Ankara'da üniversite öğrencisi Şule Çet’in (23) bir plazanın 20'inci katından şüpheli bir şekilde 'düşerek' ölmesine ilişkin davada dudak okuma uzmanları aranıyor. TRT ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün bünyelerinde dudak okuma uzmanı bulunmadığını bildirmesi üzerine mahkeme Milli Eğitim Bakanlığı’na yazı yazdı. Mahkeme ayrıca İstanbul Adli Tıp Kurumu 5’inci İhtisas Kurulu’na da yazı yazarak, selamlaşma şeklinde basit bir el sıkışma, halay çekilmesi sırasında sanık Berk Akand’ın DNA örneklerinin maktulün tırnak örneklerinde çıkıp çıkmayacağı hususlarına ilişkin görüş sordu.
TRT ve EGM’den olumsuz yanıt
Mahkeme, Çet’in ölümüne ilişkin yeri kamera görüntülerinin dudak okuma konusunda uzman bilirkişilere gönderilerek sanıkların olay sonrası konuşmalarının tespit edilmesine karar vermişti.
Hürriyet’ten Mesut Hasan Benli’nin haberine göre davaya bakan Ankara 31’inci Ağır Ceza Mahkemesi bu kapsamda TRT ve Emniyet Genel Müdürlüğü’ne yazı yazarak, bünyelerinde bu konuda uzman kişi bulunup bulunmadığını sordu. Ancak dosyaya gelen yanıtlarda, ‘dudak okuma’ konusunda uzman bilirkişi bulunmadığı bildirildi.
Mahkeme bunun üzerine işitme ve konuşma engellilere yönelik eğitim veren okullarda bu konuda uzman bulunabileceği gerekçesiyle Milli Eğitim Bakanlığı’na yazı yazdı. 24 Temmuz tarihli yazı şöyle:
Mahkemeden MEB’e ‘uzman’ sorusu
“Sanıklar Çağatay Aksu ve Berk Akand hakkında kasten öldürme, cebir tehdit veya hile kullanarak hürriyetinden yoksun kılma, nitelikli cinsel saldırı suçlarından açılan kamu davasının mahkememizde görülen duruşma ara kararı uyarınca, işbu kamu davasında olay yeri kamera görüntülerini içeren CD’ye kayıtlı görüntülerin dudak okuma konusundan uzman bilirkişiye verilerek, yapabildiği takdirde taraflar arasında geçen konuşmaların çözümü yaptırılacağından, kurumunuzda dudak okuma konusundan uzman olan görevlilerin bulunup bulunmadığı hususunun ivedilikle mahkememize bildirilmesi rica olunur.”
PSA sıvısı kaç saat vücutta kalır?
İstanbul Adli Tıp Kurumu 1’inci İhtisas Kurulu, dosyaya ilişkin 26 Nisan’da hazırladığı raporu mahkemeye sunmuştu. Mahkeme DNA ve PSA’ya ilişkin olarak İstanbul Adli Tıp Kurumu 5’inci İhtisas Kurulu’ndan rapor alınmasına karar vermişti. Mahkeme 19 Temmuz’da İstanbul Adli Tıp Kurum Başkanlığı’na yazdığı yazıda şunları belirtti: “Maktul Şule Çet’in anal bölgesinde alınan örneklerde PSA sıvısının kaç saat süreyle vücutta kalacağı, PSA sıvısının içinde meni olması halinde ne kadar sürede öleceği, PSA sıvısı çıktığı halde niçin meni örneği çıkmadığı, eser miktarda PSA sıvısı çıktığına göre ilişki olmuşsa ne kadar süre önce olduğunun tespit edilebildiği takdirde bu hususta rapor düzenlenerek gönderilmesi istenmiş olmakla ilgili hususların İstanbul 5’inci İhtisas Kurulu’nca değerlendirileceği bildirildiğinden İstanbul 5’inci İhtisas Kurulu’nca rapor düzenlenebilmesi için mahkememize ait dosya yazımız ekinde gönderilip olup istenilen hususlar hakkında rapor düzenlenerek, mahkememize gönderilmesi rica olunur.”
Halay çekerken DNA geçer mi?
Davaya bakan mahkeme, İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’na yazdığı yazıda şu talepte bulundu:
“Maktul Şule Çet’in sağ el 3 ve 4’üncü parmak tırnaklarından sanık Berk Akand’a ait DNA örnekleri çıktığından, sanık Berk’in maktulle selamlaşma şeklinde basit bir el sıkışma ile sanık Berk’in DNA örneklerinin maktulün tırnak örneklerinden çıkıp çıkmayacağı, ayrıca gerek sanık Berk’in savunmasında gerekse müdafilerin beyanlarından bildirdikleri gibi maktulün daha önce dokunduğu telefon, bilgisayar tuşları gibi, yine sanığın savunmasında geçtiği gibi müzik eşliğinde maktulün elinden tutarak halay çekmesi şeklinde eylemler sonucu ve sanık Berk’in jelibon paketini açamadığı, ağzı ile bu paketi zorladığı ancak yine açamadığı, bunun üzerine maktul Şule’nin paketi aldığı husususun da dikkate alınarak maktulün bunlara eliyle dokunması halinde sanık Berk’in DNA örneklerinin maktulün tırnak örneklerinden çıkıp çıkmayacağı ya da maktulün tırnaklarındaki sanık Berk’e ait DNA örneğinin boğuşma ve mücadele sonucundan mı çıktığı hususunda rapor düzenlenmesi rica olunur.”