DİSK 20 Eylül’de İzmir’de işçi buluşması gerçekleştirdi. Mitinge dair gözlemlerini aktaran bir işçi “Tabandan örgütlenen, gücü fabrikalara dayalı, birleşik ve kitlesel eylemler hala ihtiyaçtır” vurgusu yaptı.
Ege İşçi Birliği’nin sosyal medya hesabında yer alan paylaşımın tamamı şu şekilde:
“Bir işçinin DİSK mitingi gözlemi…
DİSK, ‘Gelirde adelet, vergide adalet’, ‘Artık yeter geçinemiyoruz’ başlığı ile İzmir'de miting gerçekleştirdi. İşçi sınıfının üzerine krizin tüm faturasının yıkıldığı bu dönemde işçi sınıfı için anlamlı bir eylemlilik olabilirdi. DİSK geçmiş eylemlerinin bir benzerini gerçekleştirdi. Fabrikalardan hiçbir katılımın olmadığı, belediye işçileri ile kurtarılmaya çalışılan bölge mitingi iki bin kişiyi aşmayan katılımı ve içeriği ile başarısızlık ile sonuçlandı.
Cuma günü, öğlen saatlerine konulan bir eylemin olağan üstü koşullar ya da örgütlenmeler yoksa dar geçeceğini bilmek için bir öngörüye ihtiyaç yok. Örgütlü olduğu fabrikalarda dahi son dakika mesaj ile çağrı yapan, herkesin katılımıyla diyen ama bunun için hiçbir şey yapmayan DİSK baştan sona ‘yapmış olmak’ mantığı ile ilerledi. Duyurusu, örgütlenmesi, süregelen direnişler ile birleştirilmesi adına neredeyse hiçbir şey yapmadı. Basına ve kamuoyuna vermeye çalıştığı 'DİSK tüm işçi ve emekçiler' için mücadele ediyor söylemini gerçekleştirmek için en ufak bir çaba dahi harcamadı. Eyleminin diğer sınıf bölüklerine kapalı olması bir yana kendi üyelerine dahi saat, konum ve örgütlenmeyişi ile kapatılması tablonun bu denli zayıf olmasına neden oldu.
Katılım ve örgütlenmede yaşanan bu zayıflık en başta sendikal bürokrasi nezdinde düşünsel ve işçi sınıfına duyulan güvende ki zayıflıktır. CHP İzmir örgütleri ve belediyeleri ile kürsüden hem de Ege Bölge Temsilciliği adına ‘Omuz omuza yürüyoruz’ tanımının kullanılması tüm süreci özetlemektedir. Yürüyüşte gerçekten kol kola yürüyenler Çiğli, Karşıyaka, İZBB ve Kemal Paşa'da işten atılan işçiler ile kol kola yürümedikleri açıktır. Alanda ‘Karşıyaka İşçileri Yalnız Değildir’ pankartı açıkken işveren belediyeler ile kol kola yürümek ne yazık ki sınıfına ihanet dışında anlam taşımamaktadır. Eğer başka bir cevabı ve izahı varsa İzmir kamuoyuna açıklamalıdırlar.
Daha birçok şey söylenebilir. Tüm bunlar sınıf mücadelesi tablosunda zayıflık olarak tüm sınıfımızı etkilemektedir. İşçilerin sendikalara olan güvensizliğinin yıkılması, ekonomik krize sınıf merkezli güçlü bir cevap verilmesi, vergi sorununun derinleştiği yılın son aylarında bu genel talep çerçevesinde mücadele dinamizminin artırılması ve hepsinden önemlisi işçilerin yalnız olmadığı ve mücadele ederek kazanabilecekleri bakışının gelişmesi gibi birçok alanda ilerleme yaşanması ihtimali sendikal bürokrasinin tutum ve davranışları nedeni ile açığa çıkamamıştır. Tabandan örgütlenen, gücü fabrikalara dayalı, birleşik ve kitlesel eylemler hala ihtiyaçtır. Ekonomik krizin faturası ancak bu yolla geriletilebilir."