Artık bir araya geldiğimizde normal bir sohbet konusu açamaz olduk. Konu ister istemez yaşam ve çalışma koşullarımızın ağırlığına, hayat pahalılığına, kadın cinayetlerine geliyor. İşyerinde, evde, sokakta düşük ücretler, uzun çalışma saatleri, eksik yatan ya da yatmayan sigorta vb. sorunlar yetmiyormuş gibi bir de üstüne her gün daha da artan kadın cinayetleri, şiddet, taciz, tecavüz, çocuk istismarıyla cebelleşiyoruz. Dur durak bilmeyen bir sömürü ve şiddet döngüsünün içindeyiz.
Çalışma koşullarımız her gün daha da ağırlaşıyor. Kadın işçiler için yük iki katına çıkıyor. Bir yandan patronların açgözlülüğü, diğer yandan hakaretleri ve tacizler; bir yandan çalışma saatinin uzunluğu, diğer yandan aldığımız maaşın aynı gün erimesi… Ne yapacağımızı şaşırır olduk. Bu düzenbazlığa daha ne kadar sabredilir ki?
Günden güne sayısı gibi vahşeti de artan şiddet ve kadın cinayetleri de dayanılmayacak boyutlara ulaştı. AKP-MHP ittifakının, toplumu ve kadınları baskı altına alma politikasının bir parçası olarak faillere tutuksuz yargılamalar, iyi hal indirimleri gözü kapalı veriliyor artık. Bu daha ne kadar böyle sürüp gidecek?
İşçi ve emekçi kadınlar,
AKP ile sermaye sınıfının iş birliği ilk günden bu yana tüm gücüyle sürüyor. Son olarak pandemi ve ekonomik krizi bahane ettiler ve bizden çaldıkları milyonlarca lirayı kapitalistlerin cebine akıttılar. Biz günden güne yoksullaşırken, en temel ve en hayati ihtiyaçlarımızı bile karşılayamazken kapitalistler sınıfı servetini misliyle katladı.
Bize ne düştü bunun karşılığında? İşsizlik, yoksulluk, geleceksizlik, şiddet…
Bu haksızlığa hayır demenin zamanı gelmedi mi? Bu eşitsizliğe ve sömürüye, bu sömürü düzenine karşı işçi ve emekçi kadınlar olarak gücümüzü göstermezsek bizi ve çocuklarımızı daha beter günler bekliyor.
Birçok ilden onlarca fabrika ve işyerinden işçiler sefalet zamlarına, düşük ücretlere, sendikal örgütlenmenin engellenmesine karşı eylemler yapıyor, direnişe geçiyorlar. Kadın işçiler de Faplas ve Migros Depo başta olmak üzere bu direnişlerde en ön safta yer alıyor, mücadele ediyorlar. Bir yandan da şiddete, tacize, istismara karşı eşit ve özgür bir yaşam için ülke genelinde on binlerce kadın alanları, sokakları dolduruyor. Şiddete, baskıya, sömürüye karşı en ön safta mücadele eden kadınlar, bizlere de yürünmesi gereken yolu gösteriyorlar.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü yaklaşıyor. Bu 8 Mart’ta bizleri yoksulluğun ve şiddetin en derinine iten patronlara ve bu sömürü sistemine karşı mücadeleyi büyütmenin tam zamanıdır. Direnişleri sahiplenmenin, geleceğimiz için, sefalete mahkum olmamak için yeni direnişler yaratmanın tam sırasıdır. Haklarımızın ve geleceğimizin elimizden alınmasına geçit vermemeye, kadın ve erkek insanca bir yaşam için sosyalizm mücadelesini hep birlikte büyütmeye!
Haramilerin saltanatını yıkmak için işçi-emekçi kadınlar bir adım öne!
Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!
İşçi-Emekçi Kadın Komisyonları