Demir parmaklıklar ardından çekilmiş son resminden bakıp
anlattı öyküsünü,
238 günlük açlığın öncesini:
Adalet Tanrıçası Themis’tim,
Olympos’ta yaşadım.
Üstümde gelecek karanlığın giysisi.
Bir elimde terazi,
diğer elimde iki ucu keskin kılıcımla
Olympos’ta düzeni ben korudum.
Zeus’a adaleti öğütledim.
Tanrıların ve insanların arasındaki kavgaları ben çözdüm,
Geçti zaman.
Suç Tanrısı Ate’nin
insanları nasıl da kandırdığını gören
Zeus’un kızları Litailer idim.
Tanrıların mahkemesinde,
aldatılmış insanları Ate’ye karşı ben savundum.
Ve yükselmeye başladıkça Mısır’da piramitler
en çok da köleler ihtiyaç duydu bana.
Suçluları cezalandıran,
adalet ve doğruluk tanrıçası Ma’at idi adım.
Hakikat Evi’nde oturur,
Osiris’in mahkemesinde adaleti ben dağıtırdım.
Yeri geldi Ra’ya bile yol gösterdim.
Ama eski Mısır’da
en çok da ölüler savunmasızdı.
Bu yüzden mezarlara koydular beni,
adım Ustaphi idi.
Gladyatörleri seyre dalan Romalı beylerin
kanlı arenalarında
Justitia oldu adım.
Ve bir de gözlerimi bağladılar.
Adaletin gözü böyle kör oldu.
Mahkeme salonlarında hak savunuculuğunu
teatral bir komediye çevirdiler.
Artık daha bir zor oldu haklıyı savunmak.
Yoktu eskiden böyle cübbelerimiz.
Engizisyon yargıçlarının yaktığı ateşlerde kavrulduk
ama o zamanlarda da
zalimin karşısında iliklemezdik düğmelerimizi.
Kaç Dreyfus Davası’na baktık.
“Suçluyorum” diye haykırırken,
Zola gibi hep dimdikti başımız.
Ve bu topraklarda da sesi olduk yoksulun,
mazlumun.
Dîvân-ı Hümâyun’da halkın kâtibi
arzuhalciydik.
Ne çabuk geçti zaman.
Darağaçlarının gölgesindeydi adalet.
Yeri geldi "Denizlerin Avukatı" olduk.
İşkenceli sorguların ardından
en çok beklenendik,
kaybedilenlerin ailelerine umut taşıyandık.
Ve hapis yattık, işkence gördük, öldürüldük.
Adalet gelmedi henüz.
Servet ve sefalet arasında
böylesine toplumsal eşitsizlikler varken
hiç adalet olur mu?
Ama üzerinde “adalet” yazan
çok büyük saraylarımız var.
Ve en kaliteli kumaştan cübbelerimiz.
Kiminin cübbelerinde görünmeyen düğmeler.
İlikledikçe eğiliyorlar, eğildikçe küçülüyorlar.
Şimdilerde paranın ve gücün esaretinde
gözler bağlı,
sözler bağlı.
Fakat adalet gelecek elbette.
Paranın ve gücün karşısında
el bağlamayanlar,
aman dilenmeyenler,
sözünü esirgemeyenler,
diz çökmeyenler getirecek adaleti.
H. Eylül