İzmir’deki 8 Mart eylemi için İKP saat 15.30’dan itibaren Alsancak ÖSYM önünde toplanmaya başladı. Yürüyüşün en önünde “Krize, şiddete, savaşa, sömürüye karşı, eşit ve özgür bir yaşam için mücadeleyi büyütüyoruz!” şiarlı pankart taşındı.
Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası (Dev Tekstil), İşçi Emekçi Kadın Komisyonları (İEKK) ve Devrimci Gençlik Birliği (DGB) saat 15.30’da Alsancak Gar’da bir araya gelerek toplu bir şekilde alana giriş yaptı. İEKK, DEV TEKSTİL ve DGB’nin oluşturduğu kortejde “Emperyalist savaşa ve saldırganlığa son!”, “Çocuk istismarına son!”, “Yaşamak için sosyalizm!”, “Kadın cinayetlerine hayır!”, “Çifte sömürüye son!”, “Eşit işe eşit ücret!”, “İşten atmalar yasaklansın!”, “Tüm işyerlerinde nitelikli ücretsiz kreş!”, “ Vardık varız var olacağız!”, “İşte , evde, kampüste tacize mobbinge, sömürüye son!”, “Kadın erkek el ele örgütlü mücadeleye!”, “Cinsel, ulusal, sınıfsal sömürüye son!”, “Özgürlük eşitlik sosyalizmde”, vb. yazılı dövizler taşındı. Yürüyüş boyunca sık sık “Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!”, “ “Özgürlük eşitlik sosyalizmde”, “Kadın olmadan devrim olmaz, devrim olmadan kadın kurtulmaz!”, “Şiddete, baskıya, tacize son!”, “İnsanca bir yaşam sosyalizmde!”, “Savaşa değil emekçiye bütçe!” vb. sloganlar atıldı.
ÖSYM önünde toplanan kitle saat 16.30’da yürüyüşe geçti. Türkan Saylan Kültür Merkezi önüne varıldığında basın açıklaması okundu. İKP tarafından hazırlanan basın metni ilk önce Türkçe, ardından Kürtçe okundu. Basın açıklamasında 8 Mart’ın tarihi anlatıldı ve devamında şunlar ifade edildi:
“Tam 120 yıldır her yıl 8 Mart’ta kadınlar olarak dünyanın her yerinde kapitalizme, yoksulluğa, savaşa, şiddete, ayrımcılığa, ataerkiye karşı eşitlik ve özgürlük talepleriyle sokaklara çıkıyoruz. Bugün de yine aynı sebeplerle sokaktayız. Her gün bir kız kardeşimiz şiddet yüzünden, yoksulluğun, yoksunluğun, yalnızlığın bunaltması yüzünden, ağır çalışma koşulları, uzun mesailer ve iş yerinde alınmayan önlemlerin yarattığı işçi cinayetleri yüzünden aramızdan koparılırken; biz, kopmaz bağlarla birbirimize sarılmak, o bağlarla birbirine ve hayata sımsıkı tutunan kadınların sayısını çoğaltmak üzere buradayız.
Tek adam iktidarının ekonomide, siyasette, eğitimde, sağlıkta toplumsal yaşamın her alanında sürdürdüğü kadın politikası, kadınların evde, işte, okulda, fabrikada, sokakta her alandaki eşitsizliğini giderek derinleştiriyor, kadına yönelik şiddeti daha da artırıyor. Her ay onlarca kadın katlediliyor, yüzlercesi şiddet görüyor, tecavüze uğruyor. Milyonlarcamız ev içinde yaşadığı şiddetle baş başa kalıyor. Baş vuru yapacak devlet mekanizması yok dendi. Genç kadınlar olarak ne istihdamda ne eğitimde yer alabiliyor, çalışmak istediğimizde “eğitimsizlik”, eğitim almak istediğimizde “parasızlık” yüzünden iki kat zorluk çekiyoruz. Yurtta barınmak, kampüste var olmak, sokakta özgür olmak genç kadınlara çok görülüyor! Erkek egemen kapitalist sistem yüzünden kadınlar esnek, kuralsız, güvencesiz, kayıt dışı bir biçimde, kat kat sömürülerek, doğum izni, süt izni, kreş hakkı gibi haklarımıza tek tek göz dikilerek çalışmak zorunda bırakılıyor. Bu ülkede binlerce kadının parça başı işlerle emeği görünmezleştiriliyor, emeklilik hakkı yok sayılıyor. Her alanda kadın emeği sömürüsüne de emeğimizi gasp etmenize de izin vermeyeceğiz.
Her gün yeni bir adaletsiz yargı kararına uyanıyoruz. Nadira Kadirova, Yelda, Rabia Naz cinayetlerinde olduğu gibi katiller erkek devlet ve yargı eliyle korunuyor. Her gün sokaklarda, adliye önlerinde, sosyal medyada, gerçek adalet için dayanışmayı büyütmeye devam edeceğiz. Şule Çet, Alara Karademir, Helin Palandöken davalarında olduğu gibi adaleti siz sağlamayacaksanız, kadın dayanışması sağlayacak.”
Açıklamada son olarak AKP’nin savaş politikalarına değinildi ve şunlar ifade edildi:
“İçerde ve dışarıda savaş politikasındaki ısrar en çok kadınlara zarar veriyor. Irak’ta Suriye’de Libya’da girişilen her operasyon bir yandan binlerce dolara, yani daha çok yoksulluğa mal olurken, diğer yandan binlerce insan yerinden yurdundan ediliyor, en çok da kadınlar ve çocuklar mülteci olmaya itiliyor. En son İdlib’de gerçekleşen saldırıda olduğu gibi yoksul ailelerin ocağına ateş düşüyor. Ölen askerlerin ardından annelerinden “vatan sağ olsun” demesi bekleniyor. Ancak AKP iktidarının hesapları tutmadı ve Suriye politikasında sıkışmıştır. Silah tekellerinin çıkarını “milli çıkar” diye önümüze serenler bilsinler ki, bizim sizin çıkarınız için feda edeceğimiz ne bir çocuğumuz ne de bir canımız var. Ülkede demokrasi, bölgede barış istiyoruz”
Basın açıklamasının ardından müzik dinletisi gerçekleştirildi, halaylar çekildi. 8 Mart eyleminin son programı ise 50 kadının hazırladığı dans gösterisi oldu. Gösterinin ardından eylem bitirildi.
Kızıl Bayrak / İzmir