İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi’nin “12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü” vesilesiyle yayınladığı raporda “Son sekiz yılda en az 513 çocuk çalışırken hayatını kaybetti” denildi.
Pandemi çocuk işçiliği arttırdı
“Çarklar dönsün” politikasıyla sömürünün yoğunlaşmasına paralel çocu işçiliğinin arttığı vurgulanan raporda koronavirüs (Covid-19) salgını çocuk işçiliği arttırdığı şu ifadelerle aktarıldı:
“İşgücü piyasasında güvencesiz, esnek, ucuz emek anlamına gelen çocuk işçilik salgınla birlikte faz değiştirdi ve artış gösterdi. Ekonomik krizin etkileriyle birleşen ve işgücünün daha da ucuzladığı, çalışma koşullarının güvencesizleştiği ve kuralsızlaşmasının arttığı salgın sürecinde, çocuklar ucuz ve esnek bir işgücü olarak çalışma hayatına daha fazla katıldı. Hane halklarının gelirinin azalması, patronların bu dönemlerde ucuz işgücü tercihinin artması, hanedeki yetişkinlerin işgücünden dışlanması da çocuk işçiliğin artmasına sebep oldu. Bu yıl ILO dünyada çocuk işçiliğine son vermeye yönelik yasama ve uygulama eylemlerini teşvik etmek amacıyla “Çocuk İşçiliğinin Sona Erdirilmesi Uluslararası Yılı”nı başlattı. ILO ve UNICEF, geçtiğimiz yıl, son 20 yılda kaydedilen ilerlemenin ardından Covid-19 salgını nedeniyle milyonlarca çocuğun çocuk işçiliğine itilebileceği ve çocuk işçiliğinde ilk kez artış görülebileceği belirtmişti.”
Türkiye’de çocuk işçilik
Türkiye’de çocuk işçilik üzerine şunlar raporda şunlar söylendi:
“Türkiye, ILO’nun 138 sayılı İstihdama Kabulde Asgari Yaş Sözleşmesi’ni 1998 yılında, 182 sayılı En Kötü Biçimlerdeki Çocuk İşçiliğinin Yasaklanması ve Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Acil Eylem Sözleşmesi’ni ise 2001 yılında onayladı. Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından, 2017–2023 dönemini kapsayacak şekilde güncellenmiş Çocuk İşçiliği ile Mücadele Ulusal Programı (2017-2023) hazırlandı. Ne var ki, siyasi iktidar çocuk işçiliği engellemek yerine, halkla ilişkiler stratejisinin bir parçası olarak meşrulaştırma yolunu tercih etmektedir.”
Türkiye’de çocuk işçilik, üretimi ayakta tutan bir olgu olarak varlığını korumaktadır. TÜİK verilerine göre yüzde 70,6’sı erkek ve yüzde 29,4’ü kız çocuğu olmak üzere 720 bin çocuk işçi bulunmaktadır. Türkiye’de çocuk işçiliğin gerçek boyutları ise verilerde perdeleniyor. Çocuk işçiliğin azaldığına dayanak gösterilen istatistiklerde başta göçmen çocuklar ve sayısı 1,5 milyonu bulan çırak, stajyer ve meslek eğitimi gören öğrenci olmak üzere çocuk işçiliğin ana gövdeleri eksik. Öte yandan çocuk işgücü anketleri, Türkiye’de mevsimsel olarak, çocuk işçiliğin en az olduğu Ekim ila Aralık aylarında yapılıyor, bu da çocuk işçiliğin gerçek boyutlarını gizliyor. Bunlar göz önüne alındığında, bugün Türkiye’de en az 2 milyon çocuk işçi olduğu görülmektedir.”
Raporda çocuk işçiliğin tehlikeli işlere kaydığı belirtilere”k Türkiye’de çocuk işçilerin yüzde 30,8’i tarım, yüzde 23,7’si sanayi, yüzde 45,5’i ise hizmet sektöründe çalışıyor” denildi.
Göçmen çocuk işçiliği
Göçmen çocuk işçiliğine ilişki raporda şu ifadeler yer aldı:
“Dünyayı ve Türkiye’yi ilgilendiren önemli başlıklardan birisi ise göçmen ve mülteci çocukların durumu. Çatışmalar, iklim-çevre sorunları ve ekonomik nedenlerle yaşam alanlarını terk etmek zorunda kalan 31 milyon çocuk var. Bu çocukların 17 milyondan fazlası kendi ülkesi içinde yerinden edilmiş, 12,7 milyonu mülteci konumunda ve 1,1 milyonu da sığınmacı statüsünde bulunuyor. Türkiye’de yaşayan Suriyeli ve Afganistanlı mülteci sayısının, kaydı bulunmayan göçmen ve mültecilerle birlikte 6 milyon civarında olduğu tahmin ediliyor. Göçmen ve mülteci aileler ile çocukları, tarım, inşaat, ticaret gibi işkollarında günübirlik ve güvencesiz şekilde işgücü piyasasına dâhil oluyor. Bu da patronlar açısından, ücret pazarlığı imkânı olmayan, ücret ödemelerini eksik yatırabileceği ya da geciktirebileceği, hakkını aradığında şiddet uygulayabileceği, zorla çalıştırabileceği bir işçi ordusu anlamına geliyor.”
Çocukların yaşamını yitirdiği iş cinayetleri
Çocuk işçilerin iş cinayetlerinde yaşamını yitirmesine ilişkin raporda şu veriler aktarıldı:
“2013'te 59 çocuk, 2014'te 54 çocuk, 2015'te 63 çocuk, 2016'da 56 çocuk, 2017'de 60 çocuk, 2018'de 67 çocuk, 2019’da 67 çocuk, 2020’de 68 çocuk ve 2021’in ilk beş ayında 19 çocuk; yani 2013 ve 2021 (ilk beş ay) yılları arasında en az 513 çocuk çalışırken hayatını kaybetti.
*Ölen çocukların 58’i ise göçmen çocuk işçilerdi.
*Bu yıllar arasında, tarım-orman işkolunda 294 ölüm, inşaat işkolunda 50 ölüm, metal işkolunda 37 ölüm, konaklama işkolunda 23 ölüm, ticaret işkolunda 21 ölüm meydana geldi.
*Çocuk iş cinayetlerinde 14 yaş ve altında ölüm 169 iken, 15-17 yaş arası ölüm sayısı 344 oldu.
*Çocuk iş cinayetlerinde genel olarak her yıl mayıs ayından itibaren ciddi bir artış görülüyor. Okulların tatil olduğu aylarda çalışan çocuk sayısındaki artış, tarım istihdamının mevsimsel artışı, stajyerliğin artması gibi nedenlerle bu dönemlerde çocuk iş cinayetlerinde büyük bir artış yaşanıyor. Temmuz-Ağustos ayları en fazla çocuk işçinin iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiği aylar oluyor.”
Raporun sonunda ise çocuk işçiliğin ve iş cinayetlerinin son bulması için şu talepler sıralandı:
“*Ucuz çocuk işgücünü teşvik eden ve bunun altyapısını oluşturan eğitim sistemi ve eğitim politikalarına son verilmelidir.
*Çocuk emeğiyle ilgili veriler bilimsel, güvenilir ve düzenli bir şekilde yayınlanmalıdır.
*Kayıt-dışı çocuk işçi çalıştırılan kişi ve kurumlara göz yumulmamalı, caydırıcı cezalar verilmelidir.
*Yasadışı çocuk işçi çalıştırmayı önlemeye yönelik tedbirler alınmalı, denetimler etkin ve sıkı bir şekilde yapılmalı, ilgili mevzuatlar yürürlüğe koyulmalıdır.
*Tüm çocuklar ücretsiz ve detaylı sağlık taramasından geçirilmelidir. Yeterli, sağlıklı ve dengeli beslenme imkânı sağlanmalı, bağışıklık sistemleri kuvvetlendirilmelidir.
*Çocuk işçilik yasaklanmalıdır.”