HDP İstanbul İl Örgütü, kaçırılarak işkence yapılan PM üyesi Celal Yalçın için Zincirlikuyu metro çıkışında basın açıklaması gerçekleştirdi.
Yalçın söz alarak kaçırılma sürecini ve uğradığı işkenceyi anlattı. Metro çıkışında yanlarına gelen ve kendisini polis olarak tanıtan kişilerce bir araca bindirilip, gözlerinin kapatıldığını aktaran Yalçın şunları söyledi:
“Başka araca aktarıldım. 2 saatlik yol boyunca farklı kişiler araca bindi. Polisler ‘Abilerimiz gelecek senle görüşüp anlaşacaklar. Uygun cevap verirsen serbest kalırsın’ dediler. Ormanlık alana götürüldüğümü düşünüyorum. İşkence burada devam etti. HDP PM üyesi olduğumu söylememe rağmen illegal bir örgütle bağlantı kurmaya çalıştılar. Tecavüz girişiminde bulundular. En son ‘kafasına sıkın bırakın’ dediler. Silahı kafama dayadı, mermiyi namluya sürdü. İstanbul’u terk etmem söylendi. Ben bugün burada, partimle, halkımla mücadelemi İstanbul’da sürdüreceğim. Daha önceki kaçırılma girişimleri nasıl boşa düşürüldü ise bu da boşa düşecek.”
“Failleri tanıyoruz”
Ardından söz alan HDP Milletvekili Oya Ersoy Yalçın suçu işleyenlerin cezasız kalacağına emin olduğuna dikkat çekerek şunları ifade etti:
“Bu faili meçhul değil, bu ülke toprakları faşizme karşı mücadelenin geliştiği topraklar. Kaçırmaları, yargısız infazları, faili meçhulleri, kayıpları çok iyi biliyoruz. Türkiye'de insan hakları mücadelesi, kayıplara karşı insanlık mücadelesi olarak sürer. Bunu yapanlar, Cumartesi Anneleri 400. haftasından itibaren oturma eylemlerini yasaklamayla bir karar vermişlerdi zaten, insan hakları savunucuları olarak bunu duyurmuştuk. Bu organize bir suçtur, bu suçu işleyenler, suçun önünü açanlar, bizzat teşvik edenler, karar verenler bizzat suçludur biz faili biliyoruz.”
“Amaçları kimliksizleştirme”
HTS kayıtlarından suçluların bulunabileceğini belirten Ersoy şu şekilde devam etti:
“Bu devletin, bu ülkenin polisinin istihbarata mı ihtiyacı var? Teknik takip olanakları, teknoloji elinde değil mi? Bu ajanlaştırma girişiminin, muhbirlik teklifinin tek bir amacı var, kimliksizleştirme ve 'mücadele etme' demektir. Biat eden, sindirilmiş bir toplum yaratmak amacıyla yapılan eylemleridir. Biz bunu 80'lerden, 90'lardan biliyoruz. Bakın önümüz sonbahar, okulların açıldığı dönemde özellikle lise ve üniversite öğrencilerine dair başta İstanbul ve Ankara olmak üzere bu kaçırmalar yaşanır. Bununla mücadele yolu arkadaşımızın yaptığı gibi teşhir etmektir. Tüm demokrasi güçleriyle birlikte biz bu ülkeyi, bu memleketi bu karanlık güçlere teslim etmeyeceğiz.”
Birleşik Mücadele Güçleri (BMG) adına yapılan konuşmada şunlar ifade edildi:
“Yaşadığımız coğrafyada faşizm hüküm sürüyor. Gerici faşist iktidar kendi krizini aşmanın yolunu kadınlara, gençlere, devrim ilerde saldırarak aşmaya çalışıyor. İnsanlık dışı saldırılar iktidarın en kirli aracı olduğunu biliyoruz.”
Kızıl Bayrak / İstanbul