Sermaye devletinin “zorbalık şovu”

Bu karanlık duvarların yıkılması, işçi sınıfıyla emekçilerin örgütlü mücadeleyi yükseltmesini bakıyor. Bunun için Cumartesi Annelerinin/İnsanlarının “vazgeçmeme” kararlılığını bütün onurlu emekçiler örnek almalıdır.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 02 Ekim 2023
  • 18:30

Saray rejiminin kolluk kuvvetleri onlarca haftadır Cumartesi Anneleri’ne saldırıp gözaltına alıyor. Devletin öldürüp kaybettiği çocuklarını arayan Anneler ve onlara destek veren sınırlı sayıda kişiyle Galatasaray Meydanı’nda taleplerini dile getirmeleri, polisin kaba şiddetiyle engelleniyor. Geçtiğimiz cumartesi günü eylemin 966. haftasında da kolluk kuvvetlerinin tiksinti verici şiddet gösterisi tekrarlandı.

Hemen her hafta Cumartesi Anneleri/İnsanları İstiklal Caddesi’nde barikat kuran polis tarafından terörize ediliyor. Dinci-faşist rejim Cumartesi Anneleri şahsında topluma göz dağı vermeye çalışıyor. Korku iklimine hapsedip baskılar karşısında sinmiş, sesini çıkartamaz, hakkını arayamaz duruma itmek istiyor. Bunun için “çocuklarının kemiklerini arayan annelere bile saldıracak kadar gözü dönmüş bir rejimden her şey beklenir” algısı yaratarak kitlelerin sokak eylemlerinden uzak durmasını sağlayabileceğini var sayıyor.  

***

966. haftada işkenceci bir polis, Hanife Ana’ya “şov yapma” diyerek sataştı. Onlarca haftadan beri “şiddet şovu” yapanlar, öldürülen oğlunu arayan bir anneye bu şekilde sataşacak kadar gözü dönmüş olduklarını, tam bir utanmazlıkla sergiliyorlar.

Hanife Ana öfkeyle ona gereken yanıtı verdi: “Oğlu öldürülen ben, acı çeken ben, bana şov yapma deme!”

İşkenceci polisin sözleri, Cumartesi Anneleri'nin eylemde ısrardan duyulan rahatsızlığı yansıttığı gibi eyleme duyulan kinin derecesi hakkında da fikir veriyor. Anayasa Mahkemesi, eylem yasağını hak ihlali sayan iki karar almasına rağmen, yasaklama/saldırma tutumunun devam ettirilmesi, emrin yukarıdan geldiğine işaret ediyor. Dolayısıyla AKP-MHP rejiminde üstten emir geldiğinde Anayasa Mahkemesi kararları da "yok hükmünde" sayılıyor.  

***

Net bir faşizan saldırganlıkla Cumartesi Anneleri'nin/İnsanlarının eylemi engellenmeye çalışılıyor. Buna rağmen her hafta Galatasaray Meydanı’na karanfil bırakmaya geliyorlar. 965. haftada olduğu gibi kimi zaman bunu başarıyorlar da. Israrlarıyla sermaye devletinin örmeye çalıştığı korku duvarında son derece mütevazi delikler açıyorlar. Açılan delikler mütevazi olsa bile, ışık sızdırdığı için kokuşmuş rejimin "korku şovları"nı boşa düşürüyor. O polis, bunun hıncıyla Hanife Ana’ya "şov yapma" deme küstahlığını gösteriyor. Bu, kişisel kin kusan bir ruh halinin göstergesi olduğu gibi, Saray rejiminin tepesindeki erkanının hastalıklı ruh halinin de yansımasıdır.

Polisin küstahlığı, korku duvarında açılan mütevazi gediklerin bile onları bu denli sefil duruma düşürdüğünü gösteriyor. Bu, korku salmak için rejimin ördüğü karanlık duvarların kofluğunu da ortaya koyuyor. Bu karanlık duvarların yıkılması, işçi sınıfıyla emekçilerin örgütlü mücadeleyi yükseltmesine bakıyor. Bunun için Cumartesi Anneleri'nin/İnsanlarının “vazgeçmeme” kararlılığını bütün onurlu emekçiler örnek almalıdır.

H. Ortakçı