. İşçi sınıfının yapması gereken bu aldatmacaya gelmemek; ‘işçilerin birliği, halkların kardeşliği’ şiarını yükseltmektir.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 12 Ekim 2019
  • 18:13

ABD Suriye’den çekildi. Bu demek değil ki, çıkarlarından, emperyalist hedeflerinden vazgeçti. Trump, sözde gerçekleştirdikleri IŞİD ile mücadeleyi Türkiye’ye devrettiğini açıkladı. Bütün televizyonlar ve medya kuruluşları Trump ile Erdoğan’ın anlaştığını, ortak hareket ettiğini söylüyor. Bütün bunların üzerine Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, ABD’nin kazanımlarını korumak bizim çıkarımızadır, diyor. Çok açıktır ki, yapılan operasyon ABD ile işbirliği içinde, ABD emperyalizminin çıkarlarını da korumak için yapılmaktadır.

Herkes bilmektedir ki, emperyalist-kapitalist sistem yaşadığı ekonomik ve siyasal krizlerden çıkmak için savaşlara başvurur. Birinci ve İkinci Dünya savaşları da böyledir, ABD’nin Irak ve Suriye’yi işgali de böyledir. Yaşadıkları krizleri yeni pazarlar elde ederek aşmak için savaşlar çıkarılır, ülkeler işgal edilir, operasyonlar yapılır. Elbette bu, açıktan ilan edilmez. Terör tehdidi var, nükleer silahlar var, biz oraya demokrasi götüreceğiz vb. cümleler kurulur. Böylece işçi-emekçilerin desteği alınır, “vatan savunusu” denilerek milliyetçi-şoven söylemlerle işçi-emekçiler taraflaştırılır. Bu politik atmosferde savaşlarının da, krizlerinin de faturası bizlere kesilir. Diğer taraftan da Damat açıklama yapar, oluşturacakları fon ile kıdem tazminatı hakkımızı gasp edeceklerini söyler.

Bugün yaşanan krizden çıkmak için de AKP iktidarı savaş ve saldırganlık politikalarına sarılıyor. Kitlelerin kendisine yönelik öfkesini bastırmak, başka yöne çevirmek için ve yaşadığı krizden çıkmak için operasyonlara girişiyor. Karşı çıkan herkesi de “terörist” ilan ediyor, “vatan haini” ilan ediyor.

Şu çok açıktır ki, Suriye’ye müdahaleden, Kürt halkına düşmanlıktan işçi sınıfının hiçbir çıkarı yoktur. Sermayenin çıkarları için girişilen savaşların faturası bize kesilir. İşçi sınıfının çıkarına olan, kardeş halklarla emperyalistlere ve işbirlikçilere karşı ortak mücadele etmektir.

Bizler gerçekten Suriye halklarının (Kürt, Arap, Türkmen vb.) yanında olmayı istiyorsak esas yapmamız gereken şey orada yaşayan halkların kendi kaderlerini kendilerinin belirleyeceği bir ortamın yaratılması için mücadele etmektir. Çünkü işçi olmak bunu gerektirir. Nasıl ki bizler patron ve işçi arasında yaşanan her olaya iki ayrı sınıf olarak bakıyorsak ulusal sorunlara da bu şekilde bakmalıyız.

İşçilerin birliğini, halkların kardeşliğini savunmak biz işçiler için önemlidir. İki sınıf vardır: Bir tarafta emeğimizi sömüren sermaye sınıfı, diğer tarafta emeğiyle geçinmeye çalışan işçi sınıfı. Bu sadece ülke içinde değil, tüm dünyada böyledir. Sermaye ile ortak hiçbir çıkarımız yoktur.

Onların vatan dedikleri, Nazım’ın dediği gibi;

“vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan,
şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan,
soğukta it gibi titremek
ve sıtmadan kıvranmaksa yazın, fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan, vatan, tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse,
vatan, polis copuysa, ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, amerikan üsleri, amerikan bombası, amerikan donanması, topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.”

“Metal İşçileri Birliği siyaset yapmasın” deniyor. Peki, sermaye ve iktidar işçi-emekçiler üzerinden siyaset yaparken, bu siyaset sermayeye hizmet ederken, haklarımıza ve geleceğimize saldırırken, bütün sözleşme dönemlerinde bizlerden fedakarlık beklerlerken; bunu da savaşa, “terör tehdidine”, vatan savunusuna bağlarken siyaset yapmış olmuyorlar mı? Bütün bunlar yaşanırken Metal İşçileri Birliği’nin sessiz kalması, işçilerin çıkarına olanları haykırmaması düşünülebilir mi?

Başta fabrikalarımızda olmak üzere ezilen ulusların kendi kaderlerini kendilerinin belirlemesi gerektiğini savunmalıyız. Bu da ancak Suriye’ye dönük her türlü emperyalist müdahalenin karşısında olmayı gerektirir.

Girişilen bu savaş sermayenin çıkarınadır, sermayenin hizmetindeki AKP iktidarının ayakta kalma savaşıdır. İşçi sınıfının yapması gereken bu aldatmacaya gelmemek; ‘işçilerin birliği, halkların kardeşliği’ şiarını yükseltmektir.

Metal İşçileri Birliği