Kobane saldırısına dönük tepki açıklamaları

Çok sayıda siyasi parti ve kurum Türk sermaye devletinin Kuzey ve Doğu Suriye ile Federe Kürdistan Bölgesi’ne dönük saldırılarına dair yazılı açıklama yaptı.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 20 Kasım 2022
  • 21:00

Çok sayıda siyasi parti Türk sermaye devletinin Kuzey ve Doğu Suriye ile Federe Kürdistan Bölgesi’ne dönük saldırılarına dair yazılı açıklama yaptı.

İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri, HDP, Demokratik Birlik Partisi (PYD), Emek ve Özgürlük İttifakı, Demokrasi için Birlik Platformu, EHP, EMEP, SGDF, HDK, HDP Kadın Meclisi, Kadınlar Birlikte Güçlü, Birleşik Mücadele Güçleri, TÖP, Halkevleri, ESP, Umut Sen, Demokratik Suriye Güçleri (QSD) Genel Komutanlığı, YPJ Genel Komutanlığı ve Devrimci Komünist Hareket (TKŞ), KESK tarafından açıklama yapıldı.

Saldırının kınandığı açıklamalarda Taksim’de meydana gelen saldırı sonrasında olmasına dikkat çekilerek “barış” talebi yinelendi. Açıklamalardan bazıları şu şekilde…

Emek ve Özgürlük İttifakı açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Daha önce defalarca deneyimlendiği üzere iktidarın Suriye politikası, Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırıları IŞİD başta olmak üzere El Nusra ve benzeri örgütleri palazlandırmış ve Türkiye başta olmak üzere bölge halklarının geleceğini tehdit eder noktaya taşımıştır. Çeteler arası güç savaşlarına sahne olan Afrin bunun en açık örneğidir. Bütün karartma girişimlerine, gerçeği örtbas etme çabalarına rağmen ortaya çıkan ilk işaretler Taksim saldırısının da bu güçler tarafından gerçekleştirildiğini göstermektedir.

Emek ve Özgürlük İttifakı olarak her türlü savaş politikasının karşısında durmaya devam edeceğiz. Bu vesileyle bütün halkımızı, emekçileri, kadınları, gençleri, ulusal ve uluslararası demokratik çevreleri, savaş karşıtlarını ve duyarlı kesimleri bu tür politikalar karşısında durmaya, iktidarın savaşla ömrünü uzatma politikalarına itiraz etmeye çağırıyoruz.”

KESK yaptığı açıklama ile "Türkiye işçi sınıfı ve emekçi halklarına bugün gerekli olan Kuzey Suriye’ye yapılan askeri harekat değil, barıştır. Savaş; halklar, emekçiler, çocuklar ve kadınlar için daha fazla ölüm, daha fazla yoksulluk, daha fazla sömürü, daha fazla soygun ortamı demektir" dedi.

Demokratik Birlik Partisi (PYD) Genel Meclisi, açıklamasında, Kürt halkının soykırımdan geçirilmek istendiğine işaret ederek şunları ifade etti:

“Cumhuriyetinin kuruluşundan bu yana Kürt halkının yok edip, göçertmeyi temel stratejisi haline getirdi. Bu bağlamda Osmanlı’nın bütün planlarını yeniden Kürt halkına dayatıyor, her türlü terör yönteme başvuruyor. Başarısız olunca müdahale etti, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin bölgelerini işgal etti ve buraları kendisine karşı çıkanlara karşı kullanmak için terör merkezi haline getirdi.”

Açıklamada, devamla şu ifadelere yer verildi:

“Türk devletine, bu saldırıların bölge halkının iradesini kıramayacağını, halkların kardeşliği ve ortak yaşam üzerine projesini inşa etmeye devam edeceğini söylüyoruz. Halkımız bu vahşi saldırılara karşı kendilerini ve değerlerini koruyabilirler. Demokrasiyi savunan güçlere Türk devletinin saldırıları ve terörüne karşı, bölge halkının yanında durma çağrısı yapıyoruz. Türk devletinin bu oyunları ve vahşeti artık tüm Ortadoğu üzerinde tehlike oluşturuyor. Türk devletinin halkımıza uyguladığı vahşetin ve kazanımlarının sorumlusu Rusya ve ABD’nin öncülük ettiği Uluslararası Koalisyon’dur.”

 İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri tarafından yapılan açıklamada Taksim’de yaşanan patlamaya dikkat çekilerek şu ifadeler yer aldı:

“Savaşı, işgali, ölümü her güç kaybettiğinde bir seçim stratejisi olarak ezberleyen iktidara karşı susmuyoruz.   Biz bombaların peşpeşe patladığı ve bunun seçim sürecinde siyasi bir ranta çevrildiği dönemi daha önce de maalesef yaşadık. Ülkemizin yine aynı senaryonun içine sürüklenmesini istemiyoruz. Biz savaş, şiddet ve terör ortamıyla AKP iktidarının bombalardan kazanç sağlamasına göz yummayacağız. Herkesi, savaşa, bombalara, baskılara karşı mücadeleye çağırıyoruz.”

HDP Merkez Yürütme Kurulu tarafından yapılan "TSK’nin hava saldırıları bir an önce son bulmalıdır" başlıklı açıklamada şunlar ifade edildi:

“Karanlık bir tezgah olduğu anlaşılan İstiklal Caddesi’ndeki bombalı saldırı bahane edilerek dün gece Kuzey ve Doğu Suriye topraklarına bombalar yağdırılmıştır" ifadeleri yer aldı ve "Asıl güvenlik tehdidi, ‘Sınırın öbür tarafına geçer iki füze yollarız ve savaşı başlatırız’ diyerek karanlık emellerini hayata geçirmek isteyen zihniyettir.”

Daha önce Afrin ve diğer Kürt bölgelerine yönelik gerçekleştirilen operasyonların anımsatıldığı açıklamada “işgal edilen bölgelerin IŞİD ve türevleri için yaşam alanlarına dönüştürüldüğü” söylendi. Açıklamada operasyonların “Türkiye’ye yönelik tehdit ve tehlikeleri artırdığı” ifade edildi.

Açıklamada, "Ülkeyi yönetemeyen, yaşanan büyük yapısal krizin faturasını halklara çıkararak içeride baskı dışarıda çatışma stratejisiyle ömrünü uzatmaya çalışan AKP-MHP iktidarı, ülkeyi gün geçtikçe büyük bir bataklığın içine çekmektedir" denildi.

Ulusal ve uluslararası demokratik çevrelerin, savaş karşıtlarının ve duyarlı kesimlerin operasyonu kınamaya davet edildiği açıklamada "İktidarı bu tehlikeli girişimlerden vazgeçmeye, uluslararası güçleri bu komplonun bir parçası olmamaya çağırıyoruz. Kobanî, Tel Rıfat ve Şengal’e yönelik gerçekleştirilen eş zamanlı hava saldırılarını son derece yanlış ve tehlikeli buluyor, saldırılarda hayatını kaybedenleri rahmetle anıyor, yaralılara acil şifalar diliyoruz” denildi.

Demokrasi İçin Birlik Platformu’nun (DİB) iktidarın Taksim patlamasını aydınlatmadığını ve tam tersine kararttığını aynı zamanda Suriye’deki cihatçı çetelerle girdiği karanlık ilişkiyi saklamaya çalıştığı belirttiği açıklamasında iktidarın iktidarda kalmak için halka savaşı dayattığına işaret edildi. Açıklamada şu ifadelere yer verdi:

“Hiç nedensiz Kobane’yi, komşu halkları bombalayan iktidar, operasyonlara ve Suriye topraklarındaki askeri varlığına son vermelidir. Sırf seçimi kazanmak, soygun düzenini sürdürebilmek için girişilen kirli oyunların halk artık farkında. Şu anda bütün vatandaşların güvenliği için en büyük tehdit iktidarın savaş politikalarıdır. Saltanatlarını sürdürmeleri için hayatlarımızın çalınmasına, komşu halkların yaşam alanlarının bombalanmasına ülkenin bile isteye karanlığa sürüklenmesine karşı bütün demokrasi güçleri ortak tutum ve mücadele içinde olmalıdır.