TMMOB Makina Mühendisleri Odası Başkanı Yunus Yener 17 Ağustos depreminin yıl dönümü ile ilgili açıklama yaptı.
17 Ağustos 1999 tarihinde Marmara-Gölcük depreminde hayatını kaybedenleri anan Yener şunları ifade etti:
“Bu tür acı olayları anarken nedensellik, önlemsizlik ve yapılan diğer yanlışlara eğilmenin kamusal sorumluluk gereği olduğunu belirmek gerekiyor. Bu açıdan bakıldığında, 1999 depremlerinin üzerinden 25 yıl geçmesine karşın ülkemizin depremlere hazırlıklı olmadığı sonraki birçok deprem ve özellikle 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş-Hatay depremlerinde bir kez daha görüldü.”
Türkiye’nin aktif deprem kuşakları üzerinde yer almasına ve konunun mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı ile doğrudan bağlantılı olmasına karşın bu disiplinlerin rant çıkarları için hep dışlandığına işaret eden Yener şunları söyledi:
“Çünkü rant çıkarları, bilimsel gereklilikleri yok saymaktadır. 1999 depremleri sonrası yapılan yapı denetimi düzenlemelerinde meslek odalarının önerileri dikkate alınmayarak konu ticarileştirilmiş, Yapı Denetim Kanunu’nun kapsamı daraltılmış, kamu yapıları denetim dışı tutulmuş; Mühendis ve Mimarların örgütleri ile ilişkilerini koparmak amacıyla TMMOB’ye bağlı Odaların mevzuatla tanınmış görevleri içindeki mesleki yeterlilik, eğitim, belgelendirme, denetleme gereklilikleri dışlanmış ve büyük yıkımlara yol açan denetimsizlik hakim kılınmıştır.”
“İmar afları, liyakatsizlik, tek adam direktifleri depremleri felakete dönüştürdü”
Yapı dönüşümlerinin rant çıkarları, mülksüzleştirme, yerinden yurdundan etme, borçlandırma ve geleneksel kent, semt, mahalle kültürünü yok etme eksenli olduğunu vurgulayan Yener; “Bütün ülke imara açılmış, depremlere dayanıklı yapı stokunu artırma gerekliliğini gözetmeksizin yapılan çok sayıdaki imar affı, depremle ilgili kurum ve kuruluşların liyakat dışı zafiyetli yapılanmaları ve tek adam yönetiminin direktiflerine bağlılıkları, Kahramanmaraş-Hatay depremlerinde görüldüğü üzere deprem zararlarını artırmıştır” dedi.
Tasarım, yer seçimi, yapı üretimi ve denetiminde bilimsel ve bütünlüklü bir yaklaşım olmadığını ifade eden Yener “Sorunlu dolgu alanları, dere yatakları, kıyılar, ormanlar, toplanma yerlerinin imara açılması, su yatakları ile yeşil alanlar arasındaki bağların koparılması, ısı adalarının oluşması ve deprem sonrası idari yanlışlar, doğa olayları olan depremleri toplumsal felaketlere dönüştürmektedir” dedi.
Depreme karşı alınması gereken önlemler
Yener depreme karşı yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
“-Depremlere karşı önlemler bütünlüğünü, güvenli yapılaşmayı, halkın sağlıklı yaşam ve doğal çevre hakkı ile kamusal denetimi yok sayan piyasacı rantçı yaklaşımın reddedilmesi gereklidir.
-Depremle ilgili tüm kurum ve kuruluşlar, ilgili Meslek Odaları ve bilim çevreleriyle ilişkilendirilerek yeniden ve liyakat-uzmanlık temelinde yeniden yapılandırılmalıdır.
-Yapı denetimi uygulamasını yönlendiren kararlar ilgili bütün kurum ve kuruluşların katılımıyla oluşturulmalı; imar, yapı, dönüşüm, yapı denetim, afet yasaları TMMOB’ye bağlı ilgili Odalar, bilim çevreleri ve ilgili tüm kesimlerin katılımıyla düzenlenmeli; bu kuruluşlar mevzuat süreçlerinin asli unsurları olarak tanınmalı, üyelerinin eğitim ve belgelendirilmesi ile sicilinin tutulması Meslek Odalarınca yapılmalıdır.
-Yapı Denetim Kanunu’nun ticari yapı denetim şirketi modeli yerine uzmanlık ve etik niteliklere sahip yapı denetçilerinin etkinliğini ve Meslek Odalarının sürece etkin katılımını sağlayacak bir planlama, tasarım, üretim ve denetim modeli benimsenmelidir.
-Konut, sanayi, enerji, ulaşım vb. birçok alanla bağlantılı tesisat/mekanik tesisat sistemlerinin depremler ve diğer afetlerde taşıdığı önem itibarıyla, bina ve doğal eki mekanik tesisat tasarım, üretim ve bakımının denetimi Makina Mühendisleri Odası tarafından belgelendirilmiş konunun uzmanı mühendisler olmalı, bu husus bütün yasal düzenlemeler ve Yapı Denetimi Kanunu’nda yer almalıdır.
-Doğalgaz, elektrik, ısıtma kazanları, jeneratörler ve gaz tesisatları için erken uyarıcı ve gaz/akım kesici sistemler uygulanmalı, denetimleri Meslek Odalarınca yapılmalıdır.
-Okullar, hastaneler başta olmak üzere kamu yapılarının depreme karşı güvenli olup olmadıklarının uzman mühendisler tarafından tespitinde TMMOB’ye bağlı ilgili Odalar mutlaka yer almalıdır.
-Endüstriyel tesislerin güvenlik ve birbirlerine yakınlık-uzaklık mesafelerine dair gerekli çalışmalar yapılarak standartlar ve uyulması gereken koşullar imar mevzuatına yansıtılmalı; sorunlu alanlar ‘yapı yasaklı alan’ ilan edilmelidir.
-Bir daha asla imar affı/barışı yapılmamalıdır.
-Halkı mülksüzleştiren, borçlandıran ve kent dışına iten kentsel dönüşüm ile yeni rant projelerine yol açan ‘rezerv alan’, ‘acele kamulaştırma’ vb. uygulamalara son verilmeli, dönüşüm gerekliliklerinde kamu her açıdan yükümlülük üstlenmeli ve yerindelik esas olmalıdır.”