Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) “Barış için Akademisyenler: Güncel Durum” başlığı ile rapor yayınladı.
Bugün yayınlanan raporda kamuoyunda “Barış Bildirisi” olarak bilinen “Bu suça ortak olmayacağız!” başlıklı bildirinin 2210 akademisyen tarafından imzalandığı hatırlatıldı. Bildiriyi imzaladığı için akademisyenlerin mesnetsiz suçlamalara maruz kaldığını, ağır ceza mahkemelerinde yargılandıklarını ve nihayetinde hapis cezalarına çarptırılarak devlet organları eliyle adaletsizliğe uğratıldıkları ve haklarının ihlal edildiği ifade edildi. Rapor, bir yıl önce, 26 Temmuz 2019 tarihinde Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) bildirinin özgürlük kapsamında olduğuna hükmettiğini ancak aradan geçen bir yılda hak ihlallerinin durmadığını ve gerekli adımların atılmadığını bildirildi.
OHAL Komisyonu kararlarının %88'i ret
Barış İçin Akademisyenlere (BAK) yönelik hak gasplarının sıralandığı raporda 70 akademisyenin gözaltına alındığı ve 4 akademisyenin tutuklandığı, OHAL kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerle 406 imzacı akademisyenin kamu görevinden ihraç edildiği, 89 akademisyenin başka yöntemlerle işten çıkarıldığı, 72 akademisyenin istifaya ve 27 akademisyenin emekliliğe zorlandığı, 822 akademisyene Terörle Mücadele Kanunu’nun 7/2. maddesinde düzenlenen “terör örgütü propagandası yapma” suçlamasıyla Ağır Ceza Mahkemeleri’nde dava açıldığı bilgisi paylaşıldı.
Raporda “OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu AYM kararını ve birinci derece mahkemelerin verdiği çok sayıda beraat kararını görmezden gelmeye devam etmektedir” denildi. Raporda komisyonun 3 Temmuz 2020 tarihli duyurusuna göre, başta KHK ile ihraç işlemlerine itirazlar olmak üzere, komisyona toplam 126.300 başvuru yapıldığı ve duyuru tarihi itibariyle komisyonun bu başvurulardan 108.200’ü hakkında karar verdiği belirtildi. Verilen kararlarda kabul oranının %11,3 olduğuna dikkat çekilerek ret oranının %88,7 olduğu açıklandı.
Raporda ayrıca Barış İçin Akademisyenlere yönelik ceza davalarının seyrinin AYM kararıyla birlikte değişmiş ve birinci derece mahkemelerde süren yargılamalarda beraat kararıyla sonuçlanmaya başlandığı ifade edildi. “Toplam 57 ayrı mahkemede açılmış olan 822 davanın en az 622’si AYM kararını takip eden bir yıl içinde peyderpey sonuçlanmış ve sonuçlanan davaların tümünde beraat kararı verilmiştir” denildi.
Pasaport tahditleri kolluk kuvvetlerinin iradesinde
OHAL döneminde kanun hükmünde kararnamelerle kamu görevinden ihraç edilen Barış İçin Akademisyenlerin halen maruz kaldıkları ihlallerden bir diğerinin pasaport tahditleri olduğunun belirtildiği raporda “24 Ekim 2019 tarihinde Pasaport Kanunu’nda yapılan değişiklik, OHAL döneminde kamu görevinden ihraç edilmiş olanların pasaport alabilmesine imkan tanımış ise de, gerek yapılan düzenlemenin mantığı, gerekse uygulama prosedürü nedeniyle, seyahat özgürlüğüne getirilmiş olan keyfi kısıtlamanın bütünüyle sona erdiğini söylemek mümkün değildir” denildi. Yapılan düzenlemenin, seyahat özgürlüğüne getirilen keyfi kısıtlamaların kaldırılmasını “idarenin takdirine ve daha özel olarak kolluk birimlerinin değerlendirmesine” tabi kıldığı belirtildi. Söz konusu düzenlemenin Anayasa’ya ve uluslararası sözleşmelere açıkça aykırı olduğu belirtilerek “Bu nedenle, Pasaport Kanunu’nun Ek 7. maddesi bir an önce değiştirilmeli ve kanunda yazılı şartları taşıyan herkesin, kolluk birimlerinden görüş sorulmaksızın pasaport alabilmesi sağlanmalıdır” denildi.
“Hak ihlalleri sonlandırılsın”
Raporda “Türkiye Cumhuriyeti’nin “hukuk devleti” olma iddiası temelinde, daha fazla gecikmeden yapılması gerekenler asgari olarak şunlardır” denilerek bir dizi adım sıralandı.
-Yerel mahkemelerde hala süren davalarda yeni duruşma yapılmaksızın derhal dosya üzerinden beraat kararı verilmelidir.
-OHAL döneminde kanun hükmünde kararnamelerle (KHK) kamu görevinden ihraç edilen toplam 406 imzacı akademisyenin tamamı, hiçbir ayrım yapılmaksızın ve geriye dönük olarak tüm haklarıyla birlikte göreve iade edilmelidir. Bu akademisyenlerin eski kurumlarında göreve başlamaları sağlanmalı, ihraç sürecinde yaşananlardan dolayı aynı kuruma dönmek istemeyenler için Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından tercih yapma imkânı sunulmalıdır.
-İhraç edildiği sırada Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı (ÖYP) kapsamında olan veya Yükseköğretim Kanunu’nun 50/d maddesi uyarınca süreli kadroyla istihdam edilmiş bulunan araştırma görevlilerinin göreve iadesinde hak kayıplarını engelleyecek düzenlemeler yapılmalıdır.
-İmzacı akademisyenlerin pasaport tahditleri derhal ve koşulsuz olarak kaldırılmalıdır.
-KHK dışındaki yollarla işten çıkarılan (sözleşmesi yenilenmeyen veya feshedilen), ayrıca gördükleri baskı nedeniyle istifa etmek ya da emekliye ayrılmak zorunda kalan imzacı akademisyenlerin üniversiteye geri dönmeleri için gerekli koşullar YÖK tarafından ivedilikle sağlanmalıdır.
-Barış İçin Akademisyenler bildirisini imzaladığı sırada Türkiye’de herhangi bir kurumda istihdam edilmeksizin lisansüstü öğrenimine devam eden ya da lisansüstü derecesine sahip akademisyenlere yönelik olarak “güvenlik soruşturması” adı altında icra edilen “kara liste” uygulamasına son verilmelidir.
Raporda son olarak “Barış İçin Akademisyenlere yönelik ihlallerin sonlandırılması ve sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırılması için atılması gereken adımlar, sadece ihlale maruz kalan kişilerin tazmini açısından değil, fakat Türkiye’de ifade özgürlüğünün ve daha özel olarak akademik özgürlüğün yeniden tesisi açısından da kritik önemdedir” denilerek Türkiye İnsan Hakları Vakfı adına söz konusu adımların ivedilikle atılması konusunda yetkililer sorumlu davranmaya çağrıldı.