Nazım Hikmet ve Ekim Devrimi

Nazım, işçi sınıfının şairi olarak bir yanıyla aydın bir kimlikti. Fakat Nazım yaşamı ile işçi sınıfının kurtuluş mücadelesinde örgütlü bir militandı ve yaşamını boylu boyunca bu mücadeleye adamıştı.

  • Haber
  • |
  • Kültür-sanat
  • |
  • 08 Haziran 2017
  • 18:16

Bolşevik Kitof haykırdı yoldaşlara:
“- Yoldaşlar, - dedi, -
                        tarih
                        yani işçi ve köylü sınıfları,
                        yani kızıl asker,
               yani, bir meşale yakıyoruz, - dedi, -
                        hücuma kalkıyoruz, - dedi...

Ve Neva nehrinde buzlar kızarırken
o n l a r  bir çocuk gibi iştihalı
                                    ve rüzgâr gibi cesur,
Kışlık Saray’a girdiler.

Sosyalizm kavramını kullanmak ve sosyalizmi yaşamak… İşte bunlar bambaşka şeylerdir. Bir kavramı telaffuz etmek ve o kavramı bir yaşam biçimi haline getirmek… Nazım, işçi sınıfının şairi olarak bir yanıyla aydın bir kimlikti. Fakat Nazım yaşamı ile işçi sınıfının kurtuluş mücadelesinde örgütlü bir militandı ve yaşamını boylu boyunca bu mücadeleye adamıştı. Kendi deyimi ile:

“Hazım zamanlarını, boş gecelerini değil, boydan boya ömrünü vermiştir ihtilâle...”

Nazım Hikmet işçi sınıfının ve onun kurtuluş mücadelesinin, sosyalizmin en önde gelen şairlerinden… Tabii hal böyle olunca böylesi, yaşamını işçi sınıfının kurtuluşuna adamış bir şairin, tarihte önemli bir yerde duran, bir işçi devrimi olan Ekim Devrimi üzerine söz söylememiş olması düşünülemez.

Kruşçev’e yazdığı bir mektubunda şöyle diyor: “Bolşevik partisine, ilk olarak 1923 yılında üye oldum. Ardından, 1924 yılında, yine Moskova’da 1925 yılı başında Türkiye Komünist Partisi (TKP) üyesi oldum. Doğu emekçileri komünist üniversitesini bitirdim ve parti işleri için Türkiye’ye gittim. 1925 yılı sonunda, Ankara’da yeraltı çalışmaları gösterdiğim için gıyaben 15 yıl hapis cezasına çarptırıldım. Ben, sayılı komünist şairlerdenim. Çok mutluyum, çünkü büyük Ekim Devrimi’nin beşinci yıldönümünü Moskova’da kutladım. Bu nedenle de şiir yazdım. SBKP’nin 22’nci kongresini kutladım. Bu nedenle de şiir yazdım.”

Yani baştan sona devrimle yoğrulmuş bir yaşam ve bilinç…

İşçi sınıfının tarihsel devrimci misyonunu teoriden pratiğe doğru kavrayan bir kimlik olarak Nazım, onun tarihsel eylemi olan Ekim Devrimi’ne gerekli ilgiyi göstererek bu tarihsel eylemi ak kağıdına da kelime kelime nakşetmeyi ihmal etmiyor. Bursa Hapishanesi’nde özgürlüğünden yoksunken dahi Ekim Devrimi’ni anlatacak kadar bilinç özgürlüğü yaşıyor Nazım. Bedeni tutsak fakat bilinci devrim barikatlarında, bilinci Bolşeviklerle…

Lenin’in “yumuşak ve derin sesi”ni dinleyen şiir ustası dostumuzun kalemi yumuşak ve derin hareketlerle, adeta mitralyözü bir Ukrayna şarkısı gibi işleten işçiler edasıyla defterine kelimeleri damla damla akıtıyor:

Bin dokuz yüz on yedi
ikinciteşrin yedi...
Yumuşak ve derin
sesiyle Lenin:
“Dün erkendi, yarın geç
zaman tamam bugün,” dedi..
Yağlı çarklılarla yağlı işçiler:
“Bugün!” dedi.
Ölümü açlıktan öldüren siper:
“Bugün!” dedi.
Ağır
çelik
kara
toplarıyla AVRORA:
“BUGÜN!” dedi,
“BUGÜN!” dedi…

Tabi Nazım’ın Ekim Devrimi konusundaki ilgisinin arka planına da bakmak gerekir. Nazım “Komünistlere bir çift söz”ünde ‘Yaşamın her neresinde olursanız olun Lenin her daim yaşamınızın her alanında olması gerekir’ mealinde konuşur. Yani bu, Lenin’in devrimci teorisine olan bilinçli bağlılık anlamına gelir.

Ayrıca bir başka şiirinde ise: “Şairim şiirden anlarım, en sevdiğim gazel Anti Düringidir Engelsin” derken, yine aynı şiirde; “Fakat asıl şaheserime başlamak için Hafızı Kapital olmayı bekliyorum” diyerek marksist felsefe ve teoriye ilgisini ve bu bilinç üzerinden devrimci şairliğini ortaya koymaktadır.

Yaşamın hemen her alanına dair şiirler yazan büyük usta, her şiirinde dünyaya bir pencereden bakar. Bu pencere işçi sınıfının kurtuluşu anlamına gelen sosyalist düşüncedir. Ve bu yanıyla Ekim Devrimi onun için dünya tarihinde önemli bir dönemeç noktasıdır. Kapitalist dünyaya karşı yükseltilmiş kızıl bir bayrak olan bu devrim pratiği Nazım için önemli bir laboratuardır. Ve bu ‘bilim insanımız’ bu laboratuarı en iyi şekilde değerlendirmeye bakar.

Nazım Hikmet işçi sınıfının devrimci mücadelesinde ve tarihsel olarak tuttuğu yeri ile daima yaşayacak ve bize yön gösterecektir. Ekim Devrimi’nin yüzüncü yılında ve ölümünün 54. yılında büyük ustayı saygı ile anıyoruz.

F. Deniz