- Pressan'daki temel sorunlar nedir?
İşyerindeki temel sorunlar, özellikle çalışılırken işçilerin başında dakika ile beklemeleri, fazla ürün çıkarmaya zorlamaları yani performans dayatması oluyor. İş olduğu zaman ağır şartlarda çalıştırıyorlar, mesai, baskı, mobbing vb. ama iş olmadığında suçu bizim üzerimize yıkmaya çalışıp, işten atmakla tehdit ediyorlar. Son süreçte sendikal çalışmayı öğrendikleri için iş yerindeki baskı ve mobbing uygulamaları had safhaya ulaştı. İşçileri takip etmeye, sürekli izlemeye, lavabo vb. ihtiyaçlarını dahi kontrol etmeye başladılar.
Tüm bu baskı ve mobbing uygulamalarına gerekçe olarak da “bakın, mesai ücretlerini ödüyoruz, prim veriyoruz daha ne istiyorsunuz” diyerek, kendilerini haklı konumuna getirmeye çalışıyorlar. Oysa ki son süreçte yatan primler, bizim fabrika içindeki örgütlülüğümüz sayesinde gerçekleşti. İşçilerle konuştuk, genel müdürle konuştuk, sorunları anlatarak rahatsızlığımızı dile getirdik. Çünkü, fabrika içinde düşük ücretlere karşı ciddi bir tepki oluşmuştu, bu tepki de bugün içinde bulunduğumuz ekonomik krizle ilgili bir durum. Çoğu insan sıkıntı çekmeye başladı, ben 8-9 senedir Pressan'da çalışıyorum ve kesinlikle 8-9 senedir hiçbir zam yok. Şu an Pressan'da ikramiyesi, primi vb. içinde aldığım ücret 5500 lira, başka bir yerde işe girmiş olsak yine alacağımız maaş aşağı yukarı aynı olacak.
- Pressan'da örgütlenme süreci nasıl şekillendi?
Burada sendikal örgütlenmeye iten etkenlerden biri, daha önce Türk Metal olsun Birleşik Metal olsun bir güvensizlik ortamı oluşturmuş. Bu durum da işçiler üzerinde ciddi bir kötü etki yaratmış. Pressan'ın böyle bir deneyim yaşaması ve örgütlenmenin kırılmış olması diğer işçilerde de bir güvensizlik oluşturmuş. İşçilerin “asla ve asla Pressan'a sendika gelmez, Pressan'dan bir şey olmaz” vb. söylemleri oluyordu.
Aslında bu durum bizi ateşledi. Bizim sendikamız ve örgütlediğimiz arkadaşlarımız “neden olmasın” dedi. Enflasyonun ya da ekonominin getirdiği sorunlar, insanların yaşam şartlarının ağırlaşması vb. iş yerinde seslerin yükselmesine sebep oldu. Biz de örgütlenme çalışmasına başladık. İşçilerle konuşmaya başladık, hiç gelmez dediğimiz arkadaşlar bile gelmeye, konuşmaya, örgütlenmeye başladılar. Süreç bu şekilde ilerlerken, Pressan patronu sendikal örgütlenmenin önüne geçmek için bizi işten attı. Ve işte burada fabrikanın önündeyiz.
- İşten atılma süreci nasıl gelişti, bize anlatır mısın?
İşten atılmamın bahanesi olarak bana işlerin daraldığı gerekçe gösterildi. İş yok vb. söylemlerinin arkasına sığınmaları gerçeği yansıtmıyor. Biliyoruz ki, bizi sendikal faaliyetlerimiz nedeniyle işten çıkardılar. Üye sayılarımızın artması ve olası gelişmelere anlık tepki göstermemiz bizi hedef haline getirmişti. Bu süreçte Bülent Abi ile beni, 19 Mayıs gibi resmî tatil olan bir günde arayarak iş aktiniz fes edildi dediler. Biz de hiçbir şekilde hiçbir şeyi kabul etmeyerek, mücadele edeceğimizi söyledik. Süreç böyle gelişti.
- Bundan sonra ne yapacaksınız?
Biz mücadele yolunu seçtik! Direniş çadırımızı kurduk. Bundan sonraki süreçte hem fabrikanın içinde örgütlenme faaliyetimize devam edeceğiz. Hem de direniş çadırından, tüm işçi emekçilere ve kamuoyuna, haklı ve meşru olan mücadelemizin sesini taşıyacağız. Tüm dostları çadırımıza bekliyoruz.
Kızıl Bayrak / Esenyurt