Afgan kadınlarıyla dayanışma

Eşitlik İçin Kadın Platformu “Afgan kadınlarla dayanışma yollarını konuşuyoruz” online paneli düzenlerken, Van ve Adana’da Kadın Platformları Afgan kadınlarıyla dayanışma eylemleri yaptı.

  • Haber
  • |
  • Kadın
  • |
  • 19 Ağustos 2021
  • 21:40

Adana

Adana Kadın Platformu, İnönü Parkı’nda Afgan kadınlarıyla dayanışma temelinde basın açıklaması yaptı. Platform adına konuşan Avukat Sevil Aracı Bek, “Adana’dan Kabil’e kadın dayanışmasını büyütüyor, sesimizi Afganistanlı kız kardeşlerimizin sesine katıyoruz. Afganistan halkı yalnız değildir. Tüm kadınları uluslararası dayanışmaya, Afganistanlı kadınların çığlığına ortak olmaya çağırıyoruz. Yaşasın sınırları aşan kadın dayanışması” dedi. 

Kadınların ve çocukların Afganistan’da can güvenliğinin olmadığını belirten Bek, Taliban’ın başörtüsü takma ve yanında erkek olmadan dışarı çıkmamayı dayattığı kadınları zorla eve kapatmaya çalıştığını söyledi. Bu barbarlığın sorumlusunun emperyalist çıkarları doğrultusunda yıllarca ülkeyi işgal altında tutan ABD olduğunu dile getiren Bek şöyle konuştu:

Emperyalist çıkarlar uğruna Taliban’a para, silah, eğitim desteği veren devletler bu katliamın sorumlusudur. Afganistan’da istikrarın sağlanması gibi bahanelerle cihatçı terör örgütünü meşru gösterenler de suç ortağıdır. Ülkemizde de dinci gericiliği yükselten AKP-MHP iktidarı Taliban’ı meşru gösteren açıklamalarla emperyalist suç ortaklığına devam etmektedir. Benzer zihniyetin ürünü olan bu açıklamalar dünyanın en büyük terör örgütü olan erkekliğin ittifakıdır. Afganistan’daki Taliban terör örgütünün yönetiminin devletler tarafından tanınması kabul edilemez. Türkiye, derhal Afganistan’daki askerlerini geri çağırmalı, savaş kışkırtıcı, yayılmacı emellerinden vazgeçmeli ve NATO’dan çıkmalıdır. Afganistan’dan ülkemize göç eden kadın ve LGBTİ+lar için İstanbul Sözleşmesi’nin gerekleri yerine getirilmelidir.”

“Afgan kadınlarla dayanışma yollarını konuşuyoruz” paneli

Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK), “Afgan kadınlarla dayanışma yollarını konuşuyoruz” başlıklı panelini online olarak gerçekleştirdi. Panele, Afgan Mülteciler Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Dr. Zakira Hekmat ve kadın hakları aktivisti Abha Bhaiya katıldı. Panelin moderatörlüğünü EŞİK üyesi Özlem Altıok yaptı.

İlk olarak söz alan Abha Bhaiya, Afganistan’daki güncel durumu değerlendirerek, küresel anlamda dayanışma gerektiğine dikkat çekti. Bhaiya, Afganistan’ın 24 Aralık 1979 yılında Sovyet Rusya tarafından işgal edildiğini hatırlatarak, “Rusya Afganistan’ı fethettiğinde ne olmuştu? Benim için Taliban’dan Taliban’a bir geçişti bu, hiçbir farkı yoktu. Rusya ülkeyi işgal etti ve popüler milliyetçi bir mücadele gerçekleşmeye başladı. Bu noktada özellikle İngiliz, Fransız müttefikler Pakistan ile hareket etti. Sovyetler sonunda geri çekildi ve çeşitli İslamcı yapılar ortaya çıktı. Bundan sonra 1986 yılında Taliban Afganistan’ı işgal etti” ifadelerini kullandı.  

Bhaiya, ABD ve Taliban arasında 20 yıl boyunca işbirliği olduğunu söyleyerek, “ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi planlıydı. Çeşitli görüşmeler yaptılar. Afgan halkının kaderini, özgürlüğünü, kadınların ve çocukların özgürlüğünü Taliban’a terk ettiler. Bu noktada etik olmayan bir ideoloji var hepimiz biliyoruz. Din adına hukuksuzca silah kullanıyorlar. Dört önemli gelişme oldu, bunların kadınlar için ne anlama geldiğini ve ne sonuçlar oluşturabileceğini görmek gerekiyor. Taliban kadınlarla ilgili okula gidecek çalışabilecek diyor ama ben inanmıyorum. Şu anda çok tehlikeli bir durum var. Hepimiz, kadınlar, feministler, insan hakları savunucuları Taliban’a hayır demeliyiz” dedi.

Afgan kadınlarının küresel anlamda sesi olmak gerektiğini vurgulayan Bhaiya, “Afgan kadınlar için yükselmeli ve sesimizi duyurmalıyız. Bu noktada ataerkil rejimde olan kadınlar özellikle Türkiye’deki kadınlar bu durumu çok iyi biliyor neler yaşıyorsunuz? Siz biliyorsunuz. Bu noktada Afgan kadınların da mücadelesine destek olmalıyız. Özelikle İslam fanatiği Taliban’a karşı mücadele ederken çok güçlü olmalıyız. ABD ve onlarla beraber savaşan emperyalist güçlerle savaşmak için sesimizi yükseltmeliyiz. İnsanlar mücadele ediyorlar biz de onlarla birlikte olmalıyız” diye kaydetti.

Bhaiya konuşmasının devamında “Geçtiğimiz 20 yıl içerisinde bazı kadınların eğitim alanında ilerlemeler de oldu. Üniversitelere giden kadınlar oldu, kadın örgütlerinin üstlendiği roller oldu. Sahada birçok kadın vardı. Özgürlük ve milletin kurtuluşu için mücadele ediyorlardı. Belirli bir ölçüde kadınlar bir yol haritası ortaya koydu” diyerek şu anda kadınların kazanımlarının bloke edildiğine dikkati çekti.

23 Ağustos’ta Hindistan’da Afganistan için protesto eylemi gerçekleştireceklerini belirten Bhaiya, “Bildiri yayınlayacağız. Ve ülke içinde sokaklara dökülmek için çağrıda bulunacağız. Taviz vermeyeceğiz. Özgürlüğümüzü istiyoruz, kendi haklarımızı kendimiz belirlemek istiyoruz. Çünkü küresel dünya bunu gerektiriyor. Burada dayanışma içinde olmamız lazım ve şeytana şeytan dememiz lazım. Taliban’ı kınarken ABD ve tüm müttefiklerini de kınamamız geliyor. Kadınları, LGBTİ+’ları, çocukları, yoksulları ateşe attılar. Kadınların bir zamanlar elde ettiği kazanımları hiçe saydılar. Hindistan’da bazı yasaklar var ve zorlanıyoruz protestolarda. Afganistan kriz dolayısıyla bir fırsat yarattı. Biz onlara şu mesajı veriyoruz: Kız kardeşleriniziz, gerçekleri görüyoruz” diye konuştu.

Daha sonra konuşan Zakira Hekmat ise, Taliban döneminde Afganistan’da okuduğu ilkokulun Taliban tarafından ateşe verildiğini söyledi. Öğretmenlerin desteği ile okullara devam edebildiklerini ifade eden Hekmat, “Taliban’ın hükümetten devrilmesinden sonra geçici hükümet geldi. Geçici hükümet ise kadınlara kız çocuklara yönelik girişimlerde bulundu. Kız çocukları okula gitti. Ben lise eğitimimi bitirdikten sonra farklı ülkelerden burs geldi ve 3 farklı sınavdan sonra sınavı kazandım Türkiye’ye geldim. Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdim ve şuanda Aile Hekimliği yapıyorum” dedi.

Afganistan’ın sürekli çeşitli sebeplerle göç verdiğini söyleyen Hekmat, “Babam hiç barış yüzü görmedi, ben görmedim, çocuğum da görmüyor. Nesillerden nesile biz savaş mağduruyuz” diye belirtti. Hekmat, “Şu anda ise Afganistan’a tekrardan Taliban’ın girmesi kadınlar ve çocuklar için korkunç. Şu anda birçok haberde ve fotoğraflarda görüyoruz. İnsanlar kendi evlerinden oluyor. Yakınlarım akrabalarım evlerden dağlara sığındı. Çünkü evlerden daha güvenli olduğunu düşünüyorlar. Köylerden ilçelere doğru devam ediyorlar. Kadınlar ve kız çocukları şehirden Kabil’e sığındılar. Şu anda Kabil sokaklarında çok ciddi bir şekilde göçmen nüfusu var. BBC’nin araştırmasına göre Afganistan’da yüzde 70 kişinin güvencesi yok. Çatışmalarda zarar gören insanlar komşu ülkelere gidiyor, Pakistan’a sığınıyor.  Göç etmenin çeşitli nedenleri var. En büyük faturayı sivil hayat ödüyor. Özellikle kız çocukları ve kadınlar” şeklinde konuştu.

Van

Van Kadın Platformu, Afgan kadınlarıyla dayanışma vurgusuyla yazılı açıklama yaptı. Taliban’ın yönetiminde kadınları zor günlerin beklediği belirtilen açıklamada,“Taliban'ın kendi şeriat kanunları altında idam, sokak ortasında kırbaçlanma gibi insanlık dışı uygulamaları ile Afgan kadınları açısından karanlık günlere geri dönüleceği kaygısı taşıyor ve çok sayıda kadının yaşamının tehlike altında olduğunu biliyoruz. Şengal’de, Kobanê’de olduğu gibi Suriye iç savaşında en çok zararı kadın ve çocukların gördüğü, cinsiyete dayalı şiddetin bir savaş silahı olarak kullanıldığını biliyoruz” denildi. 

Kadın kazanımlarının tehlikede olduğunun işaret edildiği açıklamada, "Afganistan'ın Takhar vilayetinde bir kadının burka giymediği için Taliban militanları tarafından katledildiğine ilişkin basına yansıyan görüntüler de endişelerimizi arttırmıştır” diye belirtildi.  

Özellikle Afganistan'daki kadınları ve kız çocuklarını etkileyecek bir insani krize göz yumulmaması gerektiğinin vurgulandığı açıklamada, “Van Kadın Platformu olarak, Birleşmiş Milletler Kadınlar Kalkınma Fonu’nun (UNİFEM) Çalışmaları, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin Kararları ve CEDAW uyarınca uluslararası toplumu Afgan kadınları Taliban ile yalnız bırakmamaya çağırıyoruz” ifadelerine yer verildi.  

Kaynak: Mezopotamya Ajansı