Avukatların yaşadıkları sorunları ifade eden “Savunmasız yargı” raporu yayınlandı. “Savunmasız yargı” raporu Hafıza Merkezi, Eşit Haklar İçin İzleme Derneği ve Hollanda Helsinki Komitesi olarak yürütülen “Türkiye’de İnsan Hakları Savunucularının Rolü ve Korunmasının Güçlendirilmesi” projesi kapsamında yayınlandı. Avukatların OHAL döneminden önce ve sonra karşı karşıya kaldıkları uygulamaları raporlaştıran DİSK Basın-İş Genel Sekreteri gazeteci Faruk Eren, avukatların uğradığı hak gasplarına dikkat çekti.
Raporun başında, raporun hazırlandığı aşamada, Türkiye’de adil yargılanma hakkının yerine getirilmesi talebiyle açlık grevine başlayan Avukat Ebru Timtik’in açlık grevinin 238. günü olan 27 Ağustos 2020’de hayatını kaybettiği anımsatıldı. Timtik’in ölümünden sonra 2 Eylül 2020 tarihinde Cenevre’de basın açıklaması yapan 8 BM Özel Raportörü ve Keyfi Gözaltı Çalışma Grubu üyelerinin, uzun süreli bir açlık grevi neticesindeki ölümünün tamamıyla önlenebilir olduğunu belirterek, cezaevlerindeki diğer insan hakları savunucularının salıverilmesi çağrısında bulunduğu vurgulandı. Raporda, raporun hazırlandığı aşamada, 60 baro başkanının, hükümetin baroların seçim sistemini değiştirmeye yönelik hazırlıklarına karşı avukatlık mesleğini savunmak amacıyla Ankara’ya yürümeye başladığı da anımsatıldı.
“İki kez Türkiye’deki avukatlara ithaf edildi”
Raporda şunlar ifade edildi:
“Avukatların savunma faaliyetleri sonucu uğradıkları zulme dikkat çekmek amacıyla ilan edilen Uluslararası Tehlike Altındaki Avukatlar Günü, 2012 ve 2019’da Türkiye’deki avukatlara ithaf edildi. Savunma hakkı şu anda, çeşitli mevzuat değişiklikleri, OHAL’in sona ermesinin ardından kullanılmaya devam eden OHAL Kararnameleri, yasaların ve mahkeme kararlarının uygulanmaması ve avukatların hakimler tarafından duruşma salonundan atılması veya heyet tarafından yok sayılması ve savunma beyanlarının içeriğinin suç sayılması gibi birçok uygulama sonucunda önemli ölçüde kısıtlanmış durumda”
Raporda, savunmaya yönelik baskıların yeni olmadığı belirtilerek, 1993’te, Diyarbakır’da yapılan, aralarında Tahir Elçi’nin de bulunduğu 30’a yakın avukatın “terör örgütleriyle bağlantılı oldukları” gerekçesiyle gözaltına alınmasına yönelik operasyon anımsatıldı. Bu operasyon sonunda 23 avukatın ağır işkenceden geçirildiğinin AİHM tarafından tespit edildiği kaydedildi. AKP iktidarında ise savunmaya yönelik baskının arttığı belirtilerek, operasyonlar ve olaylar örnek gösterildi.
Raporda, avukatların, Cumhuriyet davasındaki uygulamalar nedeniyle bir yılı aşkın süre “Adalet Nöbeti” eylemi yaptıkları ve bunun için çok sayıda avukatın soruşturulduğu ve yargılandığı belirtildi. Avukatların bu süreçte 2019’da demokrasi ve adalet talebiyle 24 Ocak Yürüyüşü, Demokrasi Nöbeti, “Demokrasi İçin Dayanışma Nöbetleri” gibi eylemler yaptıkları da anlatıldı. Raporda, baro başkanlarının, baroların bölünmesi ve aynı kentte birden fazla kurulması düzenlemesine karşı 2020’de Ankara’ya yaptıkları yürüyüşlere de özel yer ayrıldı.
Raporun sonuç bölümünde ise şöyle denildi:
“Avukatların temel hak ve yükümlülükleri ulusal ve uluslararası hukukla güvence altında. Bu bakımdan avukatlar, mesleklerini ve savunma stratejilerini icra etmeleri nedeniyle kriminalize edilemez. Soruşturma ve kovuşturmanın çeşitli aşamalarında dava dosyasına
erişiminin engellenmesi, avukatların yargılama sürecinin dışına itilmesi, tutuklu veya hükümlü müvekkilleriyle gizli ve özel görüşme yapma haklarının sınırlandırılması, sorgulamalarda bilgi ve belgelere ulaşmada iddia ve savunmaya eşit davranılmaması, gizli tanık dinleme usulleri gibi adil yargılanma hakkını ihlal eden, savunmanın çalışmalarına yapılan müdahaleler uluslararası sözleşmelere aykırıdır.”