TOMİS: Şiddet varsa direniş de var

TOMİS Sinbo direnişçisi Dilbent Türker’in bacağının kırılması sonrasında “Şiddet varsa direniş de var” vurgusuyla hesap sorma çağrısı yaptı.

  • Haber
  • |
  • Kadın
  • |
  • 26 Kasım 2022
  • 16:00

Tüm Otomotiv ve Metal İşçileri Sendikası (TOMİS) 25 Kasım eyleminde polisin saldırısıyla bacağı kırılan MYK üyeleri Sinbo direnişçisi Dilbent Türker üzerinden mücadele çağrısında bulundu ve yazılı açıklama yaptı:

Açıklamanın tamamı şöyle:

Dilbent Türker'in bacağını kıranlar hesap verecek!

Mirabel Kardeşler, Dominik Cumhuriyeti'nde diktatörlüğe karşı mücadele ettikleri için tecavüze uğradı, ardından katledildi. Mirabel Kardeşler katledilse de, direniş çığlıkları dünyanın birçok yerinde aynı şiddete maruz kalan milyonlarca kadına ulaştı. Fabrikalarda, tarlalarda, işyerlerinde baskıya, tacize ve tecavüze, sömürüye, eşitsizliğe uğrayan her bir kadının mücadelesine ışık oldular. 25 Kasım'ın Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olarak ilan edilmesini sağlayan da kararlı ve inançlı işçi, emekçi kadınların mücadelesi oldu.

Ülkemizde de her yıl on binlerce kadının bir araya geldiği 25 Kasım eylemlerinde ise polisin işkence görüntüleri ile adeta şiddet filmi çekiliyor. Krizin sonuçlarından en çok etkilenen işçi, emekçi kadınların ses çıkarması, bir araya gelmesi, dayanışması engelleniyor. Çünkü baskı ve şiddette sınır tanımayanların hizmet ettikleri kapitalist sistemin çıkarları bunu gerektiriyor. Çünkü kadın emeğini ucuz ve güvencesiz olarak görüyorlar. İşyerlerinde baskı, mobbing, ayrımcılık eksilmesin istiyorlar. Hayat pahalılığı, zamlar, artan kiralar, işsizlik, kölece çalışma koşulları almış başını giderken, evine ekmek götüremeyen, çocuğuna süt alamayan, barınamayan kadınların sorunları onları ilgilendirmiyor. İşyerinde, sokakta, evinde şiddete maruz kalan kadınların korkmasını, sinmesini bekliyorlar. Korku yaratmak, baskı kurmak için sermaye devletinin tüm imkanları seferberliği ediliyor. İşe yaramayan yargı kararları, sözde güvenlik altında olan binlerce kadının katledilmesiyle, tepki gösteren kadın örgütlerine yönelik saldırılar ile gerici AKP-MHP iktidarının politikalarıyla kadınlar dört bir taraftan kıskaca alınmak isteniyor.

Ama tüm çabalar nafile! Nafile diyoruz, çünkü 25 Kasım günü ülkenin birçok yerinde sokaklara, meydanlara çıkan işçi, emekçi kadınlar korkmadıklarını, itaat etmediklerini bir kez daha gösterdi. Özellikle İstanbul Taksim eylemlerinde kadınların direnişi, mücadelesi hepimize örnek olmaya devam ediyor. Kadınlar cephesinde kararlı bir direniş sürüyor.

Alanlara, meydanlara çıkan kadınlara yönelik şiddetin bizzat sorumlusu olan polis şiddetinden geriye kalanlar ise darp, gözaltı, ters kelepçe, avukat hakkının gaspedilmesi oldu. Sinbo direnişçimiz ve MYK üyemiz Dilbent Türker de İşçi-Emekçi Kadın Komisyonları ile katıldığı Taksim eyleminde polis şiddetine maruz kaldı. Katillerin, tecavüzcülerin elini kolunu sallayarak gezdiği bir ülkede tepki gösteren, direnen, örgütlenen kadınların önüne polis barikatları dikiliyor. Nerede bir grup kadın biraraya gelse etrafları onlarca polis ile çevriliyor.

Azgın polis şiddeti sonucu yöneticimizin bacağı iki yerinden kırılmıştır. İşkencede sınır tanımayan polis, Dilbent Türker'i yere yatırıp üzerine basmıştır. Polisin fiziki şiddetini psikoloji şiddet takip etmiştir. Sendika yöneticimizin bacağının kırıldığını bağırmasına rağmen, işkenceye devam eden polisler, "Bacağın mı kırıldı, olmaz öyle şey" diyerek sendika yöneticimizle adeta alay etmiştir.

"Kadına El Kal-ka-maz", "Kadına şiddet insanlık suçudur" diye açıklama yapıp, ardından alanları kadınlara yasaklayan İstanbul Valiliği ve polis eliyle kadınlara yönelik ağır işkencenin sorumlusu olan İstanbul Emniyeti, kadınlara el kaldırmış ve insanlık suçu işlemiştir.

Kadına yönelik bu nefrete, bu yasakçı tutuma, bu işkenceye yabancı değiliz. Kadına yönelik şiddet, yasak kararı ile başlayıp, fiziksel ve psikolojik siddetle devam etmiştir. Çünkü yaşamın olduğu her alanda kadınların eşitlik, özgürlük mücadelesinin de olduğunu biliyorlar. Yaşamın yarısı olan kadınların kavganın yarısının da olduğu bilinciyle hareket eden Dilbent Türker, milyonlarca işçi, emekçi kadınların sesidir. Sinbo fabrikasındaki ağır çalışma koşulları ve düşük ücretlere karşı anayasal hakkı olan sendikal faaliyet yürüttüğü için işten çıkarılan Dilbent Türker, fabrika önünde direnirken de fabrikanın bölüm şefi tarafından saldırıya uğramıştı. Fabrikada şiddete uğrayan bir kadın işçinin, 25 Kasım günü polis eliyle de şiddete uğraması kadına yönelik şiddetin toplumsal yaşamın tüm alanlarında olduğunu göstermektedir.

Kadına yönelik şiddetle mücadelemiz sürecek. Fabrikalarda, atölyelerde işçi, emekçi kadınların yaşadığı sorunlara karşı kadın-erkek el ele örgütlü mücadeleyi büyüteceğiz. Dilbent Türker'e yönelik polis işkencesinin takipçisi olacak, sorumlular hakkında gerekli tüm hukukî süreçleri başlatıyoruz. Kadına yönelik şiddete karşı mücadele eden tüm siyasi parti, sendika, kadın örgütlerini, platformları haklı davamıza sahip çıkmaya, davamızın takipçisi olmaya çağırıyoruz.

AKP-MHP iktidarının kadın düşmanı politikalarına, kadına yönelik şiddete karşı mücadeleyi büyütmek, Dilbent Türker'in davasına sahip çıkmaktan geçiyor. İran'dan Türkiye'ye mücadelenin en ön saflarında direnmeye devam eden kadınları selamlıyor, sokakları, meydanları terk etmiyoruz.

Tüm Otomotiv ve Metal İşçileri Sendikası (TOMİS)

26 Kasım 2022