BDSP: "Miting, direnişçi işçilerin kürsüsü olacak"

İşçi ve emekçilerin, gençlerin, kadınların saldırılar karşısında kendi talepleriyle yer alabileceği İşçi Emekçi Mitingi'nin en güçlü şekilde geçmesi sermaye ve onun temsilciliğini yapanların korkularını büyütecektir.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 08 Ekim 2021
  • 08:00

BDSP temsilcisi, 24 Ekim’de Kartal’da yapılacak İşçi-Emekçi Mitingi’ne dair sorularımızı yanıtladı.

- 24 Ekim’de gerçekleşecek İşçi Emekçi Mitingi’nin çağrıcılarındansınız. Bize mitingin örgütlenme sürecinden bahsedebilir misiniz?

24 Ekim’de gerçekleşecek İşçi Emekçi Mitingi’ni Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu olarak fazlasıyla önemsiyoruz. Pandemi süreci işçi ve emekçilere yönelik saldırıların arttığı bir süreç olarak devam ediyor. Gerici-faşist iktidar ayakta kalabilmek için, özellikle 15 Temmuz sonrasında baskı ve zorbalığa dayalı politikalarını hız kesmeden hayata geçiriyor. Pandemi süreci de baskı ve zorbalığın arttığı bir dönem oldu. İlerici-devrimci güçler polis operasyonları vb. saldırılar ile hareketsiz kılınmaya çalışılıyor. Bu arada pandemi her türlü hak arama mücadelesini engellemenin de bahanesi haline geldi.

Sermaye iktidarı pandeminin yayılmasını engellemek için elle tutulur hiçbir önlem almadı, bilim insanlarının önerilerine kulak tıkadı. Fabrikalar, işyerleri pandeminin merkezi haline gelirken, iktidar tüm adımlarını sermayenin çıkarları doğrultusunda attı. Diğer yandan pandemi önlemi adı altında hayata geçirdiği kısıtlamalarla ilerici-devrimci güçlerin, direnişçi işçilerin her türlü eylemini keyfi bir şekilde yasakladı, eylemlere azgınca saldırdı. Tüm bu baskı ve yasaklara rağmen pandemi sürecinde mevzi direnişler yaygınlaştı. Farklı sektörlerden işçiler başta Kod 29 olmak üzere hak gasplarına, sendikal faaliyetin engellenmesine, kadın işçilere yönelik tacize, mobbinge karşı direnişe geçtiler.

Bugün, işçi sınıfında biriken öfkenin kitlesel bir şekilde açığa çıkması, örgütlü bir düzey kazanması için mevzi direnişlerin yaygınlaşmasının yanı sıra sınıfın parçalı tablosunu giderecek, sınıfı birleştirecek her adım büyük bir önem taşıyor. Büyük küçük demeden bu yönlü atılacak adımların ne kadar önemli olduğunu son 1 Mayıs süreci de yeterli açıklıkta gösterdi. 1 Mayıs sürecinde yan yana gelen direnişçi işçiler, ilerici-devrimci güçler fiili-meşru mücadele bakış açısı ile hareket ettiler. Pandemi önlemi adı altında dayatılan keyfi yasakları kendi meşruluklarına dayanarak teşhir ettiler, boşa düşürdüler. Geniş işçi kitlelerini harekete geçiremeseler de 1 Mayıs günü keyfi yasakları tanınmayarak sokaklarda olunmasının önünü açtılar.

“Emeğimiz ve Özgürlüğümüz İçin İşçi Mitingi” şiarıyla örgütlenecek miting Sinbo direnişçilerinin Ankara yürüyüşü sürecinde tartışılmaya başlandı. Sinbo direnişçileri 1 Mayıs sürecinde atılan adımları büyütmek hedefi ile başta Kod 29 olmak üzere sınıfa yönelik saldırılara karşı güçlü bir miting organize edilmesi için çağrı yaptılar. İlk olarak SML direnişçileri, Bakırköy Belediye direnişçileri, Bayrampaşa Belediye direnişçisi, Alba direnişçileri ve Tur Asist direnişçisi ile çağrılarını ortaklaştılar. Direnişçilerin ortak çağrısıyla gerçekleşen toplantılar sonucunda bir dizi sendika, dernek, platform, parti de miting gerçekleştirme kararı aldı.

- 24 Ekim’de gerçekleşecek İşçi Emekçi Mitingi’ni diğer işçi mitinglerinden ayıran ne olacak?

Bu mitingin sendikal bürokrasinin etkisini kırmak açısından önemli olduğunu düşünüyoruz. Sendikal bürokrasi kendisini sınıfın öncüsü olarak göstermeye çalışıyor. Ancak sınıfa öncülük edebilmek şöyle dursun, bürokrasinin kendisi sınıfı etkisizleştirmenin, denetim altında tutmanın etkili araçlarından biridir. Bugün DİSK bürokrasisi de dahil olmak üzere sendikal bürokrasi sermaye karşısında uzlaşmacı, müzakereci tutumun ötesine geçemiyor. Başta kendi tabanı olmak üzere işçi sınıfında “içerisinden geçilen süreçte bundan fazlası yapılamaz” algısını oturtmak, sınıfın kendi talepleri için fiili-meşru mücadele yöntemlerine yönelmesinin önünü kesmek için büyük bir çaba sarf ediyor. Kimi yerlerde tabanın basıncı ile bir takım adımlar atılıp direnişler vb. yapılsa da bu mücadeleler çoğunlukla sınırlı kalıyor. Söz konusu adımlar birleşik bir mücadele örgütleme kaygısından uzak, işçi sınıfını çoğunlukla pasifize eden bir bakışla atılıyor. Bu bakış açısıyla örgütlenen eylemler, mitingler ise görev savmak için yapılan eylemler olmanın ötesine geçemiyor. İşçilerin bu tarz eylemlerde sözünü söyleyebilme imkanı olmuyor. Süreçlerin aktif birer parçası olması gereken işçiler katılımcı olmanın ötesine geçemiyorlar.

Direnen işçilerin çağrısıyla gerçekleşecek bu miting sendikal bürokrasinin işçi sınıfı saflarında oynadığı uğursuz rolü kırmanın araçlarından biri olma potansiyeli taşıyor. Sendikal bürokrasinin özel bir tarzda öncü işçilerin ilerici-devrimci güçlerle buluşmasının önünü kesmeye çalışması, tüm adımlarını buna göre atıyor olması bilinen gerçeklerdir. Direnişçi işçiler ise miting hazırlıkları kapsamında ilerici-devrimci güçlerle yan yana geliyor, tüm süreçleri birlikte planlıyorlar. Mitingin sendikal bürokrasinin değil, direnişçi işçilerin kürsüsü olacak şekilde organize edilmesi de önemli bir yerde duruyor.

İşçi Emekçi Mitingi’nin sendikal bürokrasinin etkisinin kırılması noktasında atılmış mütevazi bir adım olarak görülmesi gerektiğini düşünüyoruz. Kuşkusuz bu etkinin tamamen kırılması sistematik ve uzun vadeli bir çabayı gerektiriyor.

- Miting için nasıl bir hazırlık süreci öngörülüyor?

Miting bileşenleri miting gününün olduğu kadar ön sürecinin de güçlü bir şekilde örgütlenmesi hedefi ile çalışmalarını planlıyorlar. Gebze’den Beylikdüzü’ne kadar yaygın bir kitle faaliyeti örgütlenmesi öngörülüyor. Ayrıca çalışmalar sadece afiş, bildiri sınırında pratik faaliyetlere sıkıştırılmadan, direniş ziyaretleri vb. örgütlenerek ele alınıyor. Bu kapsamda bir dizi adım atılmış durumda. Bu süreci, ilerici-devrimci güçlerin sınıfa yönelimini birleşik bir şekilde kitle çalışması örgütleyerek gerçekleştirmesi açısından önemli görüyoruz. Kısacası miting süreci miting gününe sıkışan planlamalarla sınırlı kalmayan bir bakış açısı ile ele alınıyor.

- Son olarak yapmak istediğiniz bir çağrı var mı?

Sınıf devrimcileri olarak tüm yoldaşlarımızı, dostlarımızı bu sürecin bir parçası olmaya çağırıyoruz. Sadece miting günü değil, ön sürecinde de tüm güçlerimizle seferber olabilmeli, mitingin güçlü bir şekilde geçmesi için tüm çabamızı ortaya koyabilmeliyiz. Sermayenin ve onun temsilciliğini yapan gerici-faşist iktidarın en büyük korkusunun işçi sınıfının birleşik eylemli tepkisinin açığa çıkması olduğu bilinciyle hareket edebilmeliyiz. Tüm işçi ve emekçilerin, gençlerin, kadınların saldırılar karşısında kendi talepleriyle yer alabileceği İşçi Emekçi Mitingi’nin en güçlü şekilde geçmesi sermaye ve onun temsilciliğini yapanların korkularını büyütecektir. Ayrıca ilerici-devrimci güçlerin sınıf içerisinde bir odak olması konusunda bir adım olacaktır. Ön süreciyle birlikte güçlü geçecek İşçi Emekçi Mitingi işçi ve emekçilerin çözümü kendi birliğinde, örgütlülüğünde görme eğilimini de arttıracaktır.

Önümüzde metal sektöründe TİS süreci ve asgari ücret görüşmeleri var. Güçlü bir şekilde gerçekleşecek İşçi Emekçi Mitingi işçi sınıfının bu süreçlerde de taleplerini daha güçlü bir şekilde sahiplenmesinin önünü açacaktır. Bu basınç oluşturulabildiği koşulda sermayenin, onun temsilciliğini yapan iktidarın ve sendika bürokratlarının geçtiğimiz süreçlerdeki gibi pervasız bir şekilde davranamayacağı ortadadır. Sınıf devrimcileri olarak mitingi ve ön sürecini bu bakış açısı ile ele alabilmeliyiz.

Ayrıca buradan mitingin imzacısı olmayan emekten yana olan tüm kurumlara da miting sürecine dahil olma ve mitinge katılma çağrımızı yineliyoruz.

Kızıl Bayrak / İstanbul

İLİŞKİLİ HABERLER