Sağlıkta Dönüşüm Programının yarattığı tahribatlar, en ciddi sınavını pandemiyle birlikte verdi. Resmi rakamlara göre toplam vaka sayısının 2 milyonu aştığı Türkiye’de, pandemiyle beraber sağlık sistemi sorgulanır hale geldi. Sağlık sisteminin, toplumsal sağlık ve sağlık emekçileri üzerindeki etkilerini Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Eş Genel Başkanı Selma Atabey anlattı.
'Toplum ayrıştırıldı'
Mezopotamya Ajansı'nda yer alan habere göre 'Sağlıkta Dönüşüm Programı' ile AKP’nin sağlık kurumlarını ticarethaneye, hastaları müşteriye dönüştürüldüğü bir sistem oluşturmayı amaçladığını ifade eden Atabey, sağlığın sadece hastanelerde yürütülmesi gereken bir mesele gibi topluma empoze edildiğini söyledi. Sağlığın toplumsal olmaktan çıkıp bir meta olarak sermayenin hizmetine sunulduğunu dile getiren Atabey, sağlık emekçileriyle toplumun birbirinden ayrıştırılarak, karşıtlaştırılmaya çalışıldığını belirtti. Atabey, “Kışkırtılmış bir sağlık sistemiyle karşı karşıya kaldık. Sağlık sistemi halk için çözüm üretmekten uzaklaştı. Pandemi ise bu kışkırtılmış sistemin tuzu biberi oldu. Süreç, şeffaf ve sağlıklı yürütülmediği için sağlık alanında çok ciddi sıkıntılar yaşandı, tüm yük sağlık emekçilerine kaldı” ifadelerini kullandı.
'Gerçekten tükeniyoruz'
Sağlık sisteminin ne halka ne de sağlık çalışanlarına sağlık sunamadığını belirten Atabey, çok iş az personel politikasıyla tükendiklerini, personel eksikliğinin tamamlanması gerektiğinin altını çizdi. “Tükeniyoruz, gerçekten tükendik” diyen Atabey, şöyle devam etti:
“Sağlık emekçileri, sağlık personeli arttıkça hizmet artacak ve iş yükü paylaşılan sağlık emekçisi yorulmamış olacak. Son 9 ayda 3 arkadaşımızın intihar etmesinin, çok fazla çalışmak, emeğinin karşılığını alamamak, demoralize olmak gibi bir sürü sorun ve gerekçe sunulabilir. Bu intiharların araştırılmasını istiyoruz. Biz kendimizden doğru neden ve sonuç ilişkilerini kurduk. Önemli olan sistemin bu neden ve sonuç ilişkilerini kurup buna dönük müdahale etmesi. Ama maalesef diğer konularda olduğu gibi bu konuda da kulakları tıkalı.”
Sistem şifa dağıtmıyor
Toplumsal sağlığı esas alan çalışma yürüttüklerini ifade eden Atabey, bir yandan da ekonomik, özlük ve sosyal haklarını savunduklarını dile getirdi. Şifa dağıtmayan bir sistemde 11 aydır sağlık hizmeti vermeye çalıştıklarını söyleyen Atabey, “Hem hastalara yetişmeye çalışıyoruz hem insanlar ölmesin diye çaba sarf ederken, bir yandan kendi emeğimizi, haklarımızı arayan bir noktada durduk. Bu süreç içerisinde 24 bini aşkın insanımız ve Kovid-19 ile mücadele eden 340 arkadaşımız yaşamını yitirdi, 120 binin üzerinde sağlık çalışanı koronaya yakalandı” dedi.
Sürecin en başından beri alınmayan önlemlere işaret eden ve itirazlarını yükselten sağlık emekçilerinin, bu süreçte birçok özlük ve sağlık hakkından edildiğini ifade eden Atabey, Ocak ayı boyunca sürecek 4 haftalık bir program hazırladıklarını, duyulmayan seslerini “Maskeler konuşuyor” ile duyurmaya çalışacaklarını sözlerine ekledi.
'Sözümüzü söylemeye devam edeceğiz'
Pandemi sürecinde Sağlık Bakanlığı’na birlikte çalışılması konusunda defalarca çağrı yaptıklarını ancak bu çağrıların yerini bulmadığını belirten Atabey, “Aşı sürecinde de biz tekrar bu çağrıyı yeniledik. Çünkü bir salgını sadece tek adam rejimiyle siz yürütemezsiniz. Bunu toplumla birlikte toplumsallaştırdığınız sürece bu alanları arındırabilirsiniz dedik. Maalesef bildikleri yöntemle yürütmeye devam ediyorlar. Biz sözümüzü söylemeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
'Toplumsal mücadele olmalı'
Var olan sağlık sistemine devletler arasında kurulan kapitalist sistemin önüne geçecek setler kurulmadığı takdirde, başka salgınların da yaşanacağı uyarısında bulunan Atabey, şunları söyledi: “O yüzden mücadeleyi sadece kendimizden doğru yürütmüyoruz. Bunun toplumsal bir mücadeleye dönüşmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu hak talepleri noktasında halkımızı, emek, demokrasi, barış yürüten bütün alanlarda olduğu gibi yanımızda görmek istiyoruz.”