Türkiye kapitalizminin krizinin derinleştiği son bir yılda, döviz kurları ve kredi faizlerindeki artışın da etkisiyle şirketler, devlet ve bankalar borç-faiz bataklığına sürüklendi. Artan faiz giderleri ve borçlar, finansal alanda yeni bir çöküşe doğru yol alındığına işaret ederken, sermaye ve iktidardaki AKP-MHP koalisyonu bu gidişata sözde “çözüm” arayışında.
Sermaye iktidarının çözüm yollarının başında işçi sınıfı ve emekçilerden daha fazla kesinti yapmak, sömürüyü ağırlaştırmak, iş gücünü ucuzlatmak, haklarını gasp etmek geliyor. Kıdem tazminatı fonu oluşturulması, BES fonu, emeklilik gibi başlıklarda sosyal yıkım saldırılarının gündeme gelmesi bu çabanın dışa vurumu olmuş durumda.
Sermaye devletinin finans alanında kabaran faturasına kaynak arayışlarının esaslı bir yönünü de emperyalist finans tekellerinden para ve yeni borç dilenme oluşturuyor. Bu asalak sermayedarların, halihazırda biriken borçların alacaklıları olması ve faiz giderlerinin büyük bölümünü yutması, AKP-MHP koalisyonunun “yerli”, “milli”, “bağımsızlık” gibi söylemlerinin demagojiden ibaret olduğunu dışa vuruyor. Söylemleri öne sürenlerin efendilerinden yeni borçlanma arayışları ise emperyalizme bağımlılığın daha da pekiştirilmek istendiğini gözler önüne seriyor.
Cumhuriyet’ten Emre Deveci’nin haberine göre, yurttaşlar ve şirketlerin bankalara; bankaların mudilere, Merkez Bankası’na (TCMB) ve yabancı bankalara; devletin de borçlandığı kurumlara ödediği faizlerdeki artışlar şu şekilde:
Ücretleri ve kârları yuttu
TCMB verilerine göre geçen sene Mayıs ayında ortalama yüzde 18 seviyelerinde olan bankaların tüketici kredisi faizleri, 24 Mayıs 2019 itibarıyla yüzde 29’a dayandı. Kredi faizleri artınca yurttaşların ücretleri ve şirketlerin kârları faize gitti. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, yurttaşların ve kurumların bankalara ödediği toplam kredi faizleri 2019’un ilk dört ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 36,2 artarak 78,7 milyar TL’den 107,2 milyar TL’ye yükseldi.
İstanbul Sanayi Odası (İSO) verilerine göre, Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşunun toplam finansman giderleri 2018’de bir önceki seneye göre yüzde 172 artarak 35,1 milyar TL’den 95,8 milyar TL’ye çıkarken, her 100 TL’lik faaliyet kârının 88,9 TL’si borç geri ödemelerine gitti.
Bankaların giderleri sıçradı
Yurttaşlar ve şirketler bankaların uyguladığı yüksek kredi faizlerinden şikâyet etse de, bankaların da faiz giderleri hızla artıyor. BDDK verilerine göre, bankaların toplam faiz giderleri 2019’un ilk dört ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 68,7 artarak 54,1 milyar TL’den 91,4 milyar TL’ye yükseldi. Aynı dönemde bankaların toplam faiz gelirleri ise yüzde 44,7 artarak 96,3 milyar TL’den 139,4 milyar TL’ye yükseldi. Böylece bankaların faiz gelirlerindeki artış, faiz giderlerindeki artışın çok gerisinde kaldı.
Bankaların en büyük fonlama kaynağı olan mevduat için ödediği toplam faiz de yüzde 67,6 artarak 37,2 milyar TL’den 62,4 milyar TL’ye yükseldi. Yatırım yapmak yerine parayı mevduata ya da dövize yatırmak daha cazip hale geldi.
Bankaların, ağırlıkla yurtdışındaki bankalardan aldığı kredilere ödediği faizler yüzde 70,9 artarak 5,8 milyar TL’den 9,9 milyar TL’ye, TCMB’ye ödediği faiz de yüzde 197,7 artarak 2,1 milyar TL’den 6.2 milyar TL’ye ulaştı.
Bankaların net faiz gelirleri söz konusu dönemde 500 milyon TL azalarak 34,1 milyar TL’ye geriledi. Çünkü faiz ve kurdaki sıçramayla birlikte kredi borçlarını geri ödeyemeyenler artınca bankaların takipteki krediler için ayırdığı karşılıklar da 7,5 milyar TL’den 13,9 milyar TL’ye yükseldi.
Net faiz gelirleri düşen bankaların kârı da düştü. Ocak-Nisan döneminde bankaların net kârı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14 azalarak 16 milyar 166 milyon TL oldu. Dolar bazındaki düşüş çok daha sert oldu. Geçen sene Ocak-Mart döneminde 4 milyar 670 milyon dolar kâr açıklayan bankacılık sektörü, bu sene aynı dönemde 2 milyar 719 milyon dolar kâr açıkladı. Düşüş yüzde 41,7 oldu.
Bütçede delik büyüdü
Merkezi yönetim faiz giderleri 2019’un ilk dört ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 51,4 artarak 25,3 milyar TL’den 38,4 milyar TL’ye yükseldi. Dış borç faiz giderleri aynı dönemde yüzde 53,8 artarak 6,2 milyar TL’den 9,6 milyar TL’ye yükseldi. Geçen yıl Ocak-Nisan döneminde 23,2 milyar TL olan bütçe açığının bu yılın aynı döneminde 54,5 milyar TL’ye fırlamasında faiz giderlerindeki bu artış da etkili oldu.