Mor Çatı ve Kadının İnsan Hakları Yeni Çözümler Derneği “Kadına Yönelik Şiddet ile Mücadele IV. Ulusal Eylem Planı”na ilişkin açıklama yaptı. Yapılan açıklamada şiddetle mücadelede başrol Diyanet İşleri Başkanlığı’na verildiği ifade edildi.
İstanbul Sözleşmesi yerine başrol Diyanet’e
“Kadına Yönelik Şiddet ile Mücadele IV. Ulusal Eylem Planı”na dair AKP-MHP rejiminin genel yaklaşım sorununa değinilen açıklama da Diyanet’e biçilen rol şu şekilde ifade edildi:
“Plan genelinde Diyanet İşleri Başkanlığı’na önemli roller verildiği gözlenmektedir. Özellikle sığınaklarda kalan kadınlara manevi ve dini değerler konusunda “rehberlik” etmesi için Diyanet’in etkinliğinin artırılması hedeflenmiştir. Aile ve Dini Rehberlik Büroları üzerinden hem bu rehberliğin verilmesi hem de genel olarak farkındalık artırma çalışmalarının yapılması planlanmıştır. Bu düzenlemenin özellikle İnsan Hakları Eylem Planı’nın 1.3.e. hedefinde yer alan kırılgan kesimlere yönelik adliyelerde verilmesi planlanan “rehberlik hizmeti” ve yine Ulusal Eylem Planı’nın 6.3.i. hedefinde yer alan boşanma aşamasındaki taraflara verilecek “psiko-sosyal destek” ile düşünüldüğünde, “dini rehberlik” adı altında verilecek desteğin bir nevi “ikna” faaliyetine dönüşme riski taşıdığı ve bunun kadınların haklara erişiminde oldukça büyük psikolojik engel yaratabileceği değerlendirilmektedir. Zira Diyanet eliyle yapılacak bu çalışmalarda toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifinin benimsenmesi olası gözükmemektedir.”
“Erkeklere sığınak”
Açıklamanın devamında planda bulunan ““Boşanma Komisyonu” olarak bilinen komisyonun önerilerinden biri olan “erkeklere sığınak” maddesi”nin mantığı eleştirildi.
Açıklamada son olarak şunlar ifade edildi:
“Kadına yönelik şiddetle mücadelede önümüzdeki 5 yıl için hedefleri ortaya koyan ulusal eylem planı, uygulama hedeflerinin yanı sıra kadına yönelik şiddetle mücadelede siyasi yaklaşımı da açığa çıkarıyor. Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden resmi olarak geri çekildiği 1 Temmuz 2021 günü Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan IV. Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı, öncelikle İstanbul Sözleşmesi’nden hiç bahsetmiyor olması ile dikkat çekmektedir. Bir önceki döneme ait eylem planı metninde neredeyse her faaliyetin ana çerçevesinde kullanılan “İstanbul Sözleşmesi başta olmak üzere kadının insan haklarına ilişkin uluslararası sözleşmeler ve belgeler çerçevesinde Anayasa ve ilgili temel Kanunlarda değişiklik yapılacaktır” ifadesi bu planda ortadan kalktığı gibi kadına yönelik şiddetle mücadelede uluslararası gelişmeler kısmındaki tarihçeden dahi çıkarılmıştır. İki eylem planı kıyaslandığında dikkat çeken bir diğer temel farklılık da bir önceki eylem planında “toplumsal cinsiyet eşitliği” ifadesi 30 defa yer bulurken yeni eylem planında bu ifade hiç geçmemektedir. Bu farklılıklar, İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye’nin imza çekmesi ile de somutlaşan toplumsal cinsiyet eşitliği karşıtı siyasi tutumun politika belgelerine nasıl yansıdığının somut bir göstergesini oluşturmaktadır.”