Yağma, soygun, rant ve savaş bütçesi

İşçi ve emekçilerin vergileriyle oluşan devlet bütçesi sermaye iktidarı tarafından yağma, talan, rant, rüşvet, baskı, terör, gericilik ve yayılmacı savaşlar için kullanılmaktadır. Bir yandan sermayeye kaynak aktarılırken, gerici-faşist iktidarı ayakta tutabilmek için de baskı ve terör aygıtları tahkim edilmektedir.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 01 Kasım 2020
  • 21:06

Yeni bütçe tasarısı geçtiğimiz günlerde meclise sunuldu. Meclisteki tartışmaların sarayda hazırlanan bütçede bir değişikliğe yol açmayacağı biliniyor. Zira AKP-MHP oylarıyla meclise sunulan her tasarı tartışmasız geçiriliyor. Yeri geldiğinde meclise sunulmasına bile gerek duyulmadan kanun hükmünde kararnameler bir gecede çıkarılıyor.

Hazırlanan bütçe tasarısına bakıldığında, tek adam rejiminin iktidarını kalıcılaştırma, rüşvet, talan, savaş ve baskıyı artıracak şekilde kurumları tahkim etmek hedefiyle harekete ettiği görülüyor. 

Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 2021-2023 dönemini kapsayan Orta Vadeli Mali Plan’ın (OVMP) Resmî Gazete’de yayınlanmasıyla, bakanlık ve kurumların bütçeden alacakları paylar da netleşti. Birçok bakanlığın bütçesi azaltılırken Eğitim, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Millî Savunma Bakanlığı ve Diyanet İşleri’nin bütçesi artırıldı.

Emekçiler sağlık hakkına ulaşmakta güçlük çekerken, koronavirüs salgınıyla birlikte bu sorun iyice derinleşti. “Paran kadar sağlık” denilerek emekçiler ölüme terk edilirken, özel hastanelere aktarılan kaynaklarla sağlık sektörü rant alanına çevrildi. Devlet bütçesinden şehir hastanelerin ödenen kira ve hizmet bedeli 8 ayda 5 milyar 133 milyon liraya ulaştı. Bu ödemeler, şehir hastanelerinin ülke kaynaklarını kara delik gibi yuttuğunu gösteriyor.

Bütçeden eğitime ayrılan payın artması da, nitelikli ve ulaşılabilir eğitim için değil özel okullara daha fazla kaynak aktarmak içindir. Sağlık Bakanının özel hastane sahibi olması gibi gibi Eğitim Bakanının da özel okul sahibi olması, aktarılacak kaynağın kimlere hizmet edeceğini ortaya koymaktadır. Salgındaki tırmanmaya rağmen uzaktan eğitim masrafından kaçınan rejim, yüz yüze eğitimi başlatarak öğretmenleri, öğrencileri, velileri salgınla baş başa bırakmıştır. Özel okul sahipleri ise vergi indirimi ve bütçeden aktarılan kaynaklarla sermayesine sermaye katmıştır. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un 2002 yılında 10 bin liraya kurduğu Maya Okulları, sermayesini 18 yılda 15 milyon liraya çıkarmıştır.

Kölelik demek olan yeni çalışma rejimini kalıcılaştırmak için adımlar atan ve emekçileri açlığa mahkum eden AKP iktidarı, öte yandan olası bir seçimde emekçilere rüşvet dağıtabilmek için Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının bütçesini artırmıştır.

Milli Savunma ve İçişleri Bakanlıkları ise gerici-faşist iktidarın ayakta kalmasını sağlayan en önemli dayanaklarıdır. Düzene muhalif güçleri bastıracak kolluk kuvvetlerinin finansmanı için, ülke içi ve dışı operasyonlar için bütçeden ayrılan pay sürekli büyümektedir. 

Dinci-faşist rejim gerici ideolojisini yayabilmek için Diyanet İşleri Başkanlığına para musluğunu sürekli açık tutmaktadır. Sekiz bakanlığı geride bırakan Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesi yüzde 34 artırılarak 10.5 milyar liraya çıkarılmıştır. Ayrıca en çok ek ödenek alan kurumdur. Bütçenin yanı sıra, 2020-2022 yılları için toplam 37 milyar TL ek ödenek öngörülmektedir.

İşçi ve emekçilerin vergileriyle oluşan devlet bütçesi sermaye iktidarı tarafından yağma, talan, rant, rüşvet, baskı, terör, gericilik ve yayılmacı savaşlar için kullanılmaktadır. Bir yandan sermayeye kaynak aktarılırken, gerici-faşist iktidarı ayakta tutabilmek için de baskı ve terör aygıtları tahkim edilmektedir.