AKP-MHP iktidarı pandemi ile mücadelede sınıfta kaldığını her bir icraatı ile doğruluyor. İşçi ve emekçileri yeterli önlem almayarak ölümün kucağına iten dinci-faşist rejim, açlık ve yoksulluğun artmasının da baş sorumlusudur.
Pandemi sürecinde de insanca yaşamaya yetecek asgari ücreti emekçilere çok gören Erdoğan AKP’si ve Bahçeli MHP’si, diğer yandan sermayeye teşviklerini adeta sınırsızca sürdürdü. Tüm bunları yaparken işçi ve emekçilere bir seferlik 1000 TL gibi yardım paraları dağıtmak, küçük esnafa yine bir seferlik 500 TL kira yardımı yapmak ve borç ertelemesi gibi sorunu çözmeyen ancak “el açtıran” yöntemlere başvurdu.
Halk sağlığını, işçi ve emekçilerin yaşamlarını hiçe sayan dinci-faşist rejim, bu uygulamalarıyla, kapitalist sistemde işçi ve emekçileri “açlıkla terbiye etme” yönteminin yegâne silahı olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Bugün de açlık ve yoksulluk içerisinde yaşam mücadelesi veren milyonları kendine tabii kılmanın bir aracı olarak kullandığı “sosyal devlet yardımları” bir kez daha iş başında.
Patates ve soğan dağıtılacak
Bu “el açtıran” çözümlerinden biri de Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’den geldi. Çiftçilerin yaşadıkları sıkıntılar karşısında patates ve soğanların depolarda çürümeye bırakıldığı haberlerinin ardından Erdoğan’ın talimatı ile açıklanan çözüm şaşırtmadı. Medyada “müjde” naraları ile karşılanan çözüm elbette bir kez daha sorunun üzerinden atlamakta ve AKP şahsında günü kurtarmanın manivelası olmaktadır.
Pakdemirli’nin sevinçle karşılanan açıklaması ile şöyle:
“Patates ve soğan piyasalarındaki ortaya çıkan bu durumun çiftçilerimizi olumsuz etkilememesi ve stoklardaki ürünün ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza ulaştırılması amacıyla Sayın Cumhurbaşkanı'mızın talimatları ile Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) patates ve kuru soğan tedariki ve dağıtımı ile görevlendirilmiştir.”
Buna göre, üretimin yoğun olarak yapıldığı ve depolandığı illerden başlamak üzere Çiftçi Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) kayıtlı üreticilerden temin edilecek olan patates ve soğanlar sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları aracılığıyla “ihtiyaç sahiplerine” dağıtılacak.
Pakdemirli, bu yöntem ile bir yandan üreticinin kayıplarını önleyeceklerini diğer yandan ise “ihtiyaç sahibi ailelere dağıtarak bir nebze olsun gıda giderlerine katkıda bulunmayı” amaçladıklarını iddia ediyor.
İnsanca yaşamak için...
Bilim insanlarının uyarılarına kulaklarını tıkayarak sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda adımlar atan AKP-MHP iktidarı kapitalizmin pandemiyle birlikte ağırlaşan sosyo-ekonomik tüm sonuçlarından da dolaysız sorumludur. Her adımıyla kapitalistlere hizmet sunmayı ve kendi “bekasını” korumayı amaçlayan dinci-faşist rejim, sermaye düzeninin krizinin faturasını da işçi sınıfına ve emekçilere kesmeyi hesap etmektedir. Dolayısıyla emekçilerin açlığına ve yoksulluğuna esaslı bir çözüm bulmak gibi bir derdi yoktur.
Ne maddi yardımlar ne de dağıtılacak gıda malzemeleri işçi ve emekçilerin derinleşen sefaletine çözüm olabilir. Kuru soğana muhtaç hale getirilen emekçiler ancak kendilerine “el açtırmaya” çalışan sermaye iktidarından ve onun dümenindeki AKP-MHP rejiminden hesap sorabildikleri zaman insanca yaşayabilecektir.