Dünyayı ve insanlığı sosyalizm kurtaracak!

Bir genç daha polis tarafından katledildi, olayın aslını gizleyemedikleri için polisi tutuklamak zorunda kaldılar ve muhtemelen süreç biraz yatışınca salıverecekler. Çünkü bu sistem katillerini hep koruyor.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 29 Nisan 2020
  • 17:14

Adana Seyhan’da polisin bir genci vurduğu haberleri düştü önce sitelere. Sonra “dur ihtarına uymadığı” ve kaçtığı ifade edilen gencin ayağından vurularak yakalandığı, ardından hastaneye kaldırıldığı iddia edildi. Çok geçmeden vurulan gencin hastanede yaşamını yitirdiği, Suriyeli ve 17 yaşındaki Ali El Hemdan olduğu açıklandı.

Olayın buraya kadarki kısmı Türkiye'de herkes için “normal” sayılabilecek bir “haber.” Bu ülkede ''dur ihtarına uymadı” iddiasıyla insanların polis kurşunuyla katledilmeleri “sıradan vaka” sayılıyor. Oysa “Dur ihtarına uymadı” diye insanları öldürmek bu kokuşmuş düzenin yasalarına göre bile suçtur. Buna rağmen “dur ihtarına uymadı” polis cinayetlerinin gerekçesi diye sunulur pişkince.  

Reis-i cumhur birçok defa cinayet işleyen polisinin arkasında olduğunu vurgulamamış mıydı? Haziran Direnişi sırasında gençleri katleden polisleri korumak için, “emri ben verdim” dememiş miydi? Uzun yıllar sermaye medyası, son yıllarda saray/sermaye medyası, ne zaman cinayet işlense hemen katillere kalkan olur. 17 yaşındaki Ali El Hemdan’ın katledilmesinde de aynı iğrenç senaryo oynanmak istendi. Tepeden emir aldıkları belli olan saray beslemeleri aynı anda yalanlarını sıraladılar: “dur ihtarına uymadığı”, “kaçan kişiye ateş açıldığı”, “üzüntü verici olayda maalesef vurulan kişinin öldüğü”, “polisin havaya ateş açarken yanlışlıkla kurşunun isabet ettiği” vb. vb... Tüm bu zırvalar, katili ve temsil ettiği devleti korumak içindi. 

Saray borazanlarının yalancı mumu yatsıdan önce söndü. Sosyal medyada yayınlanan görüntüler, gencin acımasız bir şekilde katledildiğini gözler önüne serdi. Saray tetikçisi medyanın uydurduğu iğrenç yalanlar çöktü.

Olan şuydu; çalışmak zorunda olduğu için sokağa çıkmak zorunda olan bir genç, polisi gördüğünde para cezası kesilmesinden korktuğu için kaçmaya çalışırken tek kurşunla kalbinden vurulmuştu. Haber yayılınca, görüntüler her yere düşünce, üstünü örtmeye çalıştıkları cinayet açığa çıktı ve polisi tutuklamak zorunda kaldılar. Yani bir kez daha, olayın nasıl ve neden yaşandığından bağımsız olarak bir genç, polis tarafından katledildi, olayın aslını gizleyemedikleri için polisi tutuklamak zorunda kaldılar ve muhtemelen süreç biraz yatışınca salıverecekler. Çünkü bu sistem katillerini hep koruyor. 

***

Sermaye ve AKP gericiliğinin rejimi korumak için polise biçtikleri misyon, her şart altında ezilen ve sömürülen milyonları baskı altında tutmaktır. Göz göre göre gerçekleşen cinayetlerde dahi katillerin savunulmasındaki pervasızlık bundandır. Açıkça gerçekleşen katliamlarda bile polise uygulanan kayda değer bir cezai yaptırım olmuyor. Mesele polis olunca bırakın hukuk devletini sıradan bir kanun devleti işleyişinin bile olmadığı bir sermaye düzeniyle karşı karşıyayız.

Sınıf mücadelesi içindeyiz ve sermaye düzeninin temsilcileri, sömürü ve soygun üzerine kurdukları çarklarını döndürmek için, kolluk gücünü etkili bir şekilde kullanıyor. Zihinleri kirletilmiş, gericiliğin, şovenizmin çamuruna batmış gençlerin eline silah verip, maaş bağlayarak sokaklarda hoyratça, herkese her şeyi yapabileceklerini telkin eden bu kepaze düzenin kendisidir.

Bu katliamların, pervasızlığın, hukuksuzluğun ve insanlık dışı uygulamaların devam etmesinin en önemli nedeni, emekçilerin bilinç ve örgütlenme alanındaki yetersizliğidir. Din ve milliyetçilik sosuna bulandırılmış düzen gericiliğiyle yoğrulan insanların kendi yakıcı sorunlarına karşı olduğu gibi, toplumsal sorunlara karşı gösterdiği duyarsızlık, hatta kendine düşman politikaları destekler konuma düşmeleri egemenlerin pervasızlığını arttırıyor.

Suriyeli gencin katledilmesi olayı apaçık ortada iken, hatta iktidar sahipleri bile durumu kurtarmak için manevralar yapmaya çalışırken, dinci ve şovenist zehirle sersemletilmiş şuursuzların ortalığı kaplayan ırkçı-faşist söylemleri ibret vericidir. Ölenin milliyetinden hareketle katil polisin haklı olduğunu iddia edenler, “vatansızların beklenen sonu budur” gibi iğrenç yorumlar yapanlar oldu.  Düşünce/vicdan kırıntısından yoksun, insan olup olmadıkları tartışmalı olan kişiler katil için seferber oldular. Kuşkusuz bunların önemli bir kısmı AKP beslemesi bindirilmiş kıtalardan oluşuyor. Ancak yansıyan tablo, yazık ki bunun çok ötesindedir.

Ne iyi ki bu toplumun hala bir kısmında atan bir kalp, adalet-vicdan duygusu var. Buna yaslanarak bu kötülüğü def edebilmemiz gerekiyor. Yaşamın her alanından ırkçı-faşist gericiliği silmek, insanlığın içine hapsedildiği boğucu atmosferi dağıtabilmek ancak işçi sınıfının devrimci mücadelesiyle olanaklı olacak.

Ne yapıp edip iktidarda kalmayı iş edinenlerin yarattığı bu vahim tablo, sömürü düzenleriyle birlikte tarihin çöp sepetine atılacak. Dünyayı ve insanlığı sosyalizm kurtaracak.