Koronavirüs salgını ile mücadele kapsamında PTT İstanbul Başmüdürlüğü Elektronik Belge Yönetim Sistemi üzerinden bir yazı yayınladı. Yazıda kısaca salgınla mücadele önlemi olarak 21.03 itibariyle ikinci bir emre kadar sadece cumartesileri olmak kaydıyla yalnız Kargo dağıtım merkezlerinde acil posta ve kargo dağıtımı yapılacağı, Posta Dağıtım Merkezleri’nde (PDM) çalışma olmayacağı ancak işlerin yürümesi için her Posta Dağıtım Merkezi’nden yeterli sayıda araçlı personelin Kargo Dağıtım Merkezi’ne (KDM) takviye edileceği emri vardı.
Cuma günü mesai bitimine dek hiçbir açıklama yapılmadı çalışanlara. Akşam saatlerinde PTT İstanbul 4. Bölge Müdürlüğüne bağlı merkezlerdeki kadrolu çalışanlara whatsapp gruplarından cumartesi gelmemeleri söylendi. Taşeron çalışanlara ise hiçbir açıklama yapılmadı. Çünkü Başmüdürlük yazısını değerlendirme toplantısı yapan merkez yöneticileri kadroluların yazıya istinaden çalışmaması gerektiği, ancak işlerin yürümesi için de bir şeyler yapmak gerektiğini düşünmüş olacaklar ki buna en uygun olanların taşeron işçileri olduğuna karar vermişlerdi.
Dün akşam yazıyı görüp bir de kararları öğrendiğimizde farklı merkezlerden arkadaşlarımızla görüştük ve bu utanç verici insanlık onuruna aykırı dayatmayı reddetmeye, sabah işyerinde ortak alanda toplanıp bu çirkin ayrımcı tutumu protesto ederek çalışmamaya karar verdik. Sabah zaten aynı binada hizmet veren Bayrampaşa ve Fatih Posta taşeron çalışanları olarak merkezlerimize geldik ancak işbaşı yapmadık ve ortak alanda toplanarak durumu protesto ettik. Yöneticilerin “görev yerlerinize geçin ve çalışın” dayatmasını yüksek perdeden itirazlarla geri çeviren arkadaşlarımızla birlikte yaklaşık 1 saat daha da kalabalıklaşarak bekleyişimizi sürdürdük. Ta ki başmüdür yardımcıları ve bölge müdürleri muhatabımız olana kadar.
Başmüdür yardımcılarının, yüksek perdeden konuşarak bizleri bastırıp bu ayrımcı uygulamaya razı olacağımız inancıyla başlayan açıklamaları, işçilerin her birinin tepkili soruları, ses yükseltmeleri üzerine uzlaşmacı bir dile büründü. “Bu, salgınla mücadele için bir önlem ise kadrolunun canını taşeronun canından öncelikli saydıran, size bu ayrımı yaptıran kriter nedir? Ölürse taşeron ölsün mü diyorsunuz?” sorusuna elbette cevap veremediler. Bu uygulamanın yanlış olduğunu kabul etmek zorunda kaldılar. Bu ayrımcılığın planlama hatasından kaynaklandığını ileri sürerek tüm işçilerin evlerine gidebileceğini, ikinci bir emre kadar her cumartesi de böyle devam edeceğini, sadece yazıda da belirtildiği gibi işlerin yürütülebilmesi için yeterli sayıda PDM çalışanının KDM’lerde çalıştırılmak üzere görevlendirileceğini söylediler.
Birlik ve beraberliğimizin kararlılığı sonucunda PTT yönetimine şimdilik geri adım attırdık. Yalnız bir kez daha açıkça gördük ki insan hayatı patronların ve onların maşalarının asla umurunda değil. Aslında onların umurunda olan kadrolular da değil. Sadece taşeronu daha harcanabilir, zayıf gördükleri için her defasında önce bize saldırıyorlar. Bizleri aynı işyerinde farklı statülere bölerek aramızda ayrımcı uygulamaları devreye sokarak bizi birbirimize kırdırmayı, biz birbirimize düşmanlık ederken haklarımızı daha rahat ve pervasız saldırılarla gasp etmeyi planlıyorlar. Biz bugün bu saldırıyı geri püskürttük. Ancak her seferinde ve her yerde bu birliği sağlayamazsak daha ağır dayatmalarla çıkacaklar her seferinde karşımıza.
İletişim-İş Sendikası üyesi bir işçi