“Organize suç örgütü” şefi Sedat Peker’in ifşaat/itiraf videolar serisinin gündeme girmesiyle birlikte “üstüne çökmüşler” lafı çok duyulmaya başladı. Bu deyim mafya jargonunda şiddet ya da tehditle birilerinin malının/mülkünün gasp edildiğini anlatmak için kullanılıyor.
Perinçekçi dalkavukların desteklediği AKP-MHP rejimi, mafyatik yöntemleri devletin gücüne dayanarak pervasız bir şekilde kullandı, kullanıyor. Holding, şirket ya da kişileri bir aparat olarak kullanan rejim, büyük servetlerin “üzerine çökmüş”, bu yöntemle haddi-hesabı bilinmeyen servetlere el koymuştur. Ortaya serilen pislik, dinci-faşist koalisyonun tam bir “üstüne çökme” rejimi haline geldiğini gözler önüne seriyor.
Bu mafyatik rejimin gözdelerinden biri olan Demirören Holding’in “üstüne çökme” işlerinde aparat olarak kullanıldığı, önceki ifşaatlarda dile getirilmişti. AKP şefinin medyayı ele geçirmek için kullandığı aparatlardan birinin Demirören Holding olduğu önceden de biliniyordu. Doğan medyayı “kelepir” fiyatına ele geçiren bu holdingin Ziraat Bankası’ndan aldığı 750 milyon dolarlık banka kredisinin de “üstüne çöktüğü” anlaşılıyor.
S. Peker son Twitter’daki son paylaşımlarında konuyla ilgili şu ifadeleri yazdı:
“Pambıkören (Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım Demirören) seni unuttum zannetme. Pazar günü seni Oyak dosyasıyla oyacağım. İşin koordinatörü Berat Albayrak’ı da misafir olarak alacağım. Berat Albayrak da pazar günü misafirimiz olacak. ALLAH’a yemin olsun sizi mahvedeceğim. Ben ajanım he?”
“Pambıkören, Kemer Country’deki arsayı Esat Edin’den önce 5 milyon dolar borçlandırıp, sonra hacız getirip 12 milyon dolara aldın, çöktün. 12 milyon dolarlık arsayı sadık soylu vasıtasıyla imar çıkartarak Ziraat Bankası’ndan aldığın 750 milyon dolara karşılık teminat olarak verdin.”
“OYAK’ın yönetimini fetö bahanesiyle nasıl değiştirdiniz? Total gibi birçok kurumu fahiş fiyatla OYAK’a nasıl çaktınız? Din elden gidiyor, vatan elden gidiyor, arkada OYAK’ın içini boşalt. Namusunuz yok lan sizin.”
S. Peker’in devam edeceğini söylediği ifşa ve iddiaları, saray rejiminin Demirören Holding’i birçok kirli işte aparat olarak kullandığını gözler önüne seriyor. “Üstüne çökme” işlerinde aktif olduğu görülen bu holding ile saray arasındaki kirli ilişkinin içeriği hakkında da fikir veriyor.
İfşa edilenler, bazılarına göre gerçeğin ancak %10’una tekabül ediyor; sermayenin, mafyatik saray rejiminin ve organize suç örgütlerinin nasıl iç içe geçtiğini, bir tür aynı bedenin farklı uzuvları haline geldiğini gözler önüne seriyor.
Emekçiler çürüyen kapitalizm, çeteleşen devlet, mafyalaşan saray rejimi gerçeği ile karşı karşıya bulunuyor. Artık esas mesele emekçilerin bilinçli, örgütlü, meşru-militan mücadelesinin geliştirilmesi ve bu kokuşmuş rejimin yıkılıp tarihin çöplüğüne atılmasında düğümleniyor.