Metal İşçileri Birliği (MİB), 1 Mayıs tutuklamalarına ilişkin sosyal medya hesplarında yaptığı paylaşımda “Karşımızda barikat olanlar mahkemeleriyle, polisiyle, jandarmasıyla, medyasıyla örgütlenen işçiyi işten atan patronların arkasında duranlardır” dedi.
MİB’in sosyal medya hesabında yer alan paylaşımda şu ifadelere yer verildi:
“İstanbul Taksim meydanı Türkiye işçi sınıfının dünü, bugünü ve geleceğidir!
1 Mayıs'ta İstanbul onlar tarafından zapt edildi. Taksim'e çıkan bütün yollar kapatıldı. Onlar, binlerce kolluk gücü zor aygıtı ile Taksim'e barikat kurdular.
Peki kimdi onlar, Taksim'e barikat kuranlar! Onlar çeliğe şeklini veren metal işçisinin, cam işçisinin, petrokimya işçisinin, tekstil işçisinin, inşaat işçisinin, kamu emekçilerinin haklarını gasp edenlerdir. Onlar TÜSİAD, MÜSİAD, MESS, TİSK'tir. Onlar sermayenin tek adamına dayalı AKP-MHP iktidarıdır. Onlar esnek çalışmayı, asgarî yoksulluk ücretini, taşeronlaştırmayı, iş cinayetlerini kader diye hayatımıza sokanlardır. Onlar aşımıza, ekmeğimize göz koyanlardır.
Peki barikatın ardında Taksim'e çıkmak isteyenler kimlerdir. Biziz, Reno'da, Tofaş'ta, CMS'de, Ford'da, Türk Traktör'de, Hugoboss'da, madenlerde, tersanelerde, inşaatlarda sömürüye maruz kalanlarız. İş cinayetlerinde katledilenleriz. Hakkımızı aradığımız için işten atılanlarız. Grevi yasaklanan işçiyiz.
Karşımızda barikat olanlar mahkemeleriyle, polisiyle, jandarmasıyla, medyasıyla örgütlenen işçiyi işten atan patronların arkasında duranlardır. İşte bu yüzdendir ki İstanbul'da Taksim'e çıkan her yola, Saraçhane kemerinde kurulan barikat Taksim’i değil emperyalist kapitalist sermaye sınıfının çıkarlarını korumak için kurulmuştur. Taksim barikatlarına yüklenenlerin üzerine sıkılan gazlar ve plastik mermiler işçi sınıfına ve emekçi halka korku salmak, sermayeye güven vermek içindi.
Ama bu yetmedi. 1 Mayıs'ta ve izleyen günlerde onlarca emekçi gözaltına alındı. Bu da yetmedi 38 emekçi tutuklandı. Korumaya çalıştıkları kapitalist sömürü düzeni ayakta kalsın diye korku salmaya devam ediyorlar. Ancak korkuları nafile. Taksim'i er ya da geç özgürlüğüne kavuşturacağız.
Yılmaz Güney'in de dediği gibi ‘En güzel günlerimizi kabusa çevirenleri, mutlaka bir gün en tatlı uykularından uyandıracağız’
Taksim tutukluları derhal serbest bırakılsın!
Baskılar, gözaltılar, tutuklamalar bizi yıldıramaz!”