“Hayır arkadaş ben ikinci turda da yılana sarılmayacağım” dedi Tayfun, Mustafa’ya. Öfkeliydi. Çünkü Mustafa, onu ve onun gibileri suçluyordu Kılıçdaroğlu kaybetti diye. “Tek adam faşizmine karşı demokrasiye geçişi engelledin” diyordu Tayfun’a.
“Demokrasi ha!” dedi alaycı ses tonuyla. Aynı ses tonuyla devam etti.
“Millet İttifakı demokrasi getirecek ha? Kirli savaş en kirli haliyle hortlarken başbakan olan Davutoğlu demokrasi getirecek ha? AKP’nin uzun yıllar işçi ve emekçiyi ezen ekonomi politikalarını uygulayan Babacan demokrasi getirecek öyle mi? Ya da Ağar’ın, Bahçeli’nin ülküdaşı Akşenir mi demokrat? Yoksa Madımak katliamından bağımsız düşünemeyeceğimiz Karamollaoğlu için mi demokrasi getirecek diyorsun. Dersimli Kürt olmasına rağmen kendine derdini Kürtçe anlatanlara karşı Kürtçe yanıt vermeyen Kılıçdaroğlu istese de demokrat olamaz. İYİ Parti çıkışmasın diye HDP’ye alenen yakınlaşmaktan bile korkuyor Kılıçdaroğlu. Yaptığınız şu atasözüne uygun düşüyor: Denize düşen yılana sarılır. Evet deniz boğucu. Boğulmamak için yılana sarılıyor insan. Ama yılan zehirli olursa ölümün farklı bir çeşidi bekliyor yılana sarılanı. Millet İttifakı’nın zehirsiz olacağını düşünecek kadar saf değilsindir sanırım.”
“Zehirli olabilir ama bunlar kesin ölüm demek. Sıtmaya razı olmak benimkisi. Ama sen ölümü seçiyorsun, Millet İttifakı’na oy vermeyerek.”
“Hiç de öyle değil. Biz ne ölüme ne sıtmaya razıyız. Yaşayabilmenin tek yolunu tutuyoruz. Yılana değil birbirimize sarılarak hayatta kalabiliriz. Sorun, henüz birbirimize sarılmıyoruz, yılana daha çok güveniyoruz.”
“Biz diyorsun. Kim peki biz dediğin?”
“Sen ben işçi, emekçiler ve elbette asıl olarak işçi sınıfının devrimci programına sahip parti. Devrimci parti diyor ki işçi, emekçiler haklarını seçim sandıklarıyla değil, sokakta fiili meşru mücadeleyle alır. Millet İttifakının her şeyi sandığa bağlama yaklaşımı AKP iktidarına müthiş fırsat sundu. Yığınla hile-hurda, baskı haberi çıktı sandıklarda. Seçmen hileyi kayıt altına aldı sadece. Hileyi engellemek ise, pek olmadı sanırım. Sonrasında bile hileleri ayrıntılı olarak anlatıyorlar ama buna itiraz dahi etmeden yine milleti sandığı bekleyerek susturuyorlar. ‘Provokasyona gelmeyeceğiz’ diye AKP’ye rahat saldırma ve hile yapma zemini sunuyorlar. Yani kurtulma umudu vererek akıntıya kapılıp insanların boğulmasına neden oluyorlar. Emekçileri sokaktan uzak tutmaya çalışıyorlar. Ola ki kazanırlarsa krizi emekçilere fatura edecek onlar da. Bu yüzden emekçiler sokakta kazanmaya alışmamalı.”
“Doğru söylüyorsun ama yine de şunlardan kurtulalım.”
“Mustafa yılana sarılma, hiçbir şey yapamazsan yüz diyorum sana, sen hala bana yılanı gösteriyorsun.”
“Tayfun iyi de ben yüzme bilmiyorum ki...”
H. Ortakçı