Birkaç yıl önce yine bir çocuk istismarı ile Pozantı boylu boyunca gündeme oturmuştu. Pozantı rezaleti günlerce, hatta aylarca tartışıldı, ama, sonuç hep aynı. Yargıya müdahale edildi, bin dereden su getirildi, üstü örtüldü, unutturuldu. Pozantı olayında cezaevi yönetimi hedefti. Yanı sıra da doğal olarak Adalet Bakanı ve AKP iktidarı suçlandı haliyle.
Şimdi de Karaman’da daha rezil bir çocuk istismarı gündem olmuş bulunuyor. Bu kez de Ensar adlı kirli işlerin adresi hedefte. Zira istismarcılar Ensar üyesi. Fakat Ensar yalnız değil. Arkasında AKP iktidarı var. Ensar denilen kirli işler ve ilişkiler yuvası AKP iktidarı ile çok yönlü ilişkiler içindedir ve bu da son günlerde daha bir açığa çıkmıştır. Öyle ki, olayla birlikte; cumhurbaşkanı, başbakanı, ilgili bakanı ile tüm dinci-gerici iktidar, olaya muhatap sapığı, cinsel taciz ve tecavüzü, savundular. Yine ellerindeki yargı kurumuna müdahale ettiler. Toplumda büyük tepki birikimine yol açan sapığı ortada bıraktılar, ama, tüm kirli işleri kendilerini işaretleyen Ensar’ın ve çürümüş düzen kurumlarının yargılanmaması için her şeyi yaptılar, yapmaya da devam ediyorlar.
Kirli ve karanlık işlerin merkezi dinci-gerici AKP iktidarıdır
Ensar denilen vakıf sayısız kirli ihalenin, rantın, rüşvetin adresidir. Bugüne dek sürekli olarak bunlarla beslenmiştir. Tüm birikimi bu yolla elde ettiği kirli bir birikimdir. Bu nedenledir ki, günümüzde her türlü sömürünün, rantın, kirli ihalenin, yolsuzlukların ve cumhuriyet tarihinin en rezil rüşvet skandalının adı ve adresi olan AKP iktidarı ile çok yönlü ilişkiler içinde olması gayet doğal ve anlaşılırdır. Dolayısıyla, AKP iktidarının, ebedi şefi T. Erdoğan başta gelmek üzere tüm erkanı ile Ensar'ı savunması da anlaşılırdır. AKP aslında kendisini korumakta, kendisini savunmaktadır. Çünkü, 17 Aralık, tüm unutturma çabalarına rağmen unutturulamıyor. Gece ve gündüz AKP iktidarını ve T. Erdoğan'ı izliyor.
Pozantı olayının da, Karaman'daki rezaletin de bugünkü baş sorumlusu AKP iktidarıdır. Bu hiçbir biçimde tartışılamaz. Fakat dahası da var. Bugünkü olaylar AKP gerici güruhunun ileri sürdüğü gibi münferit olaylar değildir. Türkiye'de kadınlara ve çocuklara dönük cinsel taciz ve tecavüz olayları her zaman yaşanmıştır. Türkiye'nin cezaevlerindeki çocuk istismarı Türk filmlerinin değişmez konularından bir olmuştur hep. Başgardiyanlara, müdürlere peşkeş çekilen çocuklar bu düzenin utancıdır ve hala yaygınca yaşanmaktadır.
Nedir ki, Özgecan Arslan olayı gibi insanlık dışı tecavüz olayları, PKK mensubu kadın gerillalara dönük aşağılık saldırılar AKP döneminde yaşanmıştır. Kadınlara ve çocuklara dönük cinsel taciz ve tecavüz vakaları bu gerici iktidar döneminde tam bir patlama yapmıştır. Cinsel taciz ve tecavüz bu iktidar döneminde bir devlet politikası haline getirilmiştir. Cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar, diyanet işleri kurumu ve cami imamları tarafından açıkça teşvik edilmekte ve meşru görülmektedir. Bu yönlü suçların yargıya takılmaması için her şey yapılmaktadır. Yargıdan kaçırılma, sümen altı edilme ve zaman içinde unutturulma en çok başvurulan icraattır.
Cinsel tacizciler sadece Ensar'ın değil, onun gerisindeki AKP'nin de üyesidirler. AKP ile çok yönlü ilişki içinde olanlar da sadece Ensar'cılar olmayıp, tüm kirli ve karanlık unsurlar, kurumlardır. Bunlardan biri de dinci-gerici iktidarın hamiliğini yaptığı IŞİD adlı gerici çetelerdir. Şengal'de Kürt kadın ve çocuklarını kaçırıp, köle pazarlarında satanlar, taciz ve tecavüzün alasını yapanlar IŞİD adlı çağdışı örgüttü. IŞİD militanları sadece katil değil, aynı zamanda birer tacizci ve tecavüzcüdürler. AKP ve ebedi şefi T. Erdoğan işte bu tacizlerin ve tecavüzcülerin hamiliğini yapma utancını taşıyor. Ne gam! AKP iktidarının kendisi, savunduğu politikaları ve icraatları ile gelmiş geçmiş en rezil tacizci ve tecavüzcü iktidardır. Bu onda çağ dışı dinsel ideolojisi ile beslenen, bu kılıfla geniş kitlelere dayatılan bir kültürdür. AKP iktidarı tam da bu yüzden ahlaki ve kültürel yozlaşmanın ve çürümenin zirvesidir.
Tüm pisliklerin kaynağı sömürü düzenidir
Hiç kuşkusuz Türkiye'deki ve tüm bir dünyadaki her türlü cinsel taciz ve istismarın, resmi tüm fuhuşun, kadın, erkek ve çocuk, her türlü insanın düşürülmesinin, tüm pis işlerin, dinsel sapkınlığın, yozlaşmanın, ahlaki ve kültürel çürümenin kaynağı kapitalizmdir. İster dinsel isterse başka kılıflar içinde, cinsel sapkınlık her daim sömürü ilişkileri içerisinde üremekte, oradan beslenmektedir. Bu düzen diğer şeylerin yanı sıra sürekli cinsel sapık yaratmaktadır. Çürümeyi tetiklemektedir. ENSAR, “cinci hocalar”, diyanetin “taciz caizdir” fetvasını veren zatları, Adnan Hocalar ve hepsinin iktidarı olan AKP, bu sömürü düzenin mahsulleridir.
Hristiyanlığın Kabesi olan Vatikan da bir pislik yuvasıdır. Vatikan'ın soğuk ve karanlık koridorları, dehlizleri Rahiplerin çocuklara dönük sayısız cinsel istismarına tanıktır. Bu gerçek bizatihi yine bu sistemin bir kurumu olan BM'nin konuya dair raporlarıyla dahi kanıtlanmıştır. İtalyan filmleri, aynı zamanda, manastırlarda kadın ve çocuklara dönük cinsel istismarları konu edinmiştir. Nihayetinde Vatikan, sadece dinsel bir kurum değildir, dünya zengini bir kurumdur. Deyim uygunsa bir büyük kapitalist tekeldir. Vatikan demek kapitalizm demektir. Kapitalizmin kalesi ABD ise, Kabesi de Vatikandır.
Bu pisliği kalıcı ve köklü biçimde sadece ve sadece toplumsal bir devrim temizler. AKP denen dinci-gerici pislik yuvasını yıkmanın tam zamanıdır. Bu olay sırasında, bir kez daha yakalandığı Haziran Direnişi korku nöbetini gerçeğe dönüştürmenin tam zamanıdır.