297 gün kar kış demeden süren direnişimiz 7 Mart akşamı demokratik bir seçimle bitirilme kararı alındı. İnsanların ekonomik süreçlerini ve mahkeme kaybetme olasılığını göz önüne aldıkları ve çoğunluğun bitirme taraftarı olduğu bir oylama sonucu maalesef direniş bitirildi.
Dünya Emekçi Kadınlar Günü arifesi gerçekleşti çünkü Flormar direnişini destekleyen herkes fabrika önüne yığılacaktı. Dünya çapında kutlamaların olduğu bu günde bir selam da Flormar direnişçisi kadınlara destek, Flormar ve Yves Rocher’ı boykot çağrılarıyla oldukça iyi ses getirecekti. Bunun önüne geçmek isteyen Flormar yetkilileri teklif gönderdi.
Peki, Flormar direnişinin bitmesiyle neler oldu? Yüzde 70 olan indirimler bitti. Yerine yüzde 25 zam geldi. Kara kapılar, çim duvarlar söküldü, beyaza boyadılar. Zamlar konusu tesadüf mü, ekonomik kriz miydi ya da kapıların beyaza boyanması, çim duvarların sökülmesi? Kesinlikle değil çünkü Flormar yine reklam peşindeydi ve yerle bir olan imajını düzeltme çabasındaydı. Ne kadar karşılık bulur bilinmez!
Diğer bir nokta da seçimdi. Seçim öncesi kaos istemeyen hükümet yetkilileri böyle ses getiren bir direniş devam ederken seçime giremezdi. Valilik, kaymakamlık ve emniyet güçlerini var gücüyle üstümüze salarak yıldırma ve vazgeçirme politikasına girdi. Çünkü orada bulunan bir avuç kadından, insandan gözleri korktu. Yaratacağı etkiden, sınıf bilincine çağrıdan ve diğer fabrikalara sıçrayacak etkilerinden çekindi. Hükümet ve sermaye el ele direnişi bitirdi.
Ben bu direnişin bitirileceğini meclis başkanlığına AKP’den Mustafa Şentop getirildiği gün anladım. Şenbaylar’ın aile dostu olan bu zat en başından bu yana kaymakamlığı, valiliği araya koyan kişinin ta kendisiydi.
Kazanan biz olmadık ama kaybeden de biz olmadık!
Bu direnişin kaybedeni kim Flormar patronu mu, Petrol-İş Sendikası mı yoksa iş aramak için gittiği yerlerde form doldururken önceki çalıştığı yer kısmına Kosan Kozmetik yazıp da kapılar yüzüne kapanan Flormar direnişçileri mi?
Direnişin ilk gününde “Tazminat dahi vermeyeceğim, mahkemede sürünsünler” diyen patron 297 gün sonra mahkemenin vereceği bütün hakları vermeyi kabul etti. Bunu, kendi istifa edene de iki aylık elemana da verdiyse aslında kazanan biz işçiler olduk. Evet, belki sendikalı olarak işlerimize dönme talebimiz kabul edilmedi ama patron dize geldi.
Kısaca özetlersek tüm işçiler adına ne kazanım ne kaybediş. Ortada bir direniş, işçi sınıfı adına bir kazanım olamayan bu direnişin sonucunda patron tarafından da kazanım olmaması sevindirici oldu.
Flormar direnişçisi Ayşe Öztürk