İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi 17 Ağustos depreminin 25. yıldönümünde şube binası önünde düzenlediği basın açıklamasında depremde yaşamını yitirenleri andı ve olası depremde can kaybı olmaması için önlem alınmasını istedi.
Eylemde “Deprem değil dayanıksız binalar, çarpık kentleşme, alınmayan önlemler, insanı değil rantı önceleyen politikalar öldürür!” başlıklı basın metnini şube sekreteri Oya Ersoy okudu.
17 Ağustos ve 6 Şubat depremlerinde can kayıplarının nedeninin depremden ziyade rantı önceleyen çarpık kentleşme olduğuna dikkat çeken Ersoy, yeni can kayıpları yaşanmaması için alınması gereken önlemleri şöyle sıraladı:
“-Yaşam hakkını önceleyen, insan, doğa ve tüm canlıları odağına alan bir kent planı için yerel yönetimler ve başta emek meslek örgütleri olmak üzere demokratik kitle örgütleriyle birlikte kent koordinasyonları kurulmalıdır.
-Kamu binalarının depreme karşı güvenli oluşu tartışılmaz bir gerçek olmalı, başta hastaneler, okullar deprem sonrası işlevini yerine getirebilmelidir.
-Kentlerde altyapı, toplu ulaşım, yangından korunma gibi sistemler, deprem riski öngörüsüyle inşa edilmelidir.
-Deprem sonrası toplanma alanları çok önemlidir! İstanbul gibi yaklaşık 16 milyon insanı barındıran bir şehirde deprem sonrası toplanma alanlarının sayısı sadece 77’dir. 1999 depreminin ardından ‘Afet Acil Eylem Planı’ çerçevesinde belirlenen 493 toplanma alanı imara açılmış ve yerine rezidans, AVM ve otopark inşa edilmiştir. İstanbul depreminin yeniden hatırlattığı ‘toplanma alanları sorunu’ sadece İstanbul’a özgü değildir. Kağıt üzerinde toplanma alanı belirlemek de yetmez. Deprem sonrası toplanma alanlarının; üzerinde geçici kentlerin kurulabileceği, insanların asgari düzeyde yaşamlarını devam ettirecekleri düzeyde olması gerekir.
-Eğitim, sağlık, barınma, beslenme ve ulaşım gibi en temel hizmetlerin eşit, nitelikli güvenli ve ulaşılabilir olmaları her koşulda güvence altına alınmalıdır.
-Afet bilinci ve kültürünün gelişmesi için ilköğretimden itibaren coğrafya ve jeoloji dersleri müfredata alınmalı; afet öncesi, afet anı ve sonrası için eğitimler verilmeli, afet esnası ve sonrasında yapılacaklara dair eğitimler ilkokul seviyesinden başlatılmalıdır.
-Afet yönetiminde toplumsal cinsiyet eşitliği temel alınmalıdır. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin hayata geçirilmesi kamu politikası olarak kabul edilmeli ve afet yönetiminin tüm süreçleri bu politika üzerinden yapılandırılmalıdır.
-AFAD ve Kızılay yeniden yapılandırılmalı, iktidardan bağımsızlaştırılmalıdır. İllerde AFAD danışma kurulları oluşturulmalı, ilgili demokratik kitle örgütleri ve yerel yönetimler bu kurullarda yer almalıdır.”