AKP-MHP iktidarı, salgına karşı tedbirleri, aşılama ve maske-mesafe dışında sözde “sosyal hareketliliği azaltma” adı altında göstermelik önlemlerle sınırlı tuttu. Son dönemde, yeni virüs varyantıyla birlikte 4. dalga tehlikesine rağmen rejim, geçmişte aldığı önlemleri dahi almadı, yalnızca kimi faaliyetlere yönelik PCR test zorunluluğu getirdi.
Bu sınırlı “tedbir” de, “paran kadar sağlık” uygulamalarıyla birlikte, yağmacı-talancı rejim ve sermaye tarafından yeni bir soygun kapısı olarak kullanılacak gibi gözüküyor. Zira Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü verilerine göre, Türkiye’deki 495 koronavirüs (Covid-19) yetkilendirilmiş tanı laboratuvarlarından 270’i özel sektöre ait. Devlet hastanelerinde ücretsiz yapılabilen testler için de özel hastanelerde 250 TL ödemek gerekiyor.
“Vatandaşa fatura çıkaracak uygulamalar doğru değil”
Cumhuriyet’ten Sarp Sağkal’ın haberine göre, PCR zorunluluğu olan bir dönemde kamudaki test merkezi sayılarının arttırılması gerektiğini söyleyen Ankara Tabip Odası Genel Sekreteri Muharrem Baytemür, “Vatandaşa yaygın ve ücretsiz test yapılmalı” dedi ve şöyle konuştu:
“Test merkezlerinin artırılması önemli. Test sayılarımızın 500 bin-1 milyon arası olması gerekir ama bunu kamusal alanlarda yapmak lazım. Vatandaşa fatura çıkaracak uygulamalar doğru değil.”
Hastanelerde ameliyatlar için bile test istendiğine dikkat çeken Baytemür, “Avrupa’da Amerika’da arabalarla gelen vatandaşlara test ve aşı yapıldığını görüyoruz. Bunu biz de yapabiliriz” önerisini getirdi.
Test yapılan alanların yaygınlaştırılması gerektiğini vurgulayan Baytemür, “Kızılay gibi şehir merkezlerine test yeri kurabiliriz. Kamudaki bütün hastanelerde test yapılmalı. Okullarda, üniversitelerde, işyerlerinde test merkezleri kurulabilir” ifadelerini kullandı.