DİSK İstanbul ve Antep’te düzenlediği işçi buluşmalarında “Artık yeter! Geçinemiyoruz!” diye seslendi.
Eylemlerde okunan ortak açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Durmak bilmeyen zamların ve adaletsiz vergilerin yükü altında eziliyoruz. İşçiler, emekçiler ve emekliler yaşam savaşı verirken, birileri servetine servet katıyor. Bizden alıp patronlara veriyorlar, yoksulun cebinden zenginin kasasına kaynak aktarıyorlar. Halkın sofrasından çalıp, sermayenin banka hesaplarını büyütüyorlar. Ülkemiz dünyada gelir dağılımının en bozuk olduğu ülkeler arasında yer alıyor.”
Açıklamanın devamında DİSK’in talepleri şöyle sıralandı:
“*Gelirde adalet istiyoruz. Vergide adalet istiyoruz. Ülkede adalet istiyoruz. Asgari ücret başta olmak üzere tüm ücretlerin artırılmasını istiyoruz. Bunun için yüksek enflasyon dönemlerinde asgari ücretin yılda dört kez artırılmasını; sendikalaşma, toplu pazarlık ve grev hakkı önündeki tüm engellerin kaldırılmasını istiyoruz.
*Emeklilikte adalet, emeklilere adalet ve insanca yaşam istiyoruz. En düşük emekli aylığının en az asgari ücret düzeyine yükseltilmesini ve tüm emekli aylıklarının aynı oranda artırılmasını talep ediyoruz. Emeklilik sistemindeki adaletsizliklere son verilmesini istiyoruz.
*1 Ekim’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılmasıyla beraber, vergide adalet yasasının oy birliğiyle meclisten geçmesini istiyoruz. Az kazananın az, çok kazananın çok vergi verdiği; ücretle ve tüketim üzerindeki vergi yükünün azaltıldığı, sermayenin ve zenginlerin vergisinin arttığı adaletli bir vergi sistemi istiyoruz.
*Esnek çalışma adı altında emeklilik ve kıdem tazminatı hakkını ortadan kaldırmaya yönelik planlardan derhal vazgeçilmesini istiyoruz. ‘Kullan at’ işçiliği adı verilen tüm güvencesiz çalıştırma biçimlerine karşı güvenceli ve kalıcı bir istihdam için mücadele ediyoruz. Ve son söz olarak kıdem tazminatına el uzatmaya kalkanları bir kez daha uyarıyoruz: Bedeli ağır olur!”
Açıklamanın sonunda şu ifadelere yer verildi:
“Yaşadığımız gelir kaybının ve adaletsizliklerin sorumlularından hesap sormak için; işçiden alıp patrona verenlerden, yoksulu daha yoksul, zengini daha zengin yapan bu düzenden hesap sormak için, hak ettiğimiz insanca yaşamı kazanmak için Türkiye’nin dört bir yanında meydanlarda buluşuyoruz. Hepimize düşen görev bu mücadeleyi büyütmektir. Hepimize düşen görev konumuzu komşumuzu, sendikalı sendikasız tüm işçileri, emekçileri, emeklileri, tüm sınıf kardeşlerimizi meydanlara taşımaktır.”