İstanbul Kadıköy’de bulunan Fenerbahçe Adası’ndaki Kalamış Yelken Kulübü’nün de bulunduğu 3 dönümlük denize sıfır arazi özelleştirme kapsamına alınarak, ranta alanına dönüştürülüyor. Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazete’de 21 Mayıs’ta yayınlanan özelleştirme kararına karşı Fenerbahçe-Kalamış Dayanışması öncülüğünde başlatılan direniş ise sürüyor. Kadir Güney’in Mezopotamya Ajansı’nda yer alan haberine göre Bu kapsamda her gün 17.00 ila 21.00 saatleri arasında Kalamış Parkı’na gelen dayanışma gönüllüleri, stant açarak halkı bilgilendiriyor.
Öte yandan 2011 yılındaki özelleştirme denemesine karşı 32 yurttaş tarafından imar planının iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yapılan başvuru hala karara bağlanmadı. Bölgenin önemine değinen direnişteki gönüllüler, mücadelelerine destek istedi.
Rant 80’lere uzanıyor
Dayanışma gönüllülerinden Hakan Hopanoğlu, Kalamış’ın Kadıköy’de yaşayanların nefes aldığı bölgelerden biri olduğunu belirtti. Arazinin rant hikayesinin 80’li yıllara kadar uzandığını aktaran Hopanoğlu, Özelleştirme Dairesi’nin 2011 yılında alanı genişletilerek, özelleştirme hamlesine karşı yurttaşların açtığı davanın hala sürdüğünü anımsattı. Parkın 21 Mayıs’ta Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile özelleştirme kapsamına alındığını vurgulayan Hopanoğlu, proje için ihale katılım sürecinin 21 Eylül’de sona ereceğine dikkat çekti.
Kalamış halkın
Bölgedeki halkı dayanışmaya destek vermeye çağıran Hopanoğlu, “Bundan sonrası için bir kayıp vermek istemiyoruz. ‘Fenerbahçe- Kalamış sahili, kıyıları halkındır’ diyoruz. Satılamaz ya da özelleştirilemez. Biz buralardan vazgeçmeyeceğiz. Bunu bütün devlet yetkililerinin bilmesi gerekiyor. Bunun için de tepkimizi ortak bir şekilde ortaya koymamız gerekiyor” diye belirtti.
Doğa kurban ediliyor
Erhan Göksal da, halkın nefes aldığı alanların bir bir betonlaştırıldığını ifade ederek, doğanın ranta kurban edildiğini söyledi. AKP’nin “Yeşili seviyoruz” sözlerini hatırlatan Göksal, “Yeşilin tonları var. Dolarda da yeşil var, doğada da” ifadelerini kullandı. Kalamış Parkı’nda her gün dayanışma üyelerinin masa kurarak, halka proje hakkında bilgi verdiğini söyleyen Göksal, şöyle dedi: “Bize bırakılan mirası aktarabilmek amacıyla direniyoruz. Sonuna kadar burayı savunmak istiyoruz. Düşünün ki var olan devlet mekanizmasına karşı ormanını, parkını savunmaya çalışan bir halk var. Mekanizma ters işliyor. Tekil olan ekoloji direnişlerinden çıkan sesleri birleştirmemiz gerekiyor.”
Tehlikelerle dolu
Bir diğer dayanışma gönüllüsü İbrahim Ateş ise, yıllardır yaşanan değişim ve kirlenme nedeniyle sahilden denize girilemez hale geldiğini belirterek, “Devletin yapmak istediği şey yalnız Kalamış ile sınırlı kalmaz. Bu sarı öküzü AKP’ye teslim edersek buradan Caddebostan’a kadar olan bütün yeşil alan ve parklarımız yok olur. Bu proje gerçekleşirse halkın burayı terk etmesi gerekiyor” dedi. Projeyle birlikte başka tehlikelere de dikkat çeken Ateş, şunlara dikkat çekti: “Burası dolgu alan. Buraya gökdelen gibi rezidanslar dikmek demek yarın öbür gün 5 şiddetinde bir depremde yerle bir olması demektir. Bir başka sorun ise zaten deniz müsilaj tehlikesiyle boğuşuyorken nüfusun 2’ye katlanmasıyla kirlilik daha da artacak. Anadolu Yakası’ndaki sahiller tamamen yok edilmiş olacak.”
Ateş, her yerde park ve ağaçların korunması gerektiğini vurgulayarak, “Yurttaşlar yeşile karşı yapılan her hareketin karşısında olmalıdır. Evlerindeki saksı içindeki çiçeğini dahi korumalılar. Çünkü ona da ihtiyacımız var. İstanbul halkının ekoloji ve doğa mücadelelerine sahip çıkması gerekiyor” diye belirtti.