(Ekim, Sayı: 4, Ocak 1988)
Garbis Altınoğlu, poliste ve cezaevlerinde direnişi bir çizgi haline getiren yiğit ve saygın bir devrimci. Bu tutumuyla devrimci tutuklulara hep örnek oldu, olmaya devam ediyor.
Direniş geleneğini İstanbul cezaevlerinden Adana’ya, Maraş’a, Maraş’tan Antep’e, Mersin’e, Mersin’den Sinop’a, götürüldüğü her yere taşıyor. Yayıyor. Bu tutumuyla, düşmanı sadece çılgına çevirmekle kalmıyor, onun nezdinde dahi saygı yaratıyor. İşkenceci polis Sedat Caner, geçen yıl yaptığı açıklamalarda bunu çarpıcı bir şekilde ifade etmişti.
Diktatörlük bu boyun eğmez devrimciyi ezmek, dahası, mümkünse “usulüne uygun” yok etmek için her yola başvuruyor. Son olarak 6 ay hücre cezasına çarptırılan Garbis Altınoğlu, doktorlar vermemekte direnmelerine rağmen, tehditle elde edilen bir raporla Sinop Cezaevinde, ışıksız, havasız, rutubetli pis ve dar bir hücreye atılmış bulunuyor.
Garbis Altınoğlu milliyetinden, Ermeni olduğundan dolayı ayrıca baskı görüyor. Adana sıkıyönetim savcılarından biri, beyni Türk şovenizmi zehiriyle doldurulmuş aşağılık bir yaratık, iddianamede, ondan “Ermenioğlu Ermeni” diye sözetmişti.
Garbis Altınoğlu ise, hücresinden, diktatörlükle alay edercesine, “Kedi kadar farelerle dost oldum. Yiyeceğimi bile onlarla paylaşıyorum” diyor.
Garbis Altınoğlu 12 Mart döneminde de tutuklandı ve yattı.
Garbis’i selamlıyoruz.
(…)