Gözaltında kaybedilen yakınları için adalet arayan Cumartesi Anneleri bugün 775. kez buluştu. Bu hafta, 2000 yılında Şırnak Silopi Jandarma Komutanlığı’nda kaybedilen HADEP yöneticileri Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz’in akıbetini sormak için bir araya gelindi.
“Galatasaray yasağı Türkiye’deki rejimin geldiği noktanın aynasıdır”
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi önündeki eylemde yapılan basın açıklamasında Cenevre’de konuşan Dışişleri Başkan Yardımcısı Faruk Kaymakçı’nın ifadelerine yanıt verildi. Kaymakçı Cumartesi Anneleri’nin turistleri rahatsız ettiği için eylemlerine izin verilmediğini söylemişti. Açıklamada “Galatasaray yasağını ‘turistik mekan’la açıklamak inandırıcılıktan uzaktır. Galatasaray yasağı Türkiye’deki rejimin geldiği noktanın aynasıdır. Gayri ciddi açıklamalarınıza, darbecilerin gerisine düşen uygulamalarınıza son verin” denildi.
Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz’in gözaltında kaybedilişinin anlatıldığı açıklamada, kayıp yakınları, insan hakları savunucularının mücadelesi sonucunda dava sürecinin başlatıldığı belirtildi. AİHM’e taşınan davada mahkemenin, “yerel mahkemeler tarafından ayrıntılı bir adli inceleme veya bağımsız bir soruşturma gerçekleştirilmediği” hükmüyle, Tanış ve Deniz’in kaybedilmesinde devletin sorumlu olduğu sonucuna vararak Türkiye’yi oybirliği ile mahkûm ettiği hatırlatıldı.
“Babam ve dayımın akıbetini açığa çıkarmadan bu mücadeleden vazgeçmeyeceğim”
Açıklamadan sonra eylem konuşmalarla devam etti. Serdar Tanış’ın oğlu Diyar Tanış babasını hiç tanımadan geçirdiği çocukluğunu anlattı. Tanış şunları ifade etti:
“Babamı hiç görmedim, onu elimizde olan yalnızca sekiz tane fotoğrafla tanıdım. Babam hayatta olsaydı onunla neler yapardım, nerelere giderdim bilmiyorum. Çünkü böyle bir duyguyu yaşamadım. Olayın üzerinden yüz yıl da geçse, babam ve dayımın akıbetini açığa çıkarmadan bu mücadeleden vazgeçmeyeceğim. Çünkü onları ne aklımda ne de vicdanımda hiçbir zaman öldürmedim. Onlar benim için hep buradalar. Babam ve dayımla birlikte bizim çocukluğumuzu da elimizden aldılar. Ne ben ne abim ne Ebubekir dayımın çocukları, hiçbir zaman çocukluğumuzu yaşayamadık, bu yüzden onları hiç affetmeyeceğim. Tek talebim olayın aydınlatılması ve faillerin yargılanarak cezalandırılmasıdır.”
“Ölenle ölünmüyor ama kaybedilenle kayboluyor insan”
Eylemde Ebubekir Deniz’in kızı Ceylan Deniz’in mektubu okundu. Cumartesi Anneleri’ne minnettar olduğunu ifade eden Deniz’in mektubunda şunlar yer aldı:
“Dilerim hepimizin çektiği kaybedilme acısı bir an önce son bulur. Bilindiği üzere adaletin yok olduğu, insanların kaybedildiği bir ülkede yaşıyoruz. Herkesin yaşama hakkı vardır, bu bizim babamızdan alındı. Ölenle ölünmez diyorlar ama kaybedilenle kayboluyor insan. Kaybının yokluğunda ve acısında kayboluyor insan. Artık hiçbir şey seni eski masum mutlu çocukluğuna döndüremiyor. Elimizde zar zor tutunduğumuz anılar kaldı. Senden en kalıcı anıda gittiğin o son gün. Tüm mutluğumun elimden alındığı o gün, elimde kalbimde zihnimde kaldı. Ne zaman babamla mutlu anımı hatırlasam, elimden alındığı o günü, kapıdan çıkışını unutamam asla. Siz baba kelimesine ne kadar hasret kaldığımızı tahmin bile edemezsiniz. Artık babası vefat eden mezara giden insanları bile kıskanır olduk. Bizi mezar taşından bile mahrum eden bir devlette yaşıyoruz.”