TMMOB deprem tespit ve değerlendirme raporu

TMMOB 6 Şubat depremlerinin ardından depremden etkilenen 10 ildeki incelemeleri sonrası “TMMOB deprem tespit ve değerlendirme raporu” hazırlayarak kamuoyuna sundu.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 24 Şubat 2023
  • 14:30

TMMOB 6 Şubat depremlerinin ardından depremden etkilenen 10 ildeki incelemeleri sonrası “TMMOB deprem tespit ve değerlendirme raporu” hazırlayarak kamuoyuna sundu.

23 Şubat tarihinde yayınlanan raporda “Giriş”, “Deprem sonrası acil müdahale süreçleri”, “Kentsel alanlarda planlama kararlar, yapısal hasarlar ve kayıplar”, “Kamu yapılarında yapısal hasarlar kamusal hizmetler ulaşım ve altyapı sorunları”, “Kültür varlıkları, kentsel ve kırsal miras”, “Göç, toplumsal yaşam ve ekonomik faaliyetler”, “Deprem bölgesinde mesleki faaliyet ve mimarlar odası yapıları”, “Sonuç ve değerlendirmeler” bölümleri yer aldı.

Raporda TÜİK verileri şöyle aktarıldı:

“Türkiye İstatistik Kurumu verilerine 6 göre; depremlerin etkili olduğu Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa illerinde yurttaşların ikamet ettikleri konutların bulunduğu toplam 3.478.575 binanın, %51,14’ü 2001 ve sonrasında, %27,56’sı 1981 2000 yılları arasında, %9,96’sı 1980 ve öncesinde inşa edilmiştir. Yapıların %11,33’ünün inşa edildiği tarih bilinmemektedir.”

Deprem sonrası devlet yok

Deprem sonrası depremzedelerden en çok “nerede bu devlet” haykırışı duyuldu. Raporda deprem sonrası devletin olmadığı şöyle ifade edildi:

“Yaşanan depremlerin ardından bölgede etkilenen yerleşim alanlarının tamamında;

• arama kurtarma

• beslenme, barınma ve sağlık hizmetleri

• hasar tespit

• enkaz kaldırma

çalışmalarında gecikme yaşandığı bilinmektedir. Afet sonrası acil müdahale ve ardından yürütülmesi gereken iyileştirme süreçlerinin; görevli kurumlar arası koordinasyon ve planlama eksikliği nedeniyle yeterli düzeyde gerçekleştirilemediği ve kayıpların arttığı gözlemlenmiştir.

Depremden etkilenen illerde İçişleri Bakanlığı tarafından Koordinatör Valiler görevlendirilmiştir.

Ancak bu görevlendirmelerin, afet sonrası çalışmalarda yetki, görev ve sorumluluk karmaşasına neden olduğu görülmüştür.”

Raporun “Sonuç ve değerlendirmeler” kısmı Yeni imar düzeni, Yapı üretim ve denetim süreci, İmar affı, Mesleki uzmanlık ve meslek odaları, Afetleri mimarlık ve kentleşme başlıkları altında sunulmuştur. Rant politikalarının eleştirildiği raporda “Yeni imar düzeni” başlığıyla şunlar ifade edildi:

“Kentsel alanlar sermaye üretim aracı olarak belirlenmiş; yeniden yapılanma dinamiklerine uygun olarak kentsel rantı kamu yararı önceliğinin yerine alan merkezi ve yerel yönetim politikaları egemen olmuş, tüm kentsel ve kırsal alanlarda yapılaşmanın önünü açacak yasal düzenlemeler getirilmiştir.”

“Barınma ve yaşam hakkı” en temel haktır

Yapı üretim ve denetim süreci üzerine değerlendirmede yaşam ve barınma hakkı temelinde şunlar belirtildi:

“En temel hak olan sağlıklı bir çevrede yaşam ve barınma hakkı; her yönüyle sermaye ve tüketim odaklı politikaların bileşeni haline getirilen “planlama ve mimarlık” uygulamaları nedeniyle neredeyse olanaksız hale gelmiştir.”

İmar affının tekrar devreye sokulması üzerine şunlar belirtildi:

“2022 yılı Ekim ayında TBMM’ne sunulan yeni “İmar Affı” yoluyla; toplumun sağlığını ve can güvenliğini tehlikeye atan kentsel gelişmelere yol açacak, doğa olaylarının afete dönüşerek pek çok insanın hayatını kaybetmesine neden olacak popülist uygulamaların yeniden ve sınırsız bir şekilde yürürlüğe sokulmak istendiği bilinmektedir.”

Meslek odalarının sürece dahil edilmemesinin sonuçlarına işaret edilen raporda “kentsel alanlarda yaşanan yapısal hasarların başlıca nedenleri geçmişte yaşanan deprem hasarlarına benzer biçimde” olduğu ifade edilmiştir.

Özetle vazgeçilmesi gereken uygulamalar olarak şunlar vurgulandı:

“• Afet verileri dikkate alınmaksızın yapılan imar planları ve plan tadilatları,

• İmar affı yoluyla kaçak yapılaşmanın teşvik edilmesi, imar kurallarına aykırı proje ve uygulamalar, kaçak yapılar

• Tarım arazilerinin ve taşıma kapasitesi düşük zeminlerin yapılaşmaya açılması,

• Nitelikli mimarlık, mühendislik ve planlama hizmetlerinin yapı üretim ve denetim sürecinden dışlanması,

• Mesleki uzmanlık alanlarında teknik eleman yetersizliği ve denetim eksikliği,

• Yapı-zemin ilişkisinin kurulamaması, yapının yüküne uygun olmayan zeminlerde inşaat yapılması,

• Yüksek katlı yapılarla yapı yükünün artırılarak zemin-yapı ilişkisinin bozulması, • Zemin sıvılaşması,

• Uygun temel seçimi yapılmamasından kaynaklanan hasarlar,

• Sismik yükleri dikkate almayan mimari ve taşıyıcı sistem tasarımlarının yapılması,

• Hatalı malzeme seçimi, işçilik ve uygulamalar,

• Düşük beton kalitesi,

• Düz donatı kullanımı ve yetersiz donatı sayısı,

• Gereken önlemler alınmadan asmolen ve kirişsiz döşemelerin kullanılması,

• Kullanım sürecinde yapılan müdahalelerden oluşan hasarlar,

• Yapıların giriş-zemin katlarında yer alan ticari fonksiyonlar (market, galeri, ofis vb işlevler) nedeniyle yapılan tadilatlar, geniş açıklıklar, asma katlar ve farklı kat yükseklikleri nedeniyle yumuşak kat ve kısa kolon etkisinin oluşması,

• Bitişik yapı düzeninde gerekli düzenlemelerin yapılmaması nedeniyle çekiçleme etkisinin ortaya çıkması”

Deprem sonrası iyileşme süreçlerinde dikkat edilmesi gerekenlerin şunlar olduğu ifade edildi:

“• Mimarlar Odası, TMMOB’ye bağlı ilgili meslek Odaları ile yerel ve merkezi idarelerin; bölgeye yönelik inceleme ve çalışmalarını işbirliği ve koordinasyon içinde sürdürmesinin sağlanması,

• Bölgede yaşanan olumsuzluklar ve deneyimler dikkate alınarak afet yönetimi ve koordinasyonunun nitelikli hale getirilmesi,

• Geçmişte yaşanmış olan tüm afetlerin deneyim ve birikiminin, ilgili kuruluşların kurumsal hafızasının gelecek nesillere aktarılması için çalışmalar yürütülmesi,

• Kırsal alanda ve köy yerleşmelerinde bulunan geleneksel yapıların ve toplumsal yaşamın korunması için gereken önlemlerin alınması,

• Bölgede toplumsal, sosyal yaşamın ve ekonomik faaliyetlerin sürdürülmesi için önlem alınması,

• Bölgede yer alan doğal çevrenin, Hatay Milleyha Kuş Cenneti ve çevresi başta olmak üzere, yıkılan yapıların yıkıntı ve atıklarından korunması.”

Raporun tamamı:

file:///C:/Users/PC/Downloads/MO06022023DEPREMTESPIT.pdf