Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul şubesi, Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) ve Marmara Tutuklu Hükümlü Aileleri ile Dayanışma Derneği (MATUHAY-DER), Silivri Kampüs Hapishanesi’nde yaşanan hak ihlallerine ilişkin raporu ÖHD İstanbul Şubesi’nde düzenlenen basın toplantısıyla kamuoyuna açıkladı.
HDP Milletvekili Züleyha Gülüm de hapishanelerde artan hak ihlalleri ve derinleşen tecride ilişkin bir konuşma yaptı.
ÖHD, ÇHD, İHD, CİSST ve MATUHAY-DER temsilcilerinin Silivri Kampüs Hapishanesi’nde artan hak ihlallerine ilişkin konuşmalarının ardından rapor açıklandı.
Tespit edilen hak ihlalleri
Silivri Kampüs Hapishanesi’nde avukat görüşleriyle tespit edilen hak ihlalleri şöyle sıralandı:
“Silivri 2 Nolu L Tipi Kapalı Hapishanesi
• Silivri 5 Nolu L Tipi Kapalı Hapishanesinden Silivri 2 Nolu L Tipi Hapishanesine 25 mahpusun sevk edildiği;
• Mahpusların 5 Noluda tutulurken kendilerinde bulunan kitaplarının incelemede olduğu gerekçesiyle henüz verilmediği; sözlük dışındaki Kürtçe kitapların, Aram Yayınlarına ait kitapların ve Kürdistan tarihi ile ilgili kitapların kendilerine verilmediği;
• Koğuşların içerisinde kameraların olduğu ve bu kameraların oturma alanını, mutfak kısmını ve tuvalet - banyo kapısını gördüğü; mahpusların bu durumu kabul etmediği; bu sebeple kameranın üzerini örttükleri; kameranın üzerini örttüklerinde ise koğuşa 15-20 infaz koruma memurunun girip kötü muameleye varacak söz ve davranışlarda bulunarak kameranın üzerini açtıkları; bu durumun sürekli tekrar ettiği ve kameranın üstünü her örttüklerinde kendilerine disiplin soruşturması açıldığı;
• Koğuş havalandırmalarının üzerinde tel örgü olduğu;
• Spor faaliyetlerine koğuşun tamamının değil, en fazla 10’ar kişinin çıkmasına izin verildiği;
• Yapılan aramalarda mahpusların eşyalarının ve koğuşların tamamen dağıtıldığı;
• Mahpuslara koğuşlara geldiğinde yatakların zaten yırtık olmasına rağmen kendilerine yatakların yırtık olması gibi nedenlerle disiplin soruşturması açıldığı; halihazırda bütün koğuş hakkında devam eden 2 tane disiplin soruşturması bulunduğu; bazı mahpuslara 1 yıl önceki disiplin soruşturmaları nedeniyle 12 günlük hücre cezası veriliği; bu uygulamalarla mahpusların koşullu salıverilme haklarının ortadan kaldırılmaya çalışıldığı hususları tarafımıza aktarılmıştır.
Silivri 3 Nolu L Tipi Kapalı Hapishanesi
• Mahpuslara “hapishane kimliği” adı altında bir kart verildiği; kartın üstünde mahpusların ismi ile “terör suçlusu” oldukları yazdığı; hapishane idaresinin mahpuslara bu kimliği telefon görüşüne çıkarken, aile görüşüne çıkarken, sayımda, hastane sevkinde, kısaca tüm aşamalarda ibraz etme zorunluluğu olduğunu aktardığı; mahpusların bu durumu kabul etmediği ve bir aydır aile görüşlerine çıkmadıkları bu sebeple mahpuslar hakkında disiplin soruşturması başlatıldığı ve kınama cezası verildiği;
• İdare tarafından telefon görüşmesi yapan mahpuslara ve telefonda görüştükleri kişilere ailesine tekmil verdirme dayatmasında bulunduğu;
• Telefon görüşmelerinde görüşülen kişinin Türkçe bilmemesi durumunda mahpusun bunu önceden idareye bildirmesinin istendiği; eğer konuşmalarda suç teşkil eden bir şey görülürse o mahpusun ve ailesinin Kürtçe iletişime geçmesinin yasaklanacağının söylendiği;
• Koğuş havalandırmalarının üstünün tel örgüler ile kapatıldığı;
• Koğuşlarda kitap kotası uygulandığı ve kişi başı 7 kitaba izin verildiği; kitap kotası dışında elbise kotası da uygulandığı; mahpusların 5 Nolu’daki eşyalarının ise verilmediği hususları tarafımıza aktarılmıştır.
Silivri 5 Nolu L Tipi Kapalı Hapishanesi
• Silivri 5 Nolu L Tipi Kapalı Hapishanesinde, daha önce uygulanmayan kimlik taşıma işlemi, yukarıda anılan sevklerden sonra burada kalan mahpuslara da uygulanmaya başladığı; idare tarafından mahpuslara kimlik taşımadan hiçbir işlem yapılmayacağının iletildiği;
• Koğuş içlerinde kameraların olduğu ve mahpusların bütün yaşam alanlarının izlendiği;
• 1 aydır hapishanede suya erişim sağlamakta zorlanıldığı; günde sadece 1 saat sıcak su verildiği; 20-25 mahpusun kaldığı koğuşlara günde 1 saat sıcak su verilmesi nedeniyle mahpusların ihtiyaçlarını karşılayamadığı; günde 1 saat verilen sıcak suyun da çoğu zaman ya soğuk ya da kesinti yaşanarak aktığı;
• Daha önce açık tutulmayan koridor ışıklarının açık tutulmaya başlandığı; mahpusların ışıktan rahatsız olup uyumakta zorluk çektiği; ışıkları kapatmaya çalıştıklarında ise haklarında disiplin soruşturması açıldığı;
• Tüm bu uygulamaların daha önce olmadığı, son bir ayda yapılan sürgün sevkler sonrası uygulanmaya başlandığı hususları tarafımıza aktarılmıştır.
Silivri 7 Nolu L Tipi Hapishanesi
• Silivri 5 Nolu L Tipi Kapalı Hapishanesinden 7 Nolu L Tipi Kapalı Hapishanesine sevk edilen 61 mahpusun sevk edildiği;
• Mahpusların 5 Nolu’da bulunan 2.000’e yakın kitabına el konulduğu; kitaplar hâlâ mahpuslara verilmediği; koğuşlarda kitap kotası uygulandığı ve kişi başı 7 kitaba izin verildiği; sözlük, dergi ve broşür gibi kaynakların da 7 kitap kotasından sayıldığı;
• Mahpusların saatlerinin, radyolarının, mektuplarının, fotoğraflarının, not defterlerinin ve önceden yazmış oldukları edebi çalışmaları içeren defterlerinin hâlâ kendilerine verilmediği;
• Havalandırmada halay çekilmesi ve türkü söylenmesi nedeniyle bütün siyasi mahpuslara disiplin soruşturması başlatıldığı;
• Koğuşların içerisinde kameraların olduğu ve bu kameraların oturma alanını, mutfak kısmını ve tuvalet - banyo kapısını gördüğü; mahpusların bu durumu kabul etmediği; bu sebeple kameranın üzerini örttükleri; kameranın üzerini örttüklerinde ise koğuşa 15-20 infaz koruma memurunun girip kötü muameleye varacak söz ve davranışlarda bulunarak kameranın üzerini açtıkları; bu durumun sürekli tekrar ettiği ve kameranın üstünü her örttüklerinde kendilerine disiplin soruşturması açıldığı;
• Koğuş havalandırmalarının üstünün tel örgüler ile kapatıldığı;
• Mahpuslardan Şiyar Yıldırım’ın yaşanan hak ihlallerine ilişkin hapishane idaresi ile görüşmeye gittiğinde hapishane müdürü tarafından kendisine “Ben 25 yıldır bu işi yapıyorum bak senin için hapishanede düştü derim, kayboldu derim kimsenin bir itirazı olamaz bu benim bir dilekçeme bakar” şeklinde sözler söylendiği ve ölümle tehdit edildiği,
• Adli mahpuslar ile yan yana koğuşlara konuldukları ve havalandırmaya çıktıklarında sürekli sorun yaşanıldığını,
• Sevk sonrası yerleştirildikleri koğuşların çok pis olduğu, temizlemek için satın almak istedikleri temizlik ürünlerinin 1 ay geçmesine rağmen verilmediği; bu sebeple yeni geldikleri koğuşlarda temizlik yapmakta zorlandıkları ;
• Aileler tarafından mahpuslara getirilen yeni iç çamaşırlarının mahpuslara verilmediği;
• Mahpuslara “hapishane kimliği” adı altında bir kart verildiği; kartın üstünde mahpusların ismi ile “terör suçlusu” oldukları yazdığı; hapishane idaresinin mahpuslara bu kimliği telefon görüşüne çıkarken, aile görüşüne çıkarken, sayımda, hastane sevkinde, kısaca tüm aşamalarda ibraz etme zorunluluğu olduğunu aktardığı; mahpusların bu durumu kabul etmediği ve hiçbir görüşe çıkmadıkları; mahpusları hakkında disiplin soruşturması başlatıldığı; daha sonrasında ise koğuşların kenarına mahpusların fotoğrafları asılarak bundan sonra kimlik istemeyeceğinin söylendiği; buna rağmen özellikle bazı infaz koruma memurlarının mahpuslara tahrik edecek biçimde “nerde kartın, göstermezsen telefonla görüşemezsin” şeklinde sözler söylediği ve her seferinde mahpusların yeniden açıklama yapmak zorunda bırakıldığı;
• Mahpusların revire çıkartılmadığı; doktorun koğuşun mazgalına gelerek mazgaldan mahpusları “tedavi etmeyi” teklif ettiği ve mahpusların bu durumu kabul etmediği;
• Koğuşlarda saat olmadığı; mahpuslara saatlerinin verilmediği; dolayısıyla mahpusların zaman kavramından uzaklaştıkları; günün hangi saati olduğunu bilmedikleri hususları tarafımıza aktarılmıştır.
Silivri Kapalı Hapishanesi
• 3 mahpusun “avukat görüşü var” denilerek avukat görüş odalarına götürüldüğü; burada avukat olmayan ve kendini MİT elemanı olarak tanıtan kişilerle görüşülmeye zorlandığı; bu kimliği belirsiz kişilerin söz konusu mahpuslara “işbirliği ve ajanlık” dayatmasında bulunduğu;
• 14 gün olarak uygulanan karantina sürelerinin 20-25 güne kadar uzatıldığı;
• 24 yıldır hapishanede olan kanser hastası mahpus Soydan Akay’ın 28.10.2021 günü rutin kontrolleri için kampüs içerisindeki hastaneye götürüldüğü; muayene için beklediği alanda 10’a yakın jandarma bulunduğu; kendisine çift kelepçe takıldığı; bekleme sırasında sivil giyimli bir kişi tarafından kendisine saldırıldığı, saldırganın kendisine yumruk atması nedeniyle yere düştüğü; sonrasında muayeneye götürülmüşse de saldırı olayına ilişkin darp raporu alınamadığı; mahpus ve avukatları tarafından suç duyurusunda bulunulduğu; ancak aradan geçen süreye rağmen soruşturma başlatılmadığı;
• Siyasi mahpusların birbirinden uzak hücrelere yerleştirildiği; yan yana hücrelere koyulma taleplerinin ise idare tarafından kabul görmediği;
• Hatice Çırğanış isimli mahpusun tek başına tutulduğu; şehir dışında yaşayan annesinin hasta olması nedeniyle İstanbul’a gelemediği ve mahpusun bu nedenle aile görüşlerine çıkamadığı; bu hapishanede yoğun bir tecrite maruz kaldığı; ailesine yakın bir yere sevk olmak istediği; ancak sevk talebinin bir türlü kabul edilmediği;
• Hücre havalandırmalarının üzerinin tel örgülerle kapatıldığı, taleplere rağmen tel örgülerin kaldırılmadığı;
• Mahpusların kargo ve mektuplarının geç teslim edilip, geç gönderildiği; bazı mektuplara ise el konulduğunu ve kendilerine haber dahi verilmediği; mektupların kayıp muamelesi gördüğü hususları tarafımıza aktarılmıştır.”
Tek tek hak ihlallerinin toplamda karşılığı: İşkence
Silivri Kampüs Hapishanesi’nde gerçekleşen hak ihlalleri tek başına ele alındığında bile işkence olarak nitelenecekken, raporun sonuç bölümünde anlatılanlar toplamda tutsaklara dağa ağır işkence yapıldığını ortaya koyuyor:
“• Öncelikle mahpuslara sevk esnasında çıplak arama yapılmış ve işkence yasağı ihlal edilmiştir. Oysa daha yakın zamanda “çıplak arama” ibaresi yasal düzenlemelerden kaldırılmış ve bir kez daha yasak olduğu hatırlatılmıştır. Buna rağmen çıplak arama uygulamasının yapılması yasaların uygulamayı değiştirmediğini göstermiştir.
• Diğer bir husus; mahpuslara “hapishane kimliği” adı altında bir kart verilmiş ve kartın üstünde mahpusların ismi ile “terör suçlusu” ibaresi yer almasıdır. Hapishane idareleri mahpuslara bu kimliği telefon görüşüne çıkarken, aile görüşüne çıkarken, sayımda, hastane sevkinde, kısaca infazın tüm aşamalarında ibraz etmek zorunda olduklarını aksi halde sayılan hiçbir haktan yararlanamayacaklarını aktarmıştır. Oysa bu durum insanlık onuruna aykırı muameleyi oluşturmaktadır ve tüm temel insan hakları belgelerince yasaklanmaktadır.
• Diğer bir husus mahpusların tutuldukları koğuşlar içerisine mahpusların tüm yaşam alanlarını görecek şekilde kameralar yerleştirilmesidir. Banyo ve tuvalet girişlerini dahi gören kameralar mahpusların özel hayatlarının gizliliği hakkının ihlalidir. Bu sebeple kameraların üstünü örtmeye çalışan mahpuslara disiplin soruşturması açılması hukuka aykırıdır.
• Mahpusların pandemi süresince koğuşları dışında çıkabildikleri tek alan olan havalandırma bölgesinin üstleri tel örgülerle kapatılarak mahpusların dış dünyaya dair görebildiği tek şey olan gökyüzünün görülmesi engellenmiştir. Tel kafes uygulaması da insanlık onuruna aykırı bir uygulama olup işkence yasağının ihlali anlamına gelmektedir.
• Mahpuslardan Soydan Akay hastaneye götürülürken yanında 20 kişiye yakın jandarmanın olmasına rağmen sivil giyimli biri tarafından saldırıya uğramış; Şiyar Yıldırım adlı mahpus ise hapishane müdürü tarafından ölümle tehdit edilmiştir. Yaşam hakkı dahil tüm temel haklarını korumakla yükümlü olan hapishane idarelerinin bu yükümlülüklere aykırı davranması kabul edilemezdir. Derhal görevlerinden uzaklaştırılarak haklarında idari soruşturma açılması gerekmektedir.
• Mahpuslarla kimlerin, ne şekilde görüşebileceği kanunda açıkça yazarken kendisini MİT mensubu olarak tanıtan sivil kişilerin kimlerin onayı ya da talebiyle sadece avukatlara tahsis edilen yerlere gelip mahpusları görüşe zorlaması soruşturulmaya ve açıklanmaya muhtaçtır.
• Son olarak mahpuslara Kürtçe konuştukları için, havalandırmada halay çektikleri için veya telefon görüşmelerinde yaşadıkları hak ihlallerini ailelerine anlattıkları için disiplin soruşturmaları açılmıştır. Kanunların bu şekilde keyfi uygulanmasının bir hukuk devletinde yeri yoktur. Açılan tüm disiplin soruşturmaları hukuka aykırıdır ve mahpusların koşullu salıverilme haklarını etkileyebilecek tüm bu soruşturmaların bir an önce düşürülmesi gerekmektedir.”