Ankara Tabip Odası, evli olduğu erkek tarafından şiddete uğrayan Dr. Filiz Yıldırım’ın davası öncesi basın toplantısı yaparak “Unutmamalıyız ki adalete erişim ve adil yargılanma hakkı hepimizin hakkıdır” dedi.
Dr. Filiz Yıldırım’ın 19 Ekim’de Ankara Batı 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek duruşması öncesi basın toplantısında konuşan Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Komisyon üyesi Gülgün Kıran, kadına yönelik şiddetin boyutlarına dikkat çekerek şunları ifade etti:
“Kadına yönelik şiddet ister ister özel, ister kamusal alanda olsun, kadınların insan haklarını ve temel özgürlüklerini ihlal eder. Şiddet kadınların yaşamlarını örselenmiş bireyler olarak sürdürmelerine neden olur. Şiddet; kontrol etmek, boyun eğdirmek, sindirmek için kullanılmasının yanı sıra, ev içinde cinsel taciz ve istismar, savaş dönemlerinde sistematik tecavüzler olarak da güncelliğini koruyor. Kadına yönelik şiddet sınıf ve kültür ayırmadan devam etmekte, küresel düzeyde de ekonomik, siyasal ve etnik sorunlarla iç içe geçmiş bir şekilde giderek artmaktadır. Son yıllarda artışın nedenine neo-liberal politikalar, yoksulluk, hızlı kentsel dönüşüm ve değerler bunalımı, savaşlar, İslami ve milliyetçi nitelikli bir muhafazakarlaşma, otoriter ve militarist eğilimlerin güçlenmesi gibi etkenleri de ekleyebiliriz. Türkiye güçlü bir ataerkil toplumsal yapıya sahiptir.”
Şiddet failinin yargılanma sürecini anlatan Kıran, Dr. Filiz Yıldırım’ın avukatının beraat kararı verilen hakaret ve tehdit iddialarını Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf talep ettiğini, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karara da Ankara Batı Ağır Ceza Mahkemesi’nde itiraz ettiğini belirtti.
Filiz’in kendini korumak için özsavunma hakkını kullandığını kaydeden Kıran, şu ifadeleri kullandı:
“Ayni hakim ilk celse karar verip, bu fiili yasal savunma amacıyla işlediğini belirterek dosyayı kapatması gerekirken hiç ilgisi olmayan hakaret ve tehdit suçlarından istinafa giden dosyanın sonucunun beklenmesine karar vermiştir. Böylece Filiz Yıldırım’ın kusurlu olmadığının ortaya çıkması geciktirilmiş, eski eşi 2 buçuk yıl yargı önüne çıkartılmamış, yargıya ulaşma hakkı engellenmiş, davaların makul sürede bitirilmesini isteme hakkı ihlal edilmiştir. Reddi hakim talepleri; hakim tarafından birtakım mazeretler ileri sürülerek reddedilmiş, bu mazeretlere yapılan itiraz üzerine kabul edilmiştir. Hakim hakkında Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na yaptıkları şikayet soruşturması halen devam etmektedir. İ.K. hakkında açılan dava, Ankara Batı 7’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde 2019 ile 328 E sayılı dosyada reddi hakim üzerine görevlendirilen başka bir hakim tarafından devam etmektedir.”
Kıran, son olarak şu taleplerde bulundu: “Hukuksal anlamda da yeni birtakım düzenlemelere gidilerek kadına karşı şiddet suçlarının Türk Ceza Kanunu’nda ayrı bir bölüm altında yeniden düzenlenmesini, ‘haksız tahrik’, ‘iyi hal’ ölçütlerinin değiştirilmesini, kadına yönelik şiddet suçlarının diğer şiddet suçlarından ayrı değerlendirilmesini, verilen cezaların gerekçeli kararlarında gerekçe ve nedenlerin açıklanmasının zorunlu hale getirilmesini istiyoruz. Unutmamalıyız ki adalete erişim ve adil yargılanma hakkı hepimizin hakkıdır. Bu talebimizden hiçbir zaman vazgeçmeyeceğiz.”