Hacıbektaş-ı Veli Anma etkinliklerinin parçası olan ilerici Alevi örgütlerinin, sorunları ortaya koyan fakat çözümü reformist yaklaşımlarla sınırlayan bakış açısı tüm çıplaklığıyla gözler önüne serildi. İlerici Alevi örgütleri, sermaye devletinin alevi işçi ve emekçileri ötekileştiren, inançlarını tanımayan, uğradıkları katliamların üstünü örten, taleplerini görmeyen yaklaşımını ayrıntılı olarak tespit ediyorlar, eleştiriyorlar. Ancak sorunun çözümü konusunda reformizm sınırlarında kalıyor, Alevi sorununun devrimci sınıfsal çözümüne ilişkin yaklaşımın önüne set çeken bir tutum sergiliyorlar.
Bu tutumun bir örneği de Hacıbektaş anma etkinliklerinde yaşandı. Alevi örgütleri temsilciler toplantısına katılan BDSP temsilcisinin konuşması kesilmek istendi. Konuşmasının kesilmek istenmesine tepki gösteren BDSP temsilcisi “Ben bu toplantıda katılmadığım konuşmaları bile sabırla dinledim. Siz BDSP temsilcisinin beş dakikalık konuşmasını engellemeye çalışıyorsunuz” dedi. Alevi emekçilerin hak ve taleplerini kazanabilmesinin, emeğin kurtuluş mücadelesinin güçlenmesine bağlı olduğunu söyledi.
BDSP temsilcisine reva görülen yaklaşımın arka planında Alevi örgütlerinin sınıfsal tutumu yer almaktadır. Evet, mezhepsel ezilmişlikten kaynaklı sorunlar tüm Alevileri etkileyen sonuçlar ortaya çıkarıyor. Bu nedenle ilerici Alevi örgütleri bu sorunları tespit etme konusunda herhangi bir sorun yaşamıyorlar.
Alevi sorunun çözümü konusunda tüm alevi örgütleri, farklı sınıfsal aidiyetleri olan Alevilerin ekonomik, sosyal ve sınıfsal konumlarına göre çözüm reçeteleri sunuyorlar. Aslında yaşanan bu sınıfsal ayrışmanın daha açık hale gelmesi, Alevi sorunun burjuva ya da ulusal çizgideki küçük burjuva reformist çözümü peşinde koşan yaklaşımların Alevi işçi ve emekçilerin üzerindeki etkisinin kırılması için önemli bir zemindir.
Farklı sınıfsal yaklaşımlar, Hacıbektaş anma etkinliklerinde üç ayrı zeminde temsil edilmektedir. Birinci yaklaşım, Hacıbektaş anma etkinliklerinin içini boşaltmak için pozisyon alan, “alternatif” etkinliklere kan taşıyan, AKP tarafından nemalandırılan, AKP ve devletle işbirliği yapacak denli gerici bir konumda olan burjuva alevi örgütlerine aittir. İkinci yaklaşımı ise, CHP ve “ulusal sol”a yakın çizgide bulunan Alevi örgütleri temsil etmektedir. Üçüncü yaklaşım ise, geçmişi devrimci harekete dayanan, kadrolarının önemli bir bölümü kendini devrimci, demokrat ve sosyalist olarak gören ilerici kesimlerden oluşan ilerici Alevi örgütlerinin yaklaşımıdır.
İlk iki eğilim düzenle uyumlu bir çizgide bulunmakta, genel bir ifadeyle burjuva Alevilerin konum ve tutumlarını yansıtmaktadır. Elbette bunlar emekçilerin belli bir kesimini de etkiliyorlar. Özellikle CHP çizgisine yakın duran kesim, sol/laik söylem kullanarak, düzenden hiçbir çıkarı olmayan Alevi emekçilerin ana gövdesi üzerinde etkili olabiliyor. Dinci gericiliğin mezhepçilikte sınır tanımayan pervasızlığı ise, işe yaramadığı bilinse de “kötünün iyisi” diye CHP’ye verilen desteğin devamını sağlamaktadır.
Üçüncü eğilim ise, fiilen reformist solun Alevi örgütlerinde konumlanmış güç ve kadrolarına dayanmaktadır. Hacıbektaş anma etkinliklerinde BDSP Temsilcisi’nin konuşmasına tahammül göstermeyen, bazen de devrimcilere kapılarını kapatacak kadar düzeysizleşen, liberal demokrat konumda ısrar eden; düzenle açık hesaplaşmaya giren devrimci ve komünistlerin önüne barikat ören reformist solla paralel hareket edenler, ilerici Alevi örgütleri ve bu örgütlerin kadrolarıdır.
Alevi hareketindeki bu farklılaşmanın temelinde son tahlilde sınıfsal konum farklılıkları vardır. Mezhep ayrımcılığının etki ve sonuçları tüm Alevi toplumunu kesiyor olsa bile, bunun oluşturduğu sorunun anlamına, kapsamına ve çözümüne dönük yaklaşım; sınıfsal konum, çıkar ve özlemlere göre farklılaşmaktadır. Dolayısıyla mevcut parçalanmışlık kaçınılmazdır. Söz konusu ayrışmayı sınıfsal zeminlerde derinleştirmek, sağcı ya da ulusal sol çizgideki burjuva akımların, küçük burjuva reformizminin Alevi işçi ve emekçileri üzerindeki etkisini kırmanın olmazsa olmazıdır.
Kayseri BDSP