Pandemiye karşı önlem almayan ve fabrikaların sipariş yetiştiremediğinden pişkince övünen AKP-MHP iktidarının eylem, etkinlik, bildiri dağıtımı vb. yasaklarından “ticari” amaçlı faaliyetler muaf tutuldu.
AKP kongrelerinin yapılmasının ardından ilan edilen “tam kapanma” ile amaçlananın 1 Mayıs eylemlerini yasaklamak olduğu ise açık bir şekilde görüldü.
1 Mayıs öncesi polise tam yetki
Tüm eylem ve direnişlere azgınca saldıran iktidar, estirdiği polis terörünün ve işkencenin görüntülenmesini ve topluma yansımasını istemiyor. Bunun için Emniyet Genel Müdürlüğü, ilerici-muhalif kesimleri ve direnenleri hedef alan saldırılarını gizlemek için “genelge” yayınladı. 1 Mayıs’a sayılı günler kala yayınlanan genelge ile eylemler sırasında ses ve görüntü alınması yasaklanırken, kayıt yapan kişilerin engellenmesi ve haklarında adli işlem yapılması kararı verildi.
“Özel hayatın gizliliği” gerekçe gösterilerek yayınlanan genelgede şunlar ifade edildi:
“Tüm vatandaşlarımız açısından özel hayatın gizliliği ve kişisel veri ihlalinin söz konusu olduğu durumlarla, genel kolluk personelimiz sıklıkla karşılaşmaktadır. Bazen görevin yapılmasını engelleyecek boyuta ulaşan bu ihlaller, zaman zaman personelimizin veya vatandaşlarımızın kişilik haklarına veya güvenliğine zarar verir şekilde çeşitli platformlarda yayımlanmaktadır.”
Son günlere İstanbul’daki eylem ve etkinlikleri hedef alan polis saldırıları sırasında onlarca basın emekçisi de gözaltına alınmıştı. Polis, eylemin haberini yapmak için orada bulunan basın emekçilerinin telefon ve kameralarına saldırarak, çembere alıp alıkoyarak ve şiddet uygulayarak çekim yapmasını engellemeye çalışmıştı. Basını hedef alan bu saldırıların gerisinde EGM’nin yayınladığı genelgenin olduğu açık.
Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan genelgenin devamında şu ifadeler yer alıyor:
“Personelimizin görevini ifa ederken ses ve görüntü alınmasına tevessül edecek davranışlara fırsat vermemeleri, eylemin veya durumun niteliğine göre kayıt yapan kişileri engellemeleri, kanuni şartları oluştuğunda adli işlem yapmaları gerektiği hususlarında personelin bilgilendirilmesini rica ederim.”
Başta devrimci, ilerici ve muhalif basını hedef alan bu genelge ile söz, basın ve ifade özgürlüğüne yani bir darbe vurulmuş durumda. Gece yarısı kararnameleri ve genelgelerle yönetilen ülkede bu zorbalığa ve keyfiliğe karşı mücadeleyi büyütmek ise büyük önem taşıyor.