Türkiye kapitalizminin derin ekonomik krizinin artçı sarsıntıları geri kaldı, ekonomik kriz büyük depremler ile varlığını büyütüyor, işçi ve emekçileri açlığa sürüklerken bir avuç para babasını daha zengin hale getiriyor. Sınıfsal eşitsizlik; enflasyon, döviz kuru, gittikçe eriyen ücretler gibi bir çok nedenle büyüyor.
Şekerin, sıvı yağın market reyonlarından kaldırıldığı bu dönemde aynı zamanda fabrikalarımızda üretim durmaksızın devam ediyor. Krizin bedeli çok açık bir biçimde bizlerin sırtına yıkılıyor. Lakin bu yük bizim değil!
Çalışma koşullarımıza, haklarımıza, ücretlerimize yönelik açık saldırının karşısında bir sınıf olarak dikilmeli, yarınımızı ve geleceğimizi elimize almalıyız.
Çağrımız sınıf kardeşlerimizedir!
Ya azgın sömürü ve açlık koşullarına boyun eğeceğiz ya da fabrikalarımız başta olmak üzere ses çıkarıp, bu düzene karşı durduğumuzu dosta, düşmana ilan edeceğiz.
Hayıflanıp, enseyi karartmanın zamanı değil. Edilgenliği bir köşeye bırakıp işyerlerimizde birleşmenin ve yan yana mücadeleye atılmanın zamanı!
Genel greve gidecek olan ilk çoban ateşine nefes vermenin, kavganın ateşini harlamanın zamanı.
Al çatalını vur tabağına, vardiya girişlerinde yan yana gelip isteklerini ve taleplerini haykır, üretimden gelen gücünü iş yavaşlatarak, durdurarak göster!
Yarının için ses ver!
Ege İşçi Birliği