Küçükçekmece’de İşçi Okulu çalışmaları bu hafta “Türkiye’de işçi hareketi ne zaman başladı ve nasıl gelişti?” başlığı ele alındı. Gebze İşçilerin Birliği Derneği’nde 11. işçi eğitimi ise “Ücretli kölelik düzeninde ücret tartışmaları” başlığıyla gerçekleştirildi.
Küçükçekmece’de İşçi Okulu sürüyor
Küçükçekmece’de “Türkiye’de işçi hareketi ne zaman başladı ve nasıl gelişti?” gündemli işçi okulu gerçekleştirildi. İşçi okuluna başlamadan önce Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu’nun hazırlamış olduğu işçi eğitim videosu izlendi. Ardından gündem başlığı üzerine sunum gerçekleştirildi.
Yapılan sunumda Osmanlı Dönemi ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında işçi hareketinin tablosu üzerinde durularak, “Türkiye’de işçi hareketinin tarihi Osmanlı dönemine kadar uzanmakta olduğu, Osmanlı döneminden işçi sınıfının nicel darlığına rağmen oldukça diri olduğu anlaşılmaktadır” denildi. Osmanlı’dan sonra Cumhuriyet döneminde de işçi sınıfının örgütlenme arayışlarının olduğu vurgulandı. Ancak sınıf hareketinin asıl gelişimini hem nitel hem de nicel açıdan 1950’lerden sonra gösterdiği ifade edildi. Sendikalı olma, grev hakkı gibi kazanımların işçi sınıfının kararlı ve fiil-meşru mücadelesi sonucu gerçekleştiği anlatıldı.
Sendikal bürokrasinin sınıf hareketi üzerindeki etkisi değerlendirildi ve Türkiye sınıf hareketinin ‘60’lardan itibaren yükselişe geçtiği, ‘80 askeri faşist darbe ile büyük kayıplar yaşadığı ve bu dönemin en büyük sorunun devrimci bir önderlikten yoksun olduğunun altı çizildi..
1960-80 arası dönemde Türkiye devrimci hareketi ile işçi hareketinin ilişkisi üzerinde duruldu. Bu süreçte Kavel, 15-16 Haziran gibi büyük mücadele deneyimleri yaşandığı ifade edildi. 15-16 Haziran Direnişi’nin önemi anlatıldı. 1980 darbesi ile yaşanan saldırılar ve neoliberal politikaların işçi hareketi üzerindeki etkisi aktarıldı. ‘80 sonrasında Netaş Grevi, ‘89 Bahar Eylemlilikleri, 1991 Zonguldak büyük madenci yürüyüşü değerlendirildi.
Sunumda sendikal hareketin tablosu üzerinde de duruldu.
Sunumun ardından sınıfı hareketi ve gelişimi üzerine yürütülen ortak tartışmalarla işçi okulu bitirildi.
Gebze’de işçi eğitimleri ve ücretli kölelik düzeninde ücret tartışmaları…
Gebze İşçilerin Birliği Derneği’nde işçi eğitim çalışmaları devam ediyor. 11. eğitim “Ücretli kölelik düzeninde ücret tartışmaları” başlığıyla gerçekleştirildi. Asgari ücrete zam tartışmalarının yoğunlaştığı süreçte gerçekleştirilen eğitimde, ücret konusu tarihsel bir perspektifle ele alındı.
Sunuma ilk olarak “Ücret nedir, nasıl belirlenir?” sorularıyla başlandı.
Klasik ekonominin ücret ve değer hesaplamasındaki eksiklikleriyle Marks’ın bu alandaki bilimsel yöntemi ve değerlendirmelerine değinildi. Marks’ın “Ücretli emek ve sermaye” kitabından alıntılar yapıldı ve somut örneklerle işçi ile kapitalist arasındaki ilişkiler tanımlandı. İşçinin üretim araçlarından yoksun bırakıldığı kapitalist sistemde emek gücünden başka satacak hiçbir şeyi olmadığı, hayatta kalabilmesi için geçim araçlarına ulaşması ve bunun için de emek gücünü kapitaliste satmak zorunda kaldığı belirtildi. Tüm değerleri yaratan işçi sınıfının ücretli köleliğe mahkum edilmesinin nedeninin kapitalist sınıfın üretim araçları üzerindeki özel mülkiyet tekeli olduğu vurgulandı.
Sunumun ikinci bölümünde “Ücret konusundaki güncel politika ve mücadele talepleri ne olmalıdır” sorularına yanıtlar arandı.
Asgari ücret tartışmalarında zam oranını belirlemenin ne ifade ettiği, oran üzerinden yüksek ya da düşük değerlendirmelerin göreceli olduğu, kapitalistlerin işten atma, ağır ve esnek çalıştırma koşullarında işçileri çalıştırarak ve temel ihtiyaç maddelerine sürekli zam yaparak ücrete yapılan artışı fazlasıyla geri aldıkları ifade edildi.
Etkinlikte, insanca yaşamaya yeten ücret temel bir talep olarak belirlendi.
* Halihazırda işsizliğin çok yoğun olduğu ülkede, çalışan kesimlerin dahi yoksul olduğu
* Asgari ücretten bir tık fazla alan kesimin gittikçe eridiği, azami çalışmaya karşılık gittikçe büyüyen bir kesimin asgari ücrette kaldığı
* İşçilerin okuma oranları, iş/beceri bilgileri gelişmesine rağmen asgari ücret almak zorunda bırakıldığı
* Sendikalı fabrikaların geçmişte asgari ücretten fazla maaş almalarına rağmen bu farkın gittikçe kapandığı
* Stajer işçilere iş öğretmek yerine iş yaptırılıp stajerlerin ucuz işçi olarak görüldüğü
* İşçilerin borç batağında yüzdüğü, buna karşın ücretlerin yükseltilmesini istemek ya da asgari ücretten yüksek ücret veren fabrikaları aramak yerine bol mesaili fabrikaları tercih etmeye yöneldiği
* Yoksulluk sınırının altında bir asgari ücret olmaması ve yoksulluk sınırının sermayedarlardan bağımsız sendikaların hesaplaması gerektiği ifade edildi.
Ücret gündemiyle bağlantılı olarak ikinci temle başlık sendikalara ayrıldı.
* Görüşmelerde masaya oturan Türk-İş’in “kırmızı çizgi” diye açlık sınırını göstermesinin, ihanetçi sendika kimliğinin güçlü bir şekilde teşhir edilmesi gerektiği
* Masaya oturmayan DİSK’in ise açıklama dışında bir şey yapmadığı
* İşçilerde sendikalaşma eğilimi artarken sendikalar tarafından yarı yolda bırakılmaları nedeniyle işçilerde sendikalara güvensizliğin de var olduğu ve derinleştiği
* İşçilerin geri tablosu, sınıf deneyimden yoksun ve sınıf bilincinin oldukça zayıf olduğu sendikaların işçileri ileri çıkartmak için çaba ortaya koymadığı, örgütlü kesimlerin ise dar bir kesimi oluşturduğu
* Söz-yetki-kararın işçilere ait olduğu bir sendikal anlayışın var edilmesi, işçilerin öz gücünün açığa çıkartılması gerektiği
* Halihazırdaki ihanetçi-icazetçi sendikal yapının panzehirinin tabana dayalı fabrika komiteleri olduğunun altı çizildi.
Eğitimde vergi meselesi ücretle bağı içinde tartışıldı:
* Verginin yasal soygun olduğu
* Yüksek ücret alınmamasına rağmen giydirilmiş ücret nedeniyle yüksek kesintilere maruz kalındığı
* Ülkenin vergi kaynağının geniş bir nüfusa tekabül eden aç ve yoksul kesimlerden sağlandığı
* İşçi ve emekçilerden kesilen vergilerin kapitalist şirketlere verildiği ve sermayedarların borçlarının silindiği ifade edildi.
Ayrıca işçi eğitim toplantısında güncel mücadele talebi olarak artan oranlı gelir vergisi uygulanması gibi başlıklar konuşuldu.
Eğitim, 17 Aralık Cumartesi günü, saat: 17.00’de Kadıköy’de yapılacak eyleme katılım çağrısıyla son buldu.
Kızıl Bayrak / Küçükçekmece, Gebze