Konya’nın Meram ilçesinde 30 Temmuz 2021’de Dedeoğulları ailesinden 7 kişinin ırkçı saldırı sonucu katledilmesine ilişkin açılan davanın ilk duruşması Konya 4’ncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. 13 kişinin yargılandığı davanın tek tutuklu sanığı bulunuyor.
Yoğun katılımın olduğu duruşma, konferans salonunda yapılıyor. Kimlik tespiti ile başlayan duruşmaya davanın tek tutuklu sanığı Mehmet Altun ve tutuksuz yargılanan Veli Keleş ile Lütfü Keleş SEGBİS yoluyla katılırken, diğer tutuksuz yargılananların bir kısmı duruşma salonunda hazır bulundu.
Avukatların katılma talepleri reddedildi
Konya Katliamı davasının ilk duruşmasına bir savcı yerine üç savcının katılması dikkat çekti. Duruşma salonunda biri Konya Cumhuriyet Başsavcısı olmak üzere 3 savcı yer aldı. Çok sayıda barodan avukatların katıldığı duruşmada Dedeoğulları Ailesi vekili söz alarak şunları ifade etti:
“Burada herhangi adli bir olayı tartışmıyoruz. Burada insanlığa karşı işlenen bir suçtan söz ediyoruz. Söz konusu olay devlet kurumlarının görevlerini yerine getirmemesi nedeniyle gerçekleşmiştir. Barolar ve İnsan Hakları Kurumları bu nedenle bu dosyaya katılma talebinde bulunuyorlar. Tam da bu nedenle, Anayasa ve Uluslararası Sözleşmeler gereğince katılma taleplerinin kabul edilmesi gerekir.”
Mahkeme heyeti TBB, barolar ve İHD’nin taleplerini reddetti.
Mehmet Altun katliamı anlattı
İddianamenin okunmasının ardından tek tutuklu sanık Mehmet Altun savunma yaptı. Altun’un üstünkörü beyanına ve mahkeme heyetinin yönlendirici sorularına karşı Dedeoğulları ailesinin avukatları usüle itiraz etti. Bunun üzerine cinayeti baştan anlatan Altun, Dedeoğulları ailesi ile ilgili “husümetine” ilişkin çelişkili ifadeler verdi. Altun mahkemede cinayeti şu şekilde anlattı:
“Ben ara düzelsin diye Dedeoğulları ailesine gittim. Kimseye söylemedim. Söylesem izin vermezlerdi. Ben silahı çantasıyla birlikte tedbir olsun diye aldım başka bir nedenle almadım. O gün kimseyle görüşmemiştim. 2 gün önce araç kiraladım. Silahı olaydan bir gün önce araca koydum. Benzini olay günü aldım. Beni tanımlamaları için maske taktım. Elime dosya aldım, Meram Belediyesi’nden geldiğimi söyledim. Barış orada değildi herkes gelsin dedim ve beklerken çıkıp araçla dolaştım. Barış ve diğer aile üyeleri gelince geri geldim. Beni maskeli olsam da tanıdı Barış Dedeoğulları, ‘maskeni çıkar’ dedi çıkarınca tanıdılar. Silahı doğrulttum. Tartışma büyüyünce hedef gözetmeden hepsine ateş ettim. Şarjörü bir kere değiştirdim. Sağa sola birkaç kişi dağıldı onların yanına gittim onlara da ateş ettim. Yerde olduğu halde bir kişiye ateş ettim, Evin içine giden kişiye iki kere ateş ettim. Olay öncesi mermiler şarjöre basılı haldeydi. Orada 15-20 dk. kadar kaldım Öldüklerinden emin gibiydim yalnızca birinin hareket ettiğini gördüm ona tekrar ateş ettim. Sonra araca gittim, aklıma evdeki kameralar geldi. Kamera delillerinin yok olması için evi yakmak istedim. Benzini aldım evi yaktım çıkıp gittim. Köyümüzün yakınında bozkır tarafına gittim. Akşam 19.30-20.00 gibi köyümün o tarafa varmıştım. Ailemle vs. telefonda görüşmedim. Sim kartımı kırıp attım zaten köyün yakınlarına gelince. 4-5 gün bozkırda bahçelerde, derelerde bozkırda geçirdim. Yakalandığımda telefon üzerimdeydi. Ama sim kart yoktu. El fenerini kullanmak için kullandım.”
Tutuksuz yargılanan Lütfi ve Veli Keleş’in beyanlarının ardından duruşmaya ara verildi.
“Ben bir tiyatro izledim”
Duruşmanın ardından adliye önünde yapılan açıklamada davanın bir senaryo biçiminde işlendiğine dikkat çekildi. Dedeoğlu ailesinin akrabalarından Harun Rıfatoğlu, hakimin katili yönlendirdiğine dikkat çekerken “Ben bir tiyatro izledim” diyerek adaletsizliğe şöyle dikkat çekti:
“Yani bir ekmek çalınsa ekmeği çalanın arkasındakileri bulup 10-15 yıl hapis cezası veriliyor. Benim ailem katledildi, hiçbir şey yok ortada. İddianamemizi avukatımız söyledi. Resmen örtülü tahliye üzerine yapılmış bir iddianame. Salonda adalet işlemedi. Öyle bir adalet sistemimiz terazimiz var ki; hafif olan yerinde bizler varız, ağır olan taraf faşist, katil, arkasında adamı olanlar!”