Kadınlar Birlikte Güçlü (KBG) Türk sermaye devletinin Rojava’ya dönük saldırılarına ilişkin yazılı açıklama yaptı.
İstiklal Caddesi’nde 13 Kasım’da patlatılan bomba ile karanlık bir hikâyenin başladığına değinilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Rusya, Amerika, NATO, hava sahaları, AKP, seçim derken, insan hayatları, halkların varoluşları birilerinin bir coğrafyayı kendi emelleri doğrultusunda şekillendirme heveslerine kurban edilmeye çalışılıyor. Bu yeni değil. Hedefteki insanlar, halklar Suriye’de on yıldır, ama bölge genelinde onlarca yıldır sürdürülen savaş nedeniyle oradan oraya göçmek zorunda bırakılmış olanlar. Bin yıllık topraklarının, evlerinin, Afrin’in işgaliyle gittikleri civar köylerde bu sefer de F-16 bombardımanıyla karşılaşanlar. Bir işgal ile öteki arasında yaşam kurmak için yılmadan mücadele verenler, cihatçı çetelere rağmen eşit ve özgür bir hayat için direnenler, en çok da kadınlar.”
“Kürt halkının iradesini ezmeye dönük bu savaş siyasetinin ölüm saçtığını, hepimizin hayatlarına gölge düşürdüğünü, bizi yoksullaştırdığını, tehdit ettiğini, güvensizleştirdiğini, geleceksizleştirdiğini bildiğimiz halde bu oyuna razı olmaya ve bu oyunun çaresizce parçası olmaya, bu düzeni sürdürmeye mecbur muyuz peki gerçekten?” denilen açıklama şöyle devam edildi:
“Değiliz! Susmak zorunda değiliz. Tam tersine, hem kendi geleceğimiz için, hem de sözde ‘bizim adımıza’ sınır ötesinde hayatların parçalanmasını, Kürt halkına düşmanlığın bir yönetim biçimi haline getirilmesini kabul etmediğimiz için ses çıkarmak zorundayız. Bu topraklarda nefes alabilmek istiyorsak başka çaremiz yok. Basına, sokakta ve sosyal medyada ses çıkarmaya yönelik baskıların artması, Kürt halkına yapılan bu zulüm, kadınların kazanımlarına her gün yeni bir müdahalenin eklenmesi savaşın sesini yükseltiyor. Oysa biz kadınlar biliyoruz ki; savaş, hayatlarımıza sirayet ettikçe şiddet kendisini yeniden üretiyor. Savaş ve şiddetle birlikte kadınların gündelik hayatı zorlaşıyor, alanımız daralıyor. Dolayısıyla savaşın yükselttiği şiddetin bedelini en ağır ödeyecek olan kadınlar başta olmak üzere, tüm topluma sesleniyoruz: Yarın çok geç olabilir. IŞİD’in Ezidi halkına yönelik soykırım girişimiyle hatırladığımız Şengal ve yenilgiye uğratıldığı Kobane başta olmak üzere, bu tür yapılanmalara karşı verilen mücadeleyi sekteye uğratan, IŞİD zihniyetini destekleyen bu saldırı hiçbirimizin yararına değil, yalnızca kendi konumu için her oyunu oynamaya hazır olan iktidarın yararına. Rojava’ya atılan bombalar Türkiye’deki bizlerin ‘güvenliği’ için değil, iktidarın geleceği için. Bu yalanların karşısında sessizleşmeyelim, muhalefetin sinip, iktidarın yanında saf tutmasına bir kez daha seyirci kalmayalım. Her gün daha büyük bir umutsuzluğa uyanmayalım. Hep birlikte söylememiz yükseltmemiz gereken ses çok basit: Bizim de barış içinde yaşama hakkımız var. İnsan hayatlarını bir seçim ve iktidar hesabı haline getiren #savaşahayır.”