İnsanca bir yaşam ve çalışma koşulları için örgütlenelim!

Kardeşler, insanca çalışma ve yaşam koşulları için hepimizin elini taşın altına koyması gerekiyor. İşçiye reva gördükleri sefaleti ve zorbalığı bir araya gelerek, örgütlenerek, mücadele ederek aşacağız. Öyleyse yan yana gelelim, komitelerimizi kurarak işçinin gücünü sermaye sınıfına gösterelim.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 22 Eylül 2021
  • 22:00

İşçi sınıfı olarak ekonomik ve sosyal açıdan son yılların en zorlu döneminden geçiyoruz. Ekonomik-mali krizin faturası bizlere ardı arkası gelmeyen zamlarla, ücretlerimizin erimesiyle, ağır çalışma koşullarıyla ödetiliyor. Biz en temel ihtiyaçlarımızı bile karşılayamazken patronlar ve AKP-MHP iktidarı lüks ve şatafat içinde yaşıyor, bizlerin emeğini sömürerek zenginlerini büyütüyor.

Pandemi boyunca kısıtlamalar da açılmalar da sermaye sahiplerinin isteği doğrultusunda şekillendi. Tek dertleri karlarından zarar etmemek olan bu haramiler, Tüpraş ve Petkim'de olduğu gibi kar rekorları açıklarken, bizler Covid-19’a yakalanıp ölme pahasına, uzun mesailerle çalıştırıldık. Son günlerde tekrar yükselişe geçen vaka sayılarıyla orantılı olarak fabrikalarda hastalanan işçilerin de arttığına şahit oluyoruz. Salgınla mücadele etmek yerine toplumu salgın koşullarına alıştırmayı amaçlayan politikalarla sömürü devam ediyor.

İş güvenliği bizlerin çalıştığı petrokimya sektöründe çok kapsamlı bir sorun. Fabrikalarımızda yoğun kimyasala maruz kalıyoruz, çalışma süresi arttıkça risk her gün büyüyor. Cilt hastalıklarından kronik rahatsızlıklara ve en nihayetinde kansere kadar ciddi hastalıklar bu alanda çalışan işçilerin meslek hastalığı. Yine, kimyasallar nedeniyle yaşanan patlamalar, yangın gibi olaylar ve buna karşı patronların kar hırsıyla önlem almaması her an yaşanabilir iş “kaza”larını beraberinde getiriyor.

İşsizlik bugün hala işçilerin en büyük sorunu durumunda. Öte yandan, her gün tırmanan işsizlik oranları ve işten atma saldırıları ücretlerin sistemli bir şekilde düşük tutulmasını, çalışma koşullarının ise patronun keyfiyeti doğrultusunda ağırlaşmasını beraberinde getiriyor. En ufak haksızlığa bile ses çıkartmanın bedeli tazminatsız işten atılmak oluyor. Pandemi sürecinde işyerlerindeki baskı had safhaya çıkmış durumda. Fazla mesai baskısından tacize, onur kırıcı muameleden mobbinge kadar sermayedarlar işçileri ezmek ve sömürmek için en aşağılık yöntemleri kullanıyor. Baskının bir diğer türlüsü de bizzat iktidar tarafından yapılıyor. Petrokimya sektöründe grevi yasaklanmayan işyeri kalmadı. Her eyleme polis ordusu yığılıyor. Baskı ve yasaklarla irademizi kırmaya çalışıyorlar. En nihayetinde tek amaçları sermaye sınıfını korumak.

Tüm sorunları örgütsüz olduğumuz için yaşıyoruz!

Evet bu düzen böyle, patronuyla iktidarıyla yasasıyla polisiyle her şey işçiye karşı. Ancak sermaye düzeni tüm saldırılarını işçilerin örgütsüzlüğünden aldıkları güçle gerçekleşiyor. Bu gücü grevi yasaklanan işçilerin mücadeleden geri duran tutumundan alıyor. Bu gücü sınıf dayanışmasının eksikliğinden alıyor vb…

Petrokimya işçisi arkadaşlar, bugün her zamankinden daha çok birlik olmaya ihtiyacımız var. Birbirimizi sahiplenmeye, aramızdaki güven ilişkisini tekrar kurmaya, dayanışmayı kuvvetlendirmeye ihtiyacımız var. En önemlisi ise mücadeleci bir anlayışla hareket etmek. Çünkü sıraladığımız sorunları ancak sınıfa karşı sınıf bakışıyla, “bugün ancak bu kadarı yapılabilir” atıllığından ve yenilgi ruh halinden sıyrılarak, kararlı şekilde mücadele verdiğimizde çözebiliriz.

Pratikte hiçbir şeyi yapmadan, en ufak adım atmadan içinde yaşadığımız kötü yaşam koşullarını nasıl değiştirebiliriz ki? Sendikalı-sendikasız tüm işyerlerinde mücadeleci işçiler olarak, kaç kişi olduğumuza bakmadan fabrika komitelerimizi kurarak işe başlamalıyız. Sorunlarımızı ve buna karşı neler yapabileceğimizi tartışmalı, işçilerin birliğini sağlamak için harekete geçmeliyiz. Bu açıdan, sözleşme dönemleri ve genel kurullar örgütlenme çalışması açısından önemli bir yer tutmaktadır. Sınıfımızın tarihine baktığımızda petrokimya işçilerinin en kritik anlarda sahneye çıkan, cesaretle öne atılan ve direnen işçiler olduğunu görüyoruz. Şüphesiz daha güzel bir gelecek için yine bu sektörün işçileri yol açıcı olacak.

Kardeşler, insanca çalışma ve yaşam koşulları için hepimizin elini taşın altına koyması gerekiyor. İşçiye reva gördükleri sefaleti ve zorbalığı bir araya gelerek, örgütlenerek, mücadele ederek aşacağız. Öyleyse yan yana gelelim, komitelerimizi kurarak işçinin gücünü sermaye sınıfına gösterelim.