Elazığ Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Enes Kara’nın yaşamına son vermesi, gençliğin üzerine çöken baskı ve gericiliği bir kez daha tüm toplumun gözleri önüne serdi.
Gericiliğin yuvası tarikatlardan din istismarcı tetikçi medyaya kadar çürümüş düzenin ve onu ayakta tutan AKP-MHP rejiminin kurumları/temsilcileri, Enes Kara’nın ölümü sonrası cemaatlere sahip çıkan açıklamalar yaptı. Din tacirleri riyakarlık ve pişkinlikte sınır tanımasa da, tümü de genç Kara’nın yaşadıklarının sorumlusudur.
“Ahlaki değildir!”
AKP sözcüsü Ömer Çelik sosyal medya hesabından gericilik ve kamuculuk vurgusu yapanları hedef alan paylaşımında şunları söyledi:
“Gencecik bir insanın ölümü üzerinden kindar bir dille kavga, ideolojik hesaplaşma ve ayrışma üretenlerin yaptığı şey asla kabul edilemez ve ahlaki değildir. Her ölüm insanı kendi ruhuyla yüzleştirmelidir. Bu büyük imtihandır. Hayatını kaybedenin acısı bizi buna götürmelidir. Ölüm üzerinden bile ayrışma üretenler, ideolojik egolarının kavgasını bir kenara bırakmalıdır…”
Gazeteciye tehdit
Gazeteci Mustafa Hoş, Enes Kara'nın ölümünü haberleştiren ve “Cemaat baskısı” manşetini kullanan yerel gazetenin tehdit edildiğini duyurdu. Hoş, ayrıca cemaatçilerin tıp fakültesinde eylem yapan öğrencilere de baskı uyguladığını dile getirdiği paylaşımında şu ifadeleri kullandı:
“Enes Kara’nın ölümünü ‘cemaat baskısı’ başlığı ile duyuran yerel Günışığı gazete/sitesi tehdit ediliyor. Haberi yapan Faik Akgün’ü arayan tarikatçılar başlığı değiştirmesini isteyip tehdit ettiler. Ayrıca cemaatçiler tıp fakültesinde eylem yapan öğrencilere de baskı yapıyorlar.”
“Birkaç istisnai olumsuz örnek...”
Tetikçi Yeni Akit tarikat ve cemaatlere verilen tepkiyi hedef alarak “laiklerin” alkol içip intihar edenleri görmezden geldiğini yazdı. Yaşamına son veren Kara’yı suçlayan ve disipline ayak uyduramadığını iddia eden Yeni Akit, Kara’nın intiharını birkaç istisnai olumsuz örnekten biri olarak değerlendirdi.
Enes’in ölümü, AKP’li Çelik’in iddia ettiği gibi “kendi ruhuyla yüzleşmesi” değildir, Çelik’in bu iddiası da her zamanki gibi palavra ve yalanlarının bir örneğidir. Enes’in ölümü, bu gericilik düzeninin iflasıdır; özellikle gençlik ve tüm toplum üzerindeki çürümenin ve yozlaşmanın vardığı çarpıcı bir sonuçtur.
Ne münferit, ne salt “kişinin psikolojisi”!
Kara, yaşamına son vermeden 37 gün önce çektiği videoda aile ve cemaat baskısının yanı sıra geleceksizliğin kendisini nefessiz bıraktığını anlatıyor. Kara, kaldığı cemaat evindeki baskıları, kalmak istemediğini söylediği halde orada kalmaya zorlayan ailesinin dayatmalarını aktarıyor. Enes Kara’nın bu yaşadıkları “münferit” değildir.
AKP-MHP iktidarının dümeninde oturduğu kapitalist sistemin topluma dayattığı “gelecek” Kara’nın videosunda anlattığı cendereyi gençliğin önüne çıkarmaktadır. Örgütsüz ve dolaysız olarak çaresi bırakılan Kara’nın hayatına son vermesi kişinin psikolojik durumu ile açıklanamaz bir olgudur.
Zira kapitalist sistem kişiyi haklarından mahrum bırakıyor, özgürlüğünü gasp ediyor ve geleceğini elinden alıyor. Bu düzeni yıllardır ayakta tutan, ama tüm gerici uygulamalarıyla düzeni çürüten Erdoğan ve AKP’si de bu düzenin çürümüşlüğünü yıllar içerisinde pekiştirerek gençliği tam bir karanlığa mahkum etmiş bulunuyor. Kara’nın yaşadıkları da bunun çarpıcı bir dışa vurumudur.
Zorla kaldığı cemaat yurdunda, tıp fakültesi okurken geleceksizlikten bunalan, kalacağı yerden okuyacağı bölüme kadar hiçbir kararını özgür iradesiyle veremediği için çaresiz hisseden ve yaşam sevincini-dayanma gücünü tüketmiş bir genç var karşımızda.
Dolayısıyla, Aile-cemaat baskısı ve gelecek kaygısı ile hayatına son veren Enes Kara’nın ölümünden kapitalist düzen ve onun dümeninde bulunan AKP-MHP iktidarı sorumludur. Din istismarı ile gericiliği yaşamın her alanında kurumsallaştıran Saray rejimi gençlerin hayatlarına kabus gibi çökmektedir.
Milyonlarca işçi ve emekçi çocuğunun kapitalist sistemin insan eleyen çarkları arasında kaybolmaması için örgütlülüğün çoğalması ve bu sistemin yıkılması gerekmektedir.
K. Düşgör