Dünyamızı kan gölüne çeviren emperyalistlerle işbirlikçileri savaş ve saldırganlık politikalarını her geçen gün artırıyorlar.
Bizleri açlığa, yoksulluğa, sefalete mahkum eden sermaye ve onların sözcülüğünü yapan AKP-MHP iktidarı yeni savaş-saldırganlık politikalarına başvurdu. Milyonlarca işçi, emekçi açlık sınırının altında ücretler ile nasıl geçineceğini kara kara düşünürken, hayat pahalılığı almış başını gitmişken, fabrikalar birer işçi toplama kampına dönmüşken, siyasi iktidar tüm bu sorunların üzerini örtmeye çalışıyor. Yanı başımızda Kürt halkının üzerine günlerdir yağan bombalar da bu çabanın ve egemenlerin çıkar kavgasının bir parçasıdır.
Milyarlarca liralık silah bütçeleri ile kasalarını dolduran savaş baronları Kürt halkının, işçilerin, emekçilerin kanını dökerek besleniyor. TBMM’de süren bütçe görüşmelerinde en büyük pay yine savaş ve saldırganlık politikalarına ayrılıyor. Bütçe görüşmelerinden yansıyanlar gösteriyor ki, egemenler sınır ötesi ve sınırlar içinde yeni katliamlara hazırlanıyorlar. Silahlanmaya ayrılan bu devasa bütçe bu anlama gelmektedir. Bu katliam bütçesini oluşturmak için yeni ekonomik ve sosyal yıkım saldırıların gündeme sokacakları açık bir durumdur. Egemenlerin kendi çıkarları için yürütülecek savaşlara ayrılan bütçeler bizlerin vergilerinden karşılanıyor. Yeni savaş bütçesi ile beraber vergi yükünü artıracaklarına işaret ediyor.
Asgari ücreti açlık sınırının altında bırakan, çocuklarımızın bir öğün yemeğine karşı çıkanlar bizleri haksız bir savaş ve saldırganlığa alet etmek istiyor. Bu savaş bizim savaşımız değildir. Bizlerin savaşı, emeği sömüren, halkları birbirine düşman eden emperyalist-kapitalist sömürücülere ve işbirlikçilerine karşıdır. Türkiye işçi sınıfı olarak, emperyalistlerin-kapitalistlerin egemenlik ve sömürü savaşını reddetmek sınıfımıza ve insanlığa karşı görevimizdir.
Bizler biliyoruz ki, bu savaş ilk değil. Son da olmayacaktır. Bundan önce de çok savaşlar oldu. Sefil çıkarları için kan dökmekten geri durmayan egemenler, bizler karşı çıkmadıkça, tepki göstermedikçe kan dökmeye devam edecekler. Açlığa, yoksulluğa, baskıya karşı oluşan tepkileri bastırmak ve yaklaşan seçimleri kazanmak için hayatlarımızı feda ediyorlar. O yüzden diyoruz ki, bizler egemenlerin haksız, gerici savaşlarına karşı duruyoruz. Sömürü düzenlerinin çıkarları için kan dökmemizi isteyenlere cevabımız işçilerin birliği, halkların kardeşliği ve eşitliği için mücadeleyi büyütmek olacaktır.
Tüm işçi ve emekçi kardeşlerimizi; egemenlerin sömürü, soygun, kan, gözyaşı vb. üzerine kurulu savaş ve saldırganlık politikalarının karşısında durmaya davet ediyoruz.
Her türlü baskıya, zorbalığa, ayrıştırıcı politikalara, milliyetçi-şoven kışkırtmalara karşı işçilerin birliği, halkların kardeşliği şiarını yükseltmeye davet ediyoruz.
Bu baskı ve sömürü düzenine karşı başta fabrikalar olmak üzere tüm çalışma alanlarında hiçbir ayrım gözetmeksizin bir araya gelerek sınıf kimliğimizle mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.
İşçi Emekçi Birliği