Fabrikalar salgının üssü oldu!

Petrokimya İşçileri Birliği Bülteni'nin yeni sayısı çıktı.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 27 Ağustos 2020
  • 21:30

Petrokimya İşçileri Birliği Bülteni'nin yeni sayısı çıktı.

Bültenin kapak yazısında "Fabrikalar salgının üssü oldu! Sağlığımız ve geleceğimiz için mücadeleye!" şiarı öne çıkarıldı.

Bültende kıdem tazimatının gaspından ücretsiz izin uygulamasına, salgın döneminde artan saldırılarla ilgili işçi yazıları bulunmakta. Petkim Toplu İş Sözleşmesi üzerine değerlendirme ve artan kadın cinayetlerine karşı mücadele içerikli yazılar da bültenin diğer gündemleri. Ayrıca bültende "Mücadelede Petrol-İş üyesi kadın işçilerin sorumlulukları" başlıklı bir yazı bulunuyor.

***

Fabrikalar salgının üssü oldu!

Sağlığımız ve geleceğimiz için mücadeleye!

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de pandemi etkisini göstermeye devam ediyor. 1 Haziran'dan itibaren ilan edilen normalleşme sürecinin ardından önlemlerin gevşetilmesi pandeminin yükselişe geçmesine sebep oldu. Pandemiyle mücadele “maske tak, sosyal mesafeyi koru, ellerini yıka” düzeyine indirildi. Başta Sağlık Bakanı olmak üzere iktidar temsilcileri yaptıkları hemen her açıklamada kişisel önlemlerin alınmasını ön plana çıkartarak sorumluluğu üzerlerinden atmak için uğraştı-uğraşıyor.

Artık gizlenemez boyutlara ulaşan ekonomik krizin de etkisiyle “normalleşme” adı altında sanki salgın yokmuş gibi hareket edilmeye başladı. AVM'lere, cafe-lokantalara, tatile gitmek özendirildi. İçerisinde oldukları ekonomik krizin yanında siyasi krizden de çıkmanın yollarını arayan AKP iktidarı Ayasofya açılışını adeta şova çevirdi. Bir yandan sanki virüs yokmuş gibi hareket edilirken diğer yandan pandemi hastanelerinin sayısı azaltıldı. Böylece işçi ve emekçilerin test yaptırabilme imkanı azaldı. Zaten çok sınırlı yapılan filyasyon çalışmaları iyice gevşetildi. Sonuç olarak salgın tekrar yükselişe geçti.

Vakalardaki artış artık gizlenemez boyutta!

Her ne kadar sayılar gizlenmeye çalışılsa da önlemlerin gevşetilmesinin ardından salgının yükselişe geçmiş olması artık gizlenemeyecek bir durum. Sağlık Bakanı ve hükümet sözcüleri yalanlasa da pek çok ilde hastanelerin yoğun bakım bölümlerinde yer kalmadığı haberleri geliyor. Resmi olarak açıklanan vaka sayılarına salgının en başından beri olan güvensizlik son dönemde iyice arttı. Günlük açıklanan koronavirüs tablosundan entübe ve yoğun bakım hasta sayılarının kaldırılması da bu algıyı pekiştirdi.

Fabrikalarda önlem alınmıyor, salgın yayılıyor!

Salgın hızla yükselişe geçerken fabrikalar da salgının üssü haline geldi. Salgının başından beri fabrikalarda yeterli önlemler alınmıyor, vaka-ölüm sayıları geliyordu. Ancak son dönemde alınan önlemlerin iyice gevşetilmesi, fabrikaların tam kapasite çalışmaya başlaması ile fabrikalardan yansıyan vaka sayılarında da önemli artışların gerçekleşmesine sebep oldu.

Pek çok fabrikalarda yükselen vaka sayıları ve işçi ölümleri dikkat çekerken Dardanel ve Vestel fabrikalarından yansıyanlar ise kamuoyunun da gündemine oturdu, tepkiye sebep oldu. Çanakkale Dardanel Fabrikası'nda pozitif vaka sayılarının artmasının ardından işçiler adeta çalışma kampına sokuldu. Kapalı devre çalışma adı altında işçilerin kölece çalıştırılmasını Dardanel patronu “Resmi makamlar önerdi.” diyerek gerekçelendirdi. Vestel'de de en az 7 işçi arkadaşımız virüs sebebiyle hayatını kaybetti, fabrikalarda yüzlerce işçi hastalandı. Ancak işçiler hiçbir önlem alınmadan çalıştırılmaya devam etti. İşçilerin sağlığı hiçe sayılırken Manisa Organize Sanayi Bölgesi Başkanı “Mesai sonrası dikkat etmiyorlar, fabrikalara virüs taşıyorlar” açıklaması ile işçileri suçladı.

İşçi ve emekçiler yetersiz önlemler sebebiyle salgından en çok etkilenen kesim olurken salgınla birlikte ağırlaşan krizin faturası da işçi ve emekçilere kesilmeye devam etti. Açıklanan her ekonomi paketi patronları kurtarma paketi olarak devreye sokuldu. Esnek ve güvencesiz çalışmanın önünü açacak, işçileri yoksullaştıracak adımlar atıldı, sendikal haklar kısıtlandı. Sektörümüzde de bu saldırıların yansımaları pek çok örnekte görüldü. Farplas, Trelleborg ve Roma Plastik'te yaşanan toplu işten atmalar bunun örnekleri oldu.

Mücadelen başka seçeneğimiz yok!

Sermaye ve onun temsilciliğini yapan AKP iktidarı bizlere ölümü gösterip sıtmaya razı ederek kölece çalışmaya mahkûm ediyor. Onlar için işçilerin ve ailelerinin hayatının zerre kadar önemi olmadığını görüyoruz. AKP'li milletvekili bir ayda 8 kez koronavirüs testi yaptırırken bizler bu imkanlardan yararlanamıyoruz. Hastane kapılarından “Belirti yoksa test yapamayız” denilerek fabrikalarımıza gönderiliyoruz. Ölümle burun buruna çalışıp, adeta hastalık sırasının kendimize gelmesini bekliyoruz. Tüm bu yaşananlar bizlere mücadeleden başka seçeneğimiz olmadığını tüm çıplaklığı ile gösterdi.

Fabrikalarımızda birliklerimizi güçlendirelim, sağlımız ve geleceğimiz için mücadele edelim!