AKP-MHP-mafya koalisyonuna dayanan saray rejiminin düşüşü devam ediyor. Saray rejiminin sefahat gemisinin batmakta olduğu gerçeğini saray ve avanesi ne kadar gizlemeye çalışsa da artık mızrak çuvala sığmıyor. Yapılan anketler, düne kadar Erdoğan’ın sırtını sıvazlayarak parlatan emperyalist basında çıkan yorumlar bu gerçeği teyit ediyor. Son olarak Bloomberg medya grubu, Erdoğan’ın ekonomi politikalarına ilişkin hazırladığı raporda, “İktidara karşı güçlü bir rakibin ortaya çıkmamasına rağmen hem Erdoğan’ın hem de partisinin tarihinde ilk kez bu kadar düşük bir desteğe sahip olduğunu” yazdı.
Yoksulluk, işsizlik, hayat pahalılığı ve toplumsal çürümeyi derinleştiren, toplumsal sefaleti uzunca bir süre inkardan gelen “gözünüze dizinize dursun” diyererek emekçi halkları “nankörlük” yapmakla suçlayan Saray’ın reisi de inkar edilemez gerçekler karşısında diz çöktü. Yarattığı sefalet tablosunun sorumluğunu her zaman olduğu gibi “dış güçlere” bağlama martavalına sarılarak da olsa kabullenmek zorunda kaldı. Her sıkışma durumunda başvurduğu “dış güçler” manevrasıyla delik deşik olan sefahat gemisini batmaktan kurtarma telaşına kapılan Saray rejiminin bu söylemleri açlık ve yoksulluk girdabına sürüklenen toplumda artık karşılık bulamıyor.
İçeride “dış güçler” martavalını tekrarlarken, emperyalist efendilerinin desteği olmadan düzen arabasının direksiyonunda kalamayacağını bilen AKP şefi kokuşmuş rejiminin ömrünü uzatabilmek için emperyalist efendilerinin önünde parendeler atıyor.
Biden’la yaptığı görüşmeyi “olağanüstü bir olay” gibi pazarlama zavallılığına kadar düştüler. Bu düşüşün altın vuruşunu ise, koalisyonun küçük ortaklarından dinci-faşist BBP başkanı Mustafa Destici utanıp sıkılmadan “Erdoğan Biden’la görüştü şimdi muhalefet ne diyecek” diyerek yaptı. Destici’nin bu sözleri dinci-milliyetçi faşist partilerin ne kadar “milli onur” timsali olduklarını göstermesi bakımından öğreticidir. Biden görüşmesinden sonra “Biden’ı pozitif buldum” diyen Saray şefine destek, mafya bozuntularının hamisi olan MHP’nin başı Devlet Bahçeli’nin, “Biden’la yapılan görüşme ülkemizin yararınadır” açıklamasıyla geldi. Saray’ın besleme medyasından bahsetmek bile gereksiz. Zira sahipleri Biden’la bir görüşmenin yapılmasını bile “memleketin kurtuluşu” olarak sunmuşken kapıkullarının payına bu durumu yalayıp cilalayarak parlatmak görevi kalmıştı, onlar da bunu hakkıyla yaptılar.
Beka uğruna savaş!
AKP-MHP-mafya koalisyonu batmakta olan sefahat gemilerinin bekasını ülke bekası olarak pazarlayarak bölgemizde sürmekte olan gerilim, çatışma ve savaş yangınını körüklüyor. “Savaşa iki trilyon dolar harcadık” diyen mafya bozuntusu faşist çetelerin odağı MHP’nin başkanı Bahçeli’nin sözleri toplumsal sefaleti derinleştirme pahasına da olsa iktidarlarının bekası için içeride ve dışarıda saldırganlık ve savaş politikalarına hız vereceklerini gösteriyor.
2023 veya öncesinde yapılması muhtemel olan bir seçime göre hesaplarını yapan Saray rejimi, TÜSİAD’la burjuva muhalefet partilerinin hesaplarını bozmaya çalışıyor. Düzen muhalefetini parçalamaya çalışan mafyatik rejim, milliyetçi hezeyanları kışkırtarak bölgesel çatışmaları yeni bir evreye taşımanın yollarını da arıyor. Kürt halkının haklı mücadelesini köpürttüğü ırkçı-şoven hezeyanlarla boğmaya çalışan saray rejimi, ABD ve Rusya’nın onayını alabilirse Suriye’de yeni bir maceraya atılabileceğini, yeni bir savaş tezkeresi çıkararak göstermiştir. Devletin Kürt düşmanlığını şoven nutuklar atarak sergileyen burjuva muhalefet partilerinin şefleri savaş ve saldırganlık politikalarına karşı çıkma cüretinden yoksunken, savaş tezkeresini cebine koyan Erdoğan-Bahçeli koalisyonu sefil emelleri için ülkeyi yeni bir savaş bataklığına saplamaktan geri durmayacaktır. Bu olasılık, sermaye adına siyaset yapan yozlaşmış zorba takımının hem ülke hem bölge halkları için tehdit oluşturduğunu gözler önüne seriyor.
Dışarıda olmazsa içeride kaos
Öte yandan, Saray beslemesi Sabah gazetesinin sahibinin sesi başyazarı Mehmet Barlas’ın “Bir bakarsınız, Kemal Kılıçdaroğlu’nun yönettiği Cumhuriyet Halk Partisi kapatılmış ve seçime girmesi yasaklanmış olabilir. Unutmayalım ki bu durum Türkiye’de ne ilktir ne de son olur. Son Anayasa değişikliğine kadar Anayasa Mahkemesi musluk kapatır gibi partileri kapatmıyor muydu?” deme cüretini göstermesi, bu zatın şahsi fikri olmaktan öte Saray’ın karanlık dehlizlerini kaplayan histerinin ortaya dökülmesinden başka bir şey değildir.
Arsızca körükleyerek kışkırttığı bölgesel çatışma ve savaşlardan beslenen savaş rejimi, iktidarı yitirmeyi kendileri için bir hayat memat sorunu olarak görüyor. Biden’la Roma’da yaptığı görüşmeden sonra “Biden’ı pozitif gördüm” diyerek yaltaklanan ‘büyük reis’ efendisinden beklediği teveccühü bulmadı. Aralık ayında Biden’ın düzenleyeceği demokrasi konferansına çağrılmayarak kapılar yüzüne kapatıldı. Bu arada bir “vuruş” da, Türk sermaye devletinin “terör örgütlerini kara parayla finanse eden devletler”in gri listesine dahil edilmesi oldu.
Emperyalist efendilerinden beklediği desteği bulamayan ve hesaplarını içeride burjuva muhalefeti dağıtmak üzerine kuran Saray rejimi, ülkeyi tam bir kaotik ortama sürüklüyor. İktidarını kaybetmeme korkusunun yarattığı histeriyle iç savaş da dahil her türlü çılgınlığı kışkırtmaya hazır görünen rejim, zıvanadan çıkmış icraatlarıyla ortamı germeye devam ediyor. Temmuz ayında, “Memleketi bunlara teslim edemeyiz” diyenlerin, saldırganlığı CHP’yi kapatma ihtimalini dillendirme noktasına vardırması, AKP şefiyle müritlerinin nasıl bir çılgınlığa doğru yol aldıklarını gösteriyor.
Saray çatısı altında toplanan saldırgan koalisyonu durdurarak emekçi halkların sefaletine son vermek, ancak burjuva muhalefetin seçim hesaplarını aşan emekçi halkların örgütlü birleşik mücadelesiyle mümkün olabilir.